ANKARA

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararının, ABD'nin iç savaşın yaşandığı ülkede halihazırda zayıf olan elini ciddi biçimde güçsüzleştireceği bildirildi.

Foreign Policy'de yayımlanan Lara Seligman ve Michael Hirsh imzalı makalede, uzmanların, Amerikalı üst düzey yetkilileri gafil avlayan ve Türkiye'ye verilen ödüne işaret eden beklenmedik kararı, ABD'nin Suriye'de halihazırda zayıf olan elini ciddi biçimde güçsüzleştirecek bir hamle olarak değerlendirdiği belirtildi.

"Trump'ın Suriye Konusunda Sersemleten Geri Dönüşü" başlıklı makalede, ABD Başkanı Trump'ın önceden bilgi vermeden tweet atarak yürüttüğü politikanın son örneği olan kararın, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey gibi kilit görevlerdeki yetkililerin, Suriye'de kalmayı planladıkları işaretini verdiği sırada alınmasına dikkat çekildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino'nun Trump'ın kararından sadece bir gün önce ABD güçlerinin, DEAŞ'ın yenilgisini sürekli kılmak için Suriye'de bulunduğunu, burada işlerinin henüz bitmediğini açıkladığı hatırlatılan makalede, Trump'ın attığı tweetle duyurduğu kararın, Washington yönetiminin, Suriye'den 2 bin ABD askerini "hızla ve tamamen" çekmeye hazırlandığı haberlerini doğrulamış göründüğü ifade edildi.

Makalede, karardan hemen sonra ABD Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin, 24 saat içinde Suriye'den çekileceği yönünde haberlerin çıktığına işaret edilirken, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Foreign Policy'ye "operasyonel güvenlik sebebiyle personelin hareketine ilişkin yorumda bulunamayacağı" açıklamasını yaptı.

Uzmanlar, Suriye konusunda Washington yönetimi içinde, özellikle Trump ile iki üst düzey yetkilisi Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo arasında ciddi bölünmeleri açığa çıkaran ani geri dönüşün, Beşşar Esed'in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in desteğiyle giderek kontrolü sağladığı ülkede ABD'nin elinin ne kadar zayıf olduğunu su yüzüne çıkardığını dile getirdi.

Oklahoma Üniversitesinde Suriye uzmanı olan Joshua Landis, "Trump, Bolton ve Pompeo'nun, sadece DEAŞ ile mücadele değil aynı zamanda İran'a karşı koymak için Washington'un askeri varlığını sürdürmesi gerektiği argümanlarına asla gerçekten ikna olmadı." değerlendirmesinde bulundu.

Kararın, bölgede Rusya, İran ve hatta DEAŞ gibi diğer aktörlerin güç kazanması için de önemli bir fırsat olacağı öngörüsünde bulunulan makalede, Defense One Dış İlişkiler Konseyinden Gayle Tzemach Lemmon'un, "Trump şimdi vazgeçiyorsa bunun dört kazanını olur: DEAŞ, Esed, Rusya ve İran." yorumuna yer verildi.

Makalede, Trump'ın kararının, Bolton-Pompeo kampıyla aralarındaki gerilime işaret etmenin yanı sıra Suriye'de bulunmalarının tek sebebinin DEAŞ'ın yenilgisinin sürekliliğini temin etmek olduğunu söyleyen ABD Savunma Bakanı James Mattis'in Başkan üzerinde etkisini giderek artırdığı anlamına gelebileceği de vurgulandı.

Trump'ın, ABD'nin Suriye ve Orta Doğu'daki varlığının getirdiği maliyetten hayal kırıklığına uğradığı ve çekilmeyle 2016'da verdiği bölgede savaş rüzgarlarının dindirilmesi sözünü yerine getireceği belirtilen makaleye göre, Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Merkezi Ortadoğu Programı'ndan Will Todman, kararın zamanlamasının, Türkiye ile ilişkilerin onarılmasına dönük daha geniş bir stratejinin parçası olabileceğini ve Türkiye'nin, ABD'nin Suriye'den geri çekilmesini, Fırat'ın doğusuna yönelik askeri operasyon düzenlemek için yeşil ışık olarak göreceğini ifade etti.

Todman, DEAŞ'ın yenilgiye uğramadığını ve Trump yönetiminin kendisinin "defalarca DEAŞ'ı yenilgiye uğratmanın, ABD varlığını sürdürmenin tek sebebi olmadığını iddia ettiğini" vurgulayarak "Bu çok sersemletici bir karar." yorumunu yaptı.

Will Todman, kararın ayrıca Trump yönetiminin daha önce dile getirdiği Suriye'de İran'ın etkisini kontrol altına alma stratejisinden vazgeçileceği anlamına geldiğini, Suriye'nin doğusunda Esed rejimi ile Türkiye arasında "yeni bir rekabete sahne hazırlayacağını", YPG/PKK'nın baskı gücünü büyük ölçüde kaybettiğini ve "herhangi bir özerklik aşamasını sürdürmeyi bekleyemeyeceğini" vurguladı.

Makalede, kararın Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesinden birkaç gün sonra geldiğine vurgu yapılırken, Demokrasilerin Savunuculuğu Vakfında görevli eski ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı yetkilisi Reuel Marc Gerecht, "Jeffrey ve Bolton'ın açıkça telaffuz ettiği politikadan vazgeçmesi için Trump'ı ikna etmede önemli rol oynadığı görülen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kredi verilmeli. Bolton'ın, Trump'ın Erdoğan ile görüşmesinden bu yana kendini kırbaçladığından şüpheleniyorum" değerlendirmesini yaptı.

Karar bazıları tarafından da Obama yönetiminin tereddütlü ve fırsatçı yaklaşımını hatırlattığı gerekçesiyle eleştirildi. Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham, kararı, "Obama'nınkine benzer büyük bir hata" sözleriyle nitelendirdi. Graham, Twitter hesabından, "Affınıza sığınarak söylüyorum, DEAŞ Suriye'de, Irak'ta ve Afganistan'da yenilgiye uğramadı." paylaşımını yaptı.