Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sivas Kongresi’nin 100. Yılı dolasıyla yaptığı konuşmayla, nükleer silah konusu gündemimize bomba gibi düşüverdi: “Dünyada gelişmiş ülkeler içinde nükleer başlıklı füzesi olmayan yok. Bize ne diyorlar; ‘Sakın ha, sen yapma!’ Ben bunu kabul etmiyorum. Biz şu anda çalışmamızı yürütüyoruz.”

Nükleer silahlar çağımızın en etkili, en caydırıcı silahları, fakat günümüzdeki yeni nesil savaşlarda, nükleer silahların yanı sıra, onlar kadar etkili başka silahlar da kullanılıyor. 

Geçenlerde hapishanede intihar eden ABD’nin ünlü işadamı, finans yöneticisi Jeffrey Epstein’in Miami’deki malikanesinde, Karayiplerdeki özel adasında ve özel uçağı “Lolita Ekspres”te verdiği çılgın partilerde gizlice çektiği görüntü kasetlerini bir silah olarak kullanarak, cinsel fantezi tutkunu işadamlarından yüklü miktarda paralar “götürdüğü”, ABD Başkanı Bill Clinton dahil, bazı yakın dostlarını tehdit ederek, önemli makamlara taşıdığı biliniyor. 

İngiltere’nin istihbarat teşkilatı MI6, Prens Andrew ile ilgili görüntü kayıtlarını medyaya sızdırılmadan ele geçirebilmek için seferber olmuş durumda. 

Epstein’ı 9 bin görüntü kasetinden oluşan “hazinesi”, “Lolita Ekspres”teki çılgın partilere katılanların kimlikleri nedeniyle, “dünyanın en etkili silahı” olarak niteleniyor. Jeffrey Epstein’in bu “hazinesine” ulaşabilen, dünyanın en güçlü, etkili silahını ele geçirmiş ve tüm dengeleri kendi lehine bozmuş olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sivas Kongresi’nin 100.yılı dolayısıyla yaptığı konuşmayla gündemimize düşüverdi: “Birilerinin elinde nükleer başlıklı füzeler var, ama benim elimde olmasın.. Ben bunu kabul etmiyorum. Dünyada gelişmiş ülkeler içinde nükleer başlıklı füzesi olmayan yok. Hepsinde var. Bize ne diyorlar; ‘Sakın ha, sen yapma!’ Yanı başımızda İsrail.. Var mı, var.. Bütün herşeyi onunla korkutuyor. Biz şu anda çalışmamızı yürütüyoruz.”

Dünyaya düzen verme çabasında olanlar iddialarını sürdürebilmek amacıyla hergün yeni bir silah sürüyorlar piyasaya. 

Sözünüzü dinletebilecek, caydırıcı olabilecek güçte silahınız yoksa, savunma sisteminiz dışa bağımlıysa, ülkenizi kem gözlerden koruyamaz ve emperyal güçlerin hedefi olmaktan kurtaramazsınız. 

Bu gerçeği son yıllarda bizzat yaşayarak bir kez daha öğrenmiş olduk. NATO üyesi olduğumuz halde Patriot bataryalarının sökülüp götürülmesi, ortağı olduğumuz bir proje çerçevesinde üretilen F-35 savaş uçaklarının –parasını ödemiş olduğumuz halde- verilmemesi, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almaya mecbur bırakılmamız, “milli savunma” konusunun önemini bir kez daha hatırlatmış oldu. 

Cumhuriyet yönetimi, bütün olumsuz koşullara rağmen, kendi silahlarını, hatta kendi savaş uçaklarını kendi üretebiliyordu. Pakistan gibi dost bildiğimiz ülkelere silah ve uçak satabiliyorduk. Bu başarılarımızı gururla not ederken, İşadamı Nuri Demirağ’ı ve silah fabrikasıyla birlikte havaya uçurulan ve cenaze namazını ancak 67 yıl sonra kılabildiğimiz Nuri Killigil Paşa’yı rahmet ve minnetle anıyoruz. (Nuri Paşa, Bakü’yü Sovyet işgalinden kurtaran İslam Orduları Komutanı ve Enver Paşa’nın kardeşiydi.)

Çağımızın en etkili silahı, II. Dünya Savaşı’nı noktalayan nükleer silahlardır. 

Nükleer silah üretebilmek için perde gerisinde verilen mücadeleler sırasında yaşananlar, casuslar savaşının en heyecanlı sayfalarıdır. 

Nükleer silah edinme konusunda en cesur savaşı Pakistan vermiştir. Hayatı pahasına bu konudaki mücadelesini sürdüren Devlet Başkanı Ziya ül Hakk’ı rahmet ve saygıyla anıyoruz. 

Nükleer silah konusunu bir başka yazımıza bırakırken, günümüzün nükleer silahlar kadar etkili ve ürkütücü olan “kasetli silahlar”dan söz etmek istiyoruz. Bu yazımızı dünkü yazımızın devamı olarak okuyabilirsiniz. 

ÇOK ÖZEL “SİLAHLARIN” ÇOK ÖZEL MERAKLILARI

ABD’nin ünlü işadamı, finans yöneticisi Jeffrey Epstein, Miami’deki malikanesinde, Karayiplerdeki özel adasında ve özel uçağı “Lolita Ekspres”te verdiği çılgın partilerde gizlice çektiği görüntü kasetlerini bir silah olarak kullanarak, lolita meraklısı, cinsel fantezi tutkunu işadamlarından yüklü miktarda paralar “götürdüğü”, ABD Başkanı Bill Clinton dahil, bazı yakın dostlarını tehdit ederek, önemli makamlara taşıdığı biliniyor.

Epstein’ı 9 bin görüntü kasetinden oluşan “hazinesi”, “Lolita Ekspres”teki çılgın partilere katılanların kimlikleri nedeniyle, “dünyanın en etkili silahı” olarak niteleniyor.

Epstein’ın özenle kayda alıp biriktirdiği ve yeri geldikçe silah olarak kullandığı çok özel görüntü kasetlerinin çok özel meraklıları da vardı. Uzun zamandır Epstein’in verdiği çılgın partileri ve bu partilerde 2-3 yüz dolar karşılığında köle olarak kullanılan zavallı kızları takibe alan CAI ve FBI ajanları, görüntü kasetlerinin nerede depo edildiğini öğrenmeye çalışıyordu. 

CIA ve FBI’ın yanı sıra, MI6 de, İngiliz derin devletinin bir kuruluşu olan Integrity Initiative de Epstein’in terekesine özel ilgi duyanlar arasındaydı. Çünkü, Prens Andrew’in, katıldığı bu çok özel davetlerde İngiliz Kraliyet Ailesi’nin çok özel sırlarını ayrıntılarıyla anlattığı haber alınmıştı. Bu görüntülü kayıtların ortaya çıkması, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin büyük sıkıntılar yaşamasına neden olacaktı.

“Epstein’in hazinesi”nin ABD ile İngiltere arasında çok önemli pazarlıklara konu olabileceği konuşuluyor. “Lolita Ekspres”e yüzlerce defa bindiği bilinen Prens Andrew’in, 10 bin kilometre yükseklerde alem yaparken neler anlattığı tam olarak bilinmiyor, ama İngiliz Kraliyet Ailesi’nin Prens Andrew’in anlattıklarının en küçük ayrıntısının bile ortaya dökülmesine asla razı olamayacağı biliniyor. Epstein’in “hazinesi”, Kraliçe ve ailesi açısından bir beka sorununa dönüşmüş durumda. 

Prens Andrew’ün herhangi bir kazaya kurban gitmemesi için, İspanya’da, Kraliçe’ye ait bir malikanede korumaya alındığı biliniyor. Buna rağmen MI6’in, Prens Andrew’ün, Prenses Diana’nın hayatını kaybettiği kazanın perde arkası dahil, çok önemli şeyler anlattığı görüntü kayıtlarını, medyaya sızdırılmadan önce ele geçirebilmek için büyük çaba harcadığı da bir gerçek. 

Düşünebiliyor musunuz, koskoca İngiltere devleti, sapık bir işadamını kurduğu tuzaktan en az hasarla kurtulmaya çalışıyor. Bugüne kadar sızdırılanlar bile Kraliçe Ailesini alarma geçirmişse, Prens Andrew’le ilgili görüntülü kayıtlardan ne sarsıcı itiraflar çıkabileceğini tahmin etmek o kadar güç olmasa gerek. 

CIA VE FBI HAMLE YAPTI, AMA

Epstein gibi bir adamın, böylesine önemli bir serveti, uçağında ya da lolitalı partiler düzenlemekte kullandığı özel adasında saklamayacağını bilen CIA ve FBI ajanları Epstein’in malikesine girmenin yollarını aramaya başladılar. Malikaneye girmeyi başaran özel eğitimli ajanlar, bu kasetlerin, malikanenin alt katındaki özel odalardaki kasalarda saklandığını keşfettiler. Fakat, büyük bir özen ve heyecanla açtıkları kasalarda bulmayı umdukları “hazine” çoktan uçup gitmişti. 

Daha önce takibe alınan 14 yaşındaki bir kızın şikayeti üzerine, 2005 yılı Mart ayında  Epstein’in malikanesine giren polis giysili ajanlar, baskı altında tutulan reşit olmayan kızları bulma ve kurtarma gerekçesiyle muazzam yapını her tarafını didik didik aradılar. Bir şey bulamayınca da, evsahibini gözaltına alarak adli makamlara teslim ettiler.  

Daha önce de bu tür baskınlar yaşayan Epstein, çok güçlü dostları sayesinde bu badirelerden yara almadan kurtulabilmişti. 2005’te Bill Clinton, 2017’de de, o dönemde Miami Başsavcısı, Trump döneminde ABD Çalışma Bakanı olan Alex Acosta devreye girmişti. Hatırlanacağı gibi, Acosta, Miami Başsavcısı iken, Epstein’in kurtarılmasına aracılık ettiğinin ortaya çıkması üzerine bakanlık görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı. 

DÜNYANIN EN ETKİLİ SİLAHI

Günümüzdeki “Gri Savaşlar” artık topla, tüfekle yapılmıyor. Geçenlerde hapishanede intihar eden ABD’nin ünlü işadamı, finans yöneticisi Jeffrey Epstein’in 9 bin kasetten oluşan “hazinesine” ulaşabilen dünyanın en güçlü silahını ele geçirmiş ve tüm dengeleri kendi lehine bozmuş olacak. O nedenle, Epstein’in rejisörlüğünü yaptığı “Lolita Ekspres” dizisinde rol alanlar kadar, bu diziyi vizyona sokarak küresel dengeleri altüst etmek isteyenler de cadı avında.

Şimdilerde bütün istihbarat servisleri, küresel çapta ünlü siyasetçilerin, işadamlarının ve sanatkarlarının sapık cinsel eğilimlerinin görüntülerini barındıran “Epstein’in hazinesi”nin peşinde.

Yanıtı ençok merak edilen soru: Epstein’i kim öldürdü, “hazinesi” kimin elinde?

Topun ağzında öncelikle Clintonlar var. “Bill Clinton, cinsel eğilimlerini açık eden görüntülerin ortaya saçılmasını önleyebilmek, karısı Hillary de, önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimlerine katılma şansını yitirmemek için, hapishaneden çıkaramadıkları Epstein’in ölüm fermanını imzalamış olabilirler” deniyor. 

Olabilir mi? 

Epstein’in özel arşivinden daha önce sızdırdığı, Bill Clinton’ın kadın elbiseli fotoğrafını gördüğünüzde, bu iddiaya “hayır, olamaz” diyebilir misiniz? 

Epstein’in ölümünü haber alır almaz, Prens Andrew’ü İspanya’daki bir şatoda koruma altına alan İngiliz MI6’in, operasyonun seyirci tarafında oturduğuna inanabilir misiniz?

Yazılı ve görsel basın Pentagon’un “ricasıyla” susturulmuş olsa da, konusu ve lolitalı dizide rol alanların kimlikleri dolayısıyla “Epstein Dosyası”, artık herkesin ilgi alanına girmiş durumda. 

Epstein’in intiharı duyulur duyulmaz Trump’ın, Bill Clinton’ı suçlayan bir mesajı neden paylaştığı merak ediliyor.

Demokrat Partili New York Belediye Başkanı Bill de Blasio ise gazetecilere yaptığı açıklamada, "Birçoğumuzun bilmek istediği şu: Epstein ne biliyordu? (…) Kaç milyoner ve milyarder daha bu yasa dışı eylemlerin bir parçasıydı? Dünyanın en zengin bazı insanları korkunç bir suç işledi. Jeffrey Epstein öldüğü için bu işten sıyrıldıklarını düşünüyorlarsa, tamamen yanılıyorlar" demişti.

ABD gibi küresel bir gücün başkanlık koltuğunda oturan birilerinin, Epstein’in uçan hareminde düzenlediği lolitalı partilerde sapık fantezilerini fütursuzca yaşadığı, bu marifetleri ortaya çıktığında da, delilleri yokedebilmek için mafya babaları gibi ölüm emri verebildikleri bir dünyada, küresel barıştan, uluslar arası hukuktan, insan haklarından, demokrasiden söz edilebilir mi?

Yeni dünya düzenin yeniden şekillendirilmesinde bir avuç sapık figüranın nasıl kullanıldığını görüp anladıkça, yarınlarımızdan kaygı duymamak mümkün mü?

Şimdilerde yanıtı en çok merak edilen soru şu: Epstein’in hazinesinin kimin elinde? Açıkça söylenmese de, dünyanın çeşitli merkezlerinde meydana gelecek gelişmelerden bu sorunun yanıtını bulmak mümkün olabilecektir. 

Bekleyelim, görelim..