Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dünya Ekonomi Forumu kapsamında düzenlenen ve Arap Baharı'nın tartışıldığı oturumda yaptığı konuşmada, söz konusu olaylar ilk olarak Tunus'ta başladığı zaman bir bakanlar kurulu toplantısı gerçekleştirdiklerini ve bir değerlendirme yaptıklarını söyledi.

Davutoğlu, ''O zaman cevap aradığımız soru şu oldu: Tarihin doğal akışı nedir? Tarihin doğru tarafında duran kimdir? Tunustaki kitleler mi, Bin Ali mi? Mübarek mi, Tahrir Meydanı'ndaki gençler mi? Bu ve buna ilişkin sorular gündeme geldi. Biz dedik ki, bu doğal bir akış. Herhangi bir komplo yok. Arap Baharı, genç Arap neslinin bireylerinin başlattığı bir şeydir, buna saygı duymak gerekir'' diye konuştu.
Arap Baharı hakkında ikinci konunun ''bölgesel boyut'' olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ''Arap Baharı bu yeni neslin olayı sahiplenmesinin bölgesel bir sonucudur. Sadece Mısır veya sadece Ürdün'e ait değildir" dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Geçen yıl bir başka panele katılmıştım. Panelin başlığı; ''gelecek geldi mi?'' Ben dedim ki, 'Sadece gelmekle kalmadı, geç de kaldı'. Bu bölgede gelecek zaten gecikmişti. Bölgemizin insanları tarihi yakalamaya, hatta geleceği yakalamaya çalışıyor. Bu anlamda iyimserim. Pek çok zorluk var komşularımız için ama, bu doğal bir süreçse, doğal bir akışsa, yaratıcı, dikkatli olmalıyız. Netice itibariyle tarihin akışına kulak vermeliyiz.''

Uluslararası camianın tek bir ses vermesi gerekiyor
Bakan Davutoğlu, Esad'in uluslararası camianın zaafını anladığına dikkati çekerek, ''Uluslararası camia birleşmiyordu. Tek ses vermiyordu. Esad zaman kazanmaya çalıştı. Kofi Annan'dan sonraki ateşkesle iki bin kişi daha öldü. Bu nasıl bir ateşkes? Uluslararası camianın tek bir ses vermesi gerekiyor. Ancak bu olursa, Esad bu tavrını değiştirecektir. Yoksa bu otokratik rejim illüzyonu devam edecektir. Ben rejimin kendisinden ve Esad'ın kendisine bir değişiklik geleceğine inanmıyorum. Ancak gerçek bir uluslararası baskı olursa, Suriye halkı barışçıl gösteri yapabilirse ki, Kofi Annan'ın altı noktalı planında bu var. Ancak o zaman bir ümit olabilir'' şeklinde konuştu.