İSTANBUL

Kuveytli düşünür Tarık es-Suveydan, sığınmacılar sorununun kökten çözümü için Suriye'de sivillere ağır silahlarla saldıran Esed yönetimi gibi diktatörlüklerin son bulması gerektiğini belirtti.

 AA muhabirine Arap ülkelerinde yaşanan sorunlar ve çözümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Suveydan, "Esed ve benzeri diktatörler gitmedikçe sığınmacılar sorununun gerçek anlamda çözüme kavuşamayacağını" söyledi.

Almanya ya da diğer Avrupa ülkelerine baskı yapmak yerine Arap devletlerinin Suriyeli sığınmacılara kapılarını açması gerektiğini dile getiren Suveydan,  "Arap ülkeleri, Suriyelilere vize vermeyi kabul etmiyor, suçlanması gereken kendisiyken, sığınmacıları kabul etmediği için Almanya'yı suçluyor" diye konuştu. 

Arap ülkelerindeki devrimlere yöneltilen eleştirilere tepki gösteren Suveydan, "Bilakis bu krizleri üretenlerin gitmesi için devrimler devam etmeli" ifadesini kullandı. 

Sorunun devrimlerde ve Arap insanında değil kalkınmaya ve insana önem vermeyen diktatör rejimler ve hükümetlerde olduğunu belirten Suveydan, halkların onur mücadelesine başlamasıyla bu hükümetlerin şiddetli baskı uyguladığını kaydetti.  

Aşırılığın çıkış noktası ve sebebine de değinen Suveydan şunları söyledi:

"Aşırılığın baskı, umutsuzluk, işsizlik ve cehalet gibi farklı sebepleri olabilir. Bununla mücadele etmek içinse önce sağlıksız düşüncenin iyileştirilmesi daha sonra silaha müracaat edilmesi gerekir. Silah da masum insanları öldürmek için kullanılmamalı."

Suveydan, gençlere de kendilerine yetenekleriyle uyumlu hedefler belirlemeleri, bunun için plan yapmaları ve umutsuzluğa yenilmemeleri yönünde tavsiyelerde bulundu.

"DAEŞ sapkın bir örgüttür, İslam'ı tahrif etmiştir"

Terör örgütü DAEŞ'in ortaya çıkışı hakkında ise Suveydan şunları kaydetti:

 "DAEŞ sapkın bir örgüttür, İslam'ı tahrif etmiştir. İslam için tehlike oluşturmaktadır ve her vesileyle onunla mücadele edilmesi gerekmektedir. Yıllardan beri İslam adına yapılan çağrılar bu barbar örgüt tarafından yıkılmıştır. Asıl büyük sorun ise örgütün hilafet iddiasında bulunmasıdır. Örgüt bu haliyle Haricilere benzemektedir."

Suveydan, DAEŞ'in, Irak'ta eski Başbakan Nuri el-Maliki ve Suriye'de Esed rejimlerinin bırakmış olduğu boşluğun yanı sıra askeri ihanetler, gençleri cezbeden para vaatleri ve söylemleriyle başarılı olduğunu vurguladı. 

"Mezhepçilik ümmet için tehlike oluşturuyor"

Bölgedeki mezhep temelli çatışmalara da dikkati çeken Suveydan, çözüm yolunun diyalogtan geçtiğini ifade ederek, "Arap ve İslam dünyasında mezhepçilik kadim bir olgu. Şiilerle yaptığım görüşmelerde onlara iki tarafın da asırlardır birbirini yok etmek için uğraştığını ancak başarılı olamadığını ve tek çözüm yolunun diyalog olduğunu anlattım "şeklinde konuştu. 

"Mezhepçilik ümmet için tehlike oluşturuyor ve Müslümanları birbirine kırdırmak isteyen düşmanların müdahalesine zemin hazırlıyor" diyen Suveydan, "Çözüm, ötekini olduğu gibi kabul etmekten geçiyor. Mezhepçiliği, Maliki hükümeti, Esed rejimi, Hizbullah ve DAEŞ gibi örgütler güçlendiriyor" görüşünü dile getirdi. 

Suveydan siyasal İslam tecrübesi, ortadan kaldırılma çabaları ve başarısızlığı meselesine dair ise "Siyasal İslam anlayışının çıkış noktası İslam'ın kendisidir. Biz bu denklemi anlarsak tüm yönetimlerin dünyanın siyasal İslamla barışmaktan başka çaresi kalmaz" diye konuştu.

"Bu zamanda Türkiye'nin varlığından dolayı Allah'a daima şükrediyorum"

"Siyasal İslam" tecrübesine kendini ispatlama fırsatı verilmediğini savunan Suveydan, "Mısır'da 1 yıl süren bu tecrübenin önü Batı ile bölge ülkeleri iş birliğiyle kesildi ama yeniden gelecek. Türkiye'de başarılı oldu. Artık halkın seçtiği ayakta kalacaktır anlayışı hakim."

"Türkiye'yi, Arap Baharı, özgürlükler ve sığınmacıları kabul etmedeki onurlu tutumundan dolayı kutluyorum" ifadesini kullanan Suveydan,  "Bu zamanda Türkiye'nin varlığından dolayı Allah'a daima şükrediyorum. Eğer Türkiye olmasaydı Müslümanlar kriz durumunda olurdu" dedi.

"Başkanların yüzde 99 oy aldığı ülkeler kalkınamayacaktır"

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ülkesinde Hristiyanları temsil ettiğini ve halk tarafından seçildiği için kimsenin karşı gelmediğini dile getiren Suveydan, "Eğer halk İslam'ı seçmiyorsa sahaya iner ve halkı ikna ederiz. Despotluk dönemleri artık bitmiştir. Biz kendimizi alternatif olarak sunmalıyız. Önceliklerimiz parti değil halka hizmet olmalıdır" diye konuştu.

Suveydan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ülkelerin kalkınmasında özgürlük esastır. Örneğin, özgürlüğün olduğu Türkiye'deki kalkınmaya bakın, iktidardaki parti çoğunluğu elde edemiyor, cumhurbaşkanı ise sadece yüzde 52 oy alabiliyor. Devlet başkanları ve cumhurbaşkanlarının yüzde 99 oy aldığı ülkeler ise hiç kalkınmayacaktır. Özgürlük olmadan hiç bir ülke kalkınamaz. Özgürlük esastır. 

Tarık Suveydan kimdir?

1953'te Kuveyt'te dünyaya gelen Dr. Tarık Suveydan, stratejik planlama ve kişisel gelişim alanlarında yaptığı çalışmaların yanısıra İslami davet faaliyetleri ile de tanınıyor.   

Suveydan'ın, program yaptığı Risale TV adlı kanaldan Müslüman Kardeşler’e yakın olduğu gerekçesiyle 18 Ağustos 2013’te programına son verilmiş, kanal ile  ilişiği kesilmişti. Tarık Suveydan, Bahreyn'de 14 Şubat 2011'de başlayan muhalif gösterilere destek vermiş, Mısır’da 3 Temmuz 2013’te yapılan askeri darbeye karşı çıkmış, bölge ülkelerinin aksine yapılanın meşru olmadığını dile getirmişti.