ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşma konusundaki açıklamalarını değerlendiren uzmanlar, daha önce müzakere edilip imzalanan bir uluslararası anlaşmanın yeniden ele alınmasının mümkün olmadığına işaret ederek, ABD'nin çekilmesi ya da İran'a yaptırım uygulanması için Avrupa'ya baskı yapması halinde bölgesel ve uluslararası tansiyonun yükselebileceği uyarısında bulundu.

Uzmanlar, İran ile yapılan nükleer anlaşmayı geçen yıl ekim ayında son kez uzattığını duyuran Trump'ın ABD'nin anlaşmadan çekilip çekilmeyeceğine ilişkin alacağı kararın olası sonuçlarını AA muhabirine değerlendirdi.

Uluslararası Kriz Grubu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Joost Hiltermann, İran ile nükleer anlaşmanın yeniden müzakere edilemeyeceğini vurgulayarak, "İran yeniden müzakere etmeyecek çünkü anlaşma zaten imzalandı, olduğu gibi duruyor. Nükleer anlaşma, taraflardan biri, ABD, çekilse bile ayakta kalır ancak İran çekilirse muhtemelen çöker." dedi.

Hiltermann, asıl sorunun, anlaşmada imzası bulunan Avrupalı güçlerin, ABD çekilse bile Rusya ve Çin'in yardımıyla anlaşmayı hayatta tutup tutamayacağı olduğunu söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İran ile yeni bir nükleer anlaşma için çalışma yapılması önerisini hatırlatan Hiltermann, "İran'ın buna yanaşacağını sanmıyorum. Bu, her halükarda farklı bir müzakere düzeni olur. Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı (JCPOA) yeniden müzakere etmenin hiçbir yolu yok." diye konuştu.

ABD ve İsrail'in bu noktada tatmin olmayacağına işaret eden Hiltermann, şöyle devam etti:

"Öyle görünüyor ki Washington'daki mevcut yönetim ve İsrail Başbakanı, bu anlaşmadan kurtulmak istiyor. Bunu görmek için Trump'ın kararını açıklamasını bekleyeceğiz. Belki de anlaşmayı biraz daha ayakta tutacak ve müzakereleri sürdürecek. Bu, farklı bir strateji olur. Belirsizlik devam eder ki bu durum da İran tarafından kabul edilemez çünkü İran, anlaşmadaki taleplerini elde edememiş olur. ABD ve İsrail'in anlaşmanın bu şekliyle kalmasına ikna edilemeyeceğini düşünüyorum. Bu da, muhtemel bir savaşı tırmandırmak demek."

"ABD'nin, Avrupa'yı İran'a yaptırım uygulamaya zorlayacak gücü var"

Middle East Eye Yazı İşleri Müdürü David Hearst, ABD ve İsrail'in İran'ı nükleer anlaşmayı yeniden düzenlemeye ikna edebilecek gücü olup olmadığına ilişkin, "ABD, anlaşmadan çekilecek güce sahip ancak İran'ı anlaşmayı revize etmeye ya da yeniden müzakere etmeye zorlayacak güce sahip değil. ABD, Avrupalı şirketleri İran'a yaptırım uygulamaya zorlayacak güce sahip." değerlendirmesinde bulundu.

Bu noktada ortaya birçok soru çıktığını belirten Hearst, "Birincisi, Trump anlaşmadan çekilecek mi? İkincisi, Avrupalı şirketleri, devletleri, banka sistemlerini ne boyutta ve ne kadar agresif bir şekilde bu çekilmeye uymaya zorlayacak?" diye konuştu.

Nükleer anlaşmanın uluslararası bir anlaşma olduğunun ve İran'ın temyize gidebileceğinin altını çizen Hearst, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD, bu anlaşmaya sanki İran ile tek başına imzalamış gibi yaklaşıyor. Tek başına imzalamadı. Anlaşmaya bağlı kalmak isteyen Avrupa güçleri var. ABD'nin kararı hakkında ana tartışmalardan biri, İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD arasında olacak. ABD, devasa bir uluslararası oyun bozan pozisyonunda ve yeniden yaptırımlar uygulayabilecek büyük bir ekonomik gücü var."

İran'da, ABD'nin nükleer anlaşmadan çıkması durumunda, ülkenin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'ndan (NPT) çıkmasının tartışıldığını hatırlatan Hearst, bunun büyük bir adım olacağını ancak tehdit ve tehlikeleri barındıran böyle bir sürecin tansiyonu daha da yükselteceğini vurguladı.

"ABD'nin dış politikasının inandırıcılığı riske girer"

Al Sharq Forum Başkanı Wadah Khanfar, ABD Başkanı Trump'ın anlaşmadan çekilmeye karar vermesi durumunda bölgeyi, ABD ve İsrail'i birçok yanıtsız soruyla baş başa bırakacağını belirterek, "Ertesi gün hangi adımların atılacağını bilmiyoruz. Eğer İran yeniden müzakereyi reddederse ne olacağını bilmiyoruz." dedi.

Trump'ın anlaşmadan çekilme kararı almasının olası sonuçlarını değerlendiren Khanfar, "Bu gerçekleşirse bilgelikten ve doğru bir gelecek vizyonundan yoksun bir adım olur. Bölgeyi ve ABD dış politikasının dünyaya karşı inandırıcılığını riske atar. Üstelik ABD'nin müttefiklerini, özellikle Arapları zor duruma düşürür." değerlendirmesinde bulundu.

"Bölge ülkeleri toplantı yapmalı"

Suudi gazeteci ve yazar Jamal Khashoggi, ABD, İsrail ya da herhangi başka bir ülkenin yeniden müzakere yapması ya da bölgedeki tutumunu değiştirmesi için İran üzerinde baskı kurup kuramayacağını zamanın göstereceğini dile getirerek, "Donald Trump’ın yeniden müzakere istediğini, anlaşmadan çekileceğini bildirmesinin ardından devreye girecek bir plana ihtiyaç var." diye konuştu.

Süreci bölge ülkelerinin ele alması gerektiğini vurgulayan Khashoggi, "Ne yazık ki bölge ülkeleri, o gün geldiğinde birlikte çalışmak için hareket etmiyor. Türkiye, Suudi Arabistan, diğer bölge ülkeleri ve hatta İran’ın yer alacağı bir toplantı çağrısı yapılmasından yanayım ancak bölge ülkeleri olarak o kadar ayrıyız ki böyle bir şey ne yazık gerçekleşmeyecek. Endişeli olmalıyız. Her şey mümkün. Her ihtimali düşünmeli, en kötü ihtimali öngörmeliyiz." ifadesini kullandı.

İran nükleer anlaşması

P5+1 ülkeleri (Çin, Fransa, Rusya, İngiltere, ABD ve Almanya), 2015'in temmuz ayında İran ile nükleer anlaşma imzalamış ve bu Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak da anılmıştı.

Söz konusu ülkeler, İran'ın bazı koşulları yerine getirmesi karşılığında uygulanan birtakım ekonomik yaptırımları kaldırmayı kabul etmişti.

ABD Başkanı Donald Trump ise ''en kötü anlaşmalardan biri" olarak tanımladığı İran ile nükleer anlaşmadan ABD’yi çekmekle tehdit ediyor. İngiltere, Fransa ve Almanya ise anlaşmanın, eksikleri giderilerek korunmasını savunuyor.

Trump'ın, ABD'nin nükleer anlaşmadan sürdürüp sürdürmeyeceğine ilişkin kararını bugün açıklaması bekleniyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail istihbaratının, İran'ın nükleer silah üretmek için gizli bir program üzerinde çalıştığına dair delillere ulaştığını iddia etmişti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansından (UAEA) yapılan yazılı açıklamada ise "İran'da 2009'dan sonra nükleer patlayıcı bir aygıtın geliştirilmesine yönelik faaliyetlere dair güvenilir bir gösterge bulunmadığı" belirtildi.