VİYANA

Avusturyalı siyasiler, Türk halkının demokrasi mücadelesini desteklemek yerine, 2 Ekim'de yapılacak cumhurbaşkanı seçimi öncesi yükselen aşırı sağdan oy devşirmek için Türkiye aleyhinde propaganda yarışına girdi.

Birleşik Krallık'ta Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı ile sonuçlanan referandum öncesi görülen siyasi atmosferin benzeri, 2 Ekim'de cumhurbaşkanı seçimini yapacak Avusturya'da yaşanıyor.

Aşırı sağcıların adayı Norbert Hofer'in cumhurbaşkanlığını kazanma ihtimali, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ülkeyi yöneten merkez sol ve merkez sağ partileri sağcı söylemlere yöneltti.

Koalisyon hükümetini oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ile Halk Partisi (ÖVP), halk nezdinde kaybolan popülaritesini kurtarmak için aşırı sağcıların Türkiye ve Türk karşıtı söylemlerine sarıldı. SPÖ'lü Başbakan Christian Kern ve ÖVP'li Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye karşıtı açıklamalarıyla aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi'ni (FPÖ) ırkçı söylemlerde geride bıraktı.

Avusturya'da yaşayan Türkler, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine yönelik tepkilerini bayraklarla sokaklara dökülerek göstermişti. Türklere yönelik derin ve tarihi bir düşmanlık besleyen aşırı sağcılar, Türklerin gösteri yapmalarının yasaklanmasını istedi. Aşırı sağcıların Cumhurbaşkanı adayı Norbert Hofer, Türk bayraklarının yasaklanmasını ve Türk kökenlilerin Avusturya vatandaşlığının iptal edilmesi çağrısı yaptı. Bunun üzerine Wiener Neustadt Belediyesi, darbe girişimine karşı çıkan Türklerin evlerine ve balkonlarına Türk bayrağı asmalarını yasakladı.



Türkiye aleyhine açıklama yarışına girdiler
ÖVP'li Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz ise darbe karşıtı gösteriye katılan Türkleri eleştirerek, "Türkiye kökenli insanlar, Avusturya'ya karşı sadık tutum göstermeli. Erdoğan taraftarları ülkeyi terketmekte serbesttir." ifadelerini kullandı. Kurz, ayrıca Türklere verilen vatandaşlığın yasalar çerçevesinde geri alınabileceğini ve bu konuda mevzuatın açık olduğunu ifade etti.

Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler kavramlarını dillerinden düşürmeyen Yeşiller Partisi bile aşırı sağcı söylemlere yöneldi. Yeşiller Partisi Genel Başkanı Eva Glawischnig, darbecilere Avrupa Birliği ülkelerine sığınabilme imkanı verilmesini talep ederken, Yeşiller Partisi Viyana Eyaleti Sözcüsü Joachim Kovacs, darbe karşıtı protestolarda kullanılan "bozkurt" selamının ve "Allahu Ekber" sloganlarının yasaklanmasını istedi. Yeşiller Milletvekili Peter Pilz ise Türk derneklerin kapatılmasını veya denetim altına alınması çağrısı yaptı.

Darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Türkiye'ye ve Türklere yönelik eleştirilerini artıran aşırı sağcı FPÖ lideri Heinz-Christian Strache, Türkiye’ye yaptırım uygulanması, ödemelerin ve AB üyelik müzakerelerinin durdurulması çağrısında bulundu.

Aşırı sağcı Strache'yi taklit eden Avusturya Başbakanı Christian Kern ise 16 Eylül’de AB Konseyi'nde gerçekleştirilecek toplantıda, Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin durdurulmasına yönelik tartışma başlatmak istediğini açıkladı. Türkiye'nin AB üyelik gerekliliklerini karşılamadığını ileri süren Kern, “Üyelik müzakereleri şu anda hayalden öte bir şey değil. Türkiye’nin demokratik standartlarının üyeliği meşrulaştıracak yeterlikten çok uzak olduğunu biliyoruz.” ifadelerini kullandı. Kern ayrıca Strache gibi sosyal medya üzerinden ölüm tehditleri aldığını öne sürmüştü.

"Avusturya çok sayıda otoriter rejimle işbirliği içinde"
Salzburg Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Farid Hafez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki darbenin taraflı ve ideolojik bakış açısıyla gazetelere yansıtıldığını ve Avusturya kamuoyundaki tarihi Türk karşıtlığı ve nefretinin de etkisiyle siyasetçilerin Türkiye karşıtı duruş sergilemek konusunda baskı altına alındığını söyledi.

Avusturya'nın çok sayıda otoriter rejimle iş birliği ve ilişkileri bulunduğunu kaydeden Hafez, Türkiye siyaseti, ekonomisi ve demokrasisine yönelik eleştirilerin abartıdan ibaret olduğunu vurguladı. Hafez, Sebastian Kurz'un, darbeye karşı çıkan Türk kökenli Avusturyalılardan sadakat beklemesinin aşırı sağcı bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

"Tartışmaların nesnel olmadığı ortada"
Avusturya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde araştırmacı Hakan Akbulut ise Avusturya'da her seçim döneminde Türklerin entegrasyon konusunun gündeme getirildiğini belirterek, "Tabii bu tartışmaların her zaman nesnel ve objektif olmadığı ortada. Önümüzde cumhurbaşkanı seçimleri olduğunu ve sağcı popülist FPÖ'nün adayı Norbert Hofer'in kazanma ihtimalinin de gözardı edilemeyecek kadar yüksek olduğunu düşünürsek, son zamanda Türkiye ve Türklere yönelik yapılan açıklamaların bu perspektiften değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varabiliriz." ifadelerini kullandı.