Bir hastane önünde görmüştüm. Çırılçıplak eli başında düşünen adam; Adam mı yoksa yapan mı diye meraklandım..
Düşünen adam kendini yapmış.
Biliyorum diyen akıllılar, bilemiyor deliler deyip burayı reva görmüşler.
Sonrada tımarhaneliklere eşdeğer tutmuşlar; İnsan bu denli derin yanarak düşünürse eğer delidir demişler.. Deliler hastanesinin önüne koymuşlar…
Mecnunda deliymiş ya; Kara sevda denge sarsarmış ya; bunlara da deli deyivermişler. Sonra da düşünen adam demişler
Düşünen adam..
Yapan mı?
Oturup bütün bunları asılarca düşünen mi? Düşünüp düşünüp de, bir türlü içinden çıkamayan mı?
Hastane kapısı sınır, soğuk gri, itici ürkütücü korkutucu, söylemi bile ağrı..
Kibarı tımarhane.. En direk hali deliler hastanesi, ruh ve sinir hastalıkları.. Mevzu kapandı.
Ben mi?
Deli miyim?
Ruh-i dengem mi bozulmuş? Tımar edilmem mi gerekliymiş?
Allah Allah.... Ne zaman olmuş?
Bak bak! İki kere kendime kendime konuştum; Sonra durup dururken ağladım..
İki saçımı yoldum; iki küfür bastım; sonra biraz kustum.. Hepi topu sevdim yahu!
Sevmek
Sevenlere böyle mi olurmuş? Tedavi maksatlı deyip; fişlenir miymiş
Kızacağım ama; Ne var bunda? Her adam sevemez, sever de dolu dolu yaşayamaz. Suç mu kabahat mi? Sevdik işte olamaz mı?
İstemeyle değil; kendiliğinden olur hem de...
Öyle ha deyince de gelmez ha; özel ve güzel adamları vurur.
Sorun bakalım düşünen adama… Eğer sevda olmasaydı; Ferhat delebilir miydi dağları?
Tutturmuşlar mecnun delirdi diye; Grahmbel kurabilirmiydi iletişimin temellerini?
Tabi ya! Az kaçık dersiniz değil mi? Az deli bunlar deli! Hani işinize geldiği gibi!
Deyivermek daha doğru; Efendim hassa çizgi sınırlarında, hafif bir geçiş söz konusu öylemi?
Haklısınız düşünen adamda, onu yapanda, içerdekiler dışarıdakiler, Kim kime göre deli yada akıllı?
Deliyim deli! Zati benimki de söylediydi; Kibarcasını dengesizsin değimli; deyiverdiydi.
Deliyim arkadaş korkun benden
Ürkün benden
Delidir ne ederse yeridir
Her deli üstünü başını yırtmaz ya
Bazıları da ben gibi
Yazar işte ve sair! ve sair! ve sair!