ANKARA - Kırım'daki insan hakları ihlallerini incelemek için bölgeye gönderilen gayriresmi heyetin başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül, Kırım Tatarlarının Rus vatandaşı olmaya zorlandıklarını, ifade özgürlüğü, dil, adil yargılama, eğitim, mal ve konut dokunulmazlığı dahil pek çok konuda ciddi hak ihlali yaşadıklarını tespit ettiklerini açıkladı.

Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesi ve sonrasındaki süreçte Kırım Tatarlarının maruz kaldığı insan hakları ihlallerini incelemek için bölgeye gönderilen gayriresmi heyete başkanlık yapan Üskül, izlenimlerini ve hazırladıkları raporun detaylarını AA muhabirine anlattı.

Üskül, 27 Nisan'dan başlayarak dört gün süren Kırım temasları boyunca Kırım Tatar Milli Meclisi temsilcilerinin yanı sıra medya mensupları, din adamları, sivil toplum kuruluşu üyeleri, Kırım'ın ilhakı sonrasında tesis edilen fiili yönetimin yetkilileri, avukatlar, ev hanımları ve sokaktaki vatandaşlar dahil olmak üzere yaklaşık 100 kişiyle görüştükleri bilgisini verdi.

Heyetin amacının, Kırım Tatarlarının içinde bulundukları durumu yerinde görmek olduğunu ve konuya tamamen insan hakları açısından yaklaştıklarını vurgulayan Üskül, çalışmaları boyunca fiili yönetimin takibine uğradıklarını ifade etti. "Muhalif denebilecek insanlarla görüşmemizi istemedikleri çok açıktı. Hiç yanımızdan ayrılmadılar. Mutlaka yanımıza bir görevli verdiler" diyen Üskül, çalışma koşullarıyla ilgili de şunları söyledi:

"Heyet olarak aslında araç kiralamıştı. Kiraladığımız araçla değil onların tahsis ettiği araçla dolaşmamızı istediler. Yanımızda hep onlardan birisi oldu. Biz bu durumda zorunlu olarak da biraz grubu ikiye ayırdık. Bazı arkadaşlarımız yanlarına kimseyi almadan dolaşma fırsatı buldular. Bilgileri esas olarak onlar topladılar. Yani anlaşıldığı kadarıyla sadece kendilerinin bilgi vermesini tercih ediyorlardı."

Üskül, görüştükleri bazı kişilerin yalnız olmalarına rağmen kısık sesle konuştuğunu, bazılarının da isim vermekten çekindiğini belirterek bunun, yaşanan baskıyı ortaya koyduğunu söyledi. "İnsanlar bu kadar çekiniyorsa korkuyorsa bir baskı var" ifadesini kullanan Üskül, şöyle devam etti:

"Takip edildik. Hiç yanımızdan ayrılmak istemedikleri için öyle diyeceğim. Hatta bir akşam fark ettik ki bizi arkadan başka bir otomobil izliyor. Bunların olabileceğini dönüyorduk tabii. Sonuçta orada gizli saklı bir şey yapmadık. Takip etsinler, bizim açımızdan sakıncası yoktu. Bu da izlenimimizin bir parçası oldu."

"Yerleşim konusunda sıkıntıları var"

Üskül, izlenimleriyle ilgili değerlendirmesinde, yurttaşlık meselesinin Kırım Tatarlarının öncelikli sorunlarından olduğu tespitine yer verdi.

Zafer Üskül, Kırım Tatarlarının Sovyetler Birliği döneminde yurtlarından sürülmeye başlamasıyla ortaya çıkan yurttaşlık sorunlarıyla ilgili durumun, aradan geçen yıllara rağmen geçerliliğini koruduğuna işaret etti. Soyvetler Birliği'nin dağılmasıyla Kırım Tatarlarının yurtlarına dönmeye başladığını ancak döndüklerinde geride bıraktıkları yerlerin başkaları tarafından sahiplenildiğini gördüklerini anlatan Üskül, Ukrayna hükümetinin bu insanlara yeni yer gösterdiğini ancak ciddi bir yerleşim politikası izlemediği için o dönemde ortaya çıkan sıkıntıların hala giderilmediğini söyledi.

"Yerleşim konusunda sıkıntıları var. Tapuları yok. Alamamışlar" diyen Üskül, ilhaktan sonra yeni yönetimin "her şeyi yeniden düzenleyeceğini" açıkladığını ancak Kırım Tatarlarının "Acaba evlerimiz elimizden alınacak mı?" endişesi taşıdığını, tapu ve miras haklarıyla ilgili tedirginliklerinin sürdüğünü ifade etti.

Konuyla ilgili olarak yöneticilerin kendilerine yasa tasarısı hazırlandığını ve parlamentoda kabul edilmesinin ardından sorunu halledeceklerini söylediklerini aktaran Üskül, ancak tasarıları görme taleplerinin geri çevrildiğini kaydetti.

Üskül, yarımadanın ilhakından sonra Kırım Tatarlarının "Rus vatandaşlığına geçmeye zorlandığı" tespitini paylaştı. Sınırlı sayıda yabancının Kırım'da kalmasına izin verildiği ve vatandaş olmayanların sağlık ve eğitim dahil her türlü kamu hizmetinden mahrum bırakıldığı için Tatar halkının çaresizlikten Rus vatandaşlığına geçmek zorunda kaldığını belirlediklerini söyledi.

"Tatarca resmi dil ama uygulaması yok"

İlhaktan sonra Tatarcanın Rusça ve Ukraynacanın yanı sıra resmi dil kabul edildiğini hatırlatan Üskül, "Fakat biz bunun uygulamasını göremedik" dedi. Üskül, Akmescit'teki (Simferopol) parlamento binasına üç dilde tabela asılması dışında her şeyin eskisi gibi durduğunu ifade etti. Üskül, neden Tatarca sokak isimlerine yer verilmediği ya da Tatarca dilekçe verme hakkı tanınmadığıyla ilgili sorulara ilgililerin "Herkes Rusça biliyor" cevabını verdiğini kaydetti.

Dil sorununun eğitime de yansıdığına işaret eden Üskül, sadece 15 okulda Tatarca eğitim verildiğini tespit ettiklerine, bunun da ihtiyacı karşılamanın çok gerisinde olduğuna işaret etti. Üskül, ihtiyacı karşılamak için yaklaşık 200 okula daha ihtiyaç duyulduğunun temasları sırasında kendilerine iletildiğini söyledi.

Tatarca ders saatlerinin azaltıldığını, bazı sınıflarda ise tamamen kaldırıldığını anlatan Üskül, yeni yönetimin Ukrayna döneminde hazırlanan Tatarca kitapların kullanılmasına izin vermediğini ancak yenisini de hazırlamadığını vurguladı.

"Meclis ve vakıfların mallarına el konuldu"

Heyet Başkanı Üskül, Kırım Tatarlarının sorunlarının çözümünde önemli rol oynayan Kırım Tatar Milli Meclisi'nin kapatılmasının da ciddi sıkıntılara yol açtığı tespitinde bulundu. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Rifat Çubarov ve bazı üyelere Kırım'a giriş yasağı getirildiğini hatırlatan Üskül, Meclis'in kapatıldığı gibi mal varlığına da el konulduğunu belirtti.

Kırım Tatarlarının oluşturduğu Kırım Vakfı'nın da aynı şekilde kapatılarak mal varlıklarına el konulduğu bilgisini veren Üskül, hayır kurumu niteliğindeki bir kuruluşa el konulmasının uluslararası hukuka ve vakıflarla ilgili düzenlemelere aykırı olduğuna dikkati çekti.

"Yalancı şahitlik yapıldığı iddiaları var"

Üskül, aralarında Kırım Tatar Milli Meclisi yöneticilerinin de bulunduğu muhalif isimlerin tutuklanmasına da değindi. "Onlarla birlikte başkaları da tutuklanmış ve yalancı şahitlik yapma konusunda baskı yapıldığı iddiaları var" diyen Üskül, gözaltına alındığında kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyenlerle de konuştuklarını bildirdi.

"Basit bahanelerle medyaya yayın izni verilmiyor"

Üskül, Kırım Tatarlarının basın yayın organlarına da baskı uygulandığını tespit ettiklerini kaydetti. İlhak sonrasında medyaya yeniden izin alma zorunluluğu getirildiğini, Kırım Tatar televizyonu ATR'nin izin başvurularının çeşitli bahanelerle reddedildiğini söyleyen Üskül, "Yaptığımız incelemede ATR'nin yayın yapmasının istenmediği sonucuna ulaştık çünkü çok basit nedenlerden izin vermekten kaçınıyorlar" diye konuştu.

Zafer Üskül, tirajı binin altında olan gazetelerin izinsiz yayın yapma hakkına sahip olduğunu, binin üzerinde olan bazı gazetelere de benzer şekilde bürokratik engeller çıkarıldığını anlattı. "Yönetime muhalif gazetelerin basımına izin verilmek istenmediği" izlenimi edindiklerini ifade eden Üskül, radyolar için de durumun farklı olmadığını söyledi. Üskül, "Basın özgürlüğü açısından ciddi bir hak ihlali tespit ettik" dedi.

"Yasak yayın gerekçesiyle evlere, medreselere ve camilere baskın"

Rusya'daki yayın yasaklarıyla ilgili kuralların ilhaktan sonra Kırım'a da taşındığına, bunun da ciddi sorunlara kaynaklık ettiğine dikkati çeken Üskül, şunları söyledi:

"Yasak yayın var mı yok mu diye evlere, medreselere, camilere sık sık baskınların, aramaların yapıldığını öğrendik. Bu aramalar sırasında insanların taciz edildiğini, özellikle de evlerde yapılan aramalarda kadınların incitildiğini, onlara kaba davranıldığını öğrendik. Bu da ciddi tedirginlik, kaygı yaratmış durumda."

Üskül, ifade özgürlüğüyle ilgili olarak da yönetim yanlısı gösterilere hoşgörülü yaklaşılırken muhalif gösterilere kamu düzenini bozduğu gerekçesiyle ya izin verilmediğini, izin verilse bile sonrasında çok sayıda kişinin gözaltına alındığını, tutuklandığını tespit ettiklerini vurguladı.

"Kaçırılan-kaybolan Tatarlarla ilgili etkili inceleme yok"

Kaybolan Kırım Tatarlarıyla ilgili sorularına cevap bulamadıklarını da anlatan Üskül, yetkililer tarafından konunun "Araştırılıyor" denilerek geçiştirildiğini söyledi. "Kayıpların bir kısmıyla ilgili sorun çözülmüş, durum açıklığa kavuşturulmuş ama bunların arasında hiç Tatar yok" diyen Üskül, kaçırılıp işkence edilerek öldürülen ya da kendilerinden haber alınamayan Tatarlarla ilgili "etkili bir inceleme-araştırma yapıldığı kanaatine ulaşmadıklarını" bildirdi.

Adil yargılama hususunda da ciddi sorunlar saptadıklarını belirten Üskül, "Bir kere her şeyden önce suç oluşturduğu iddia edilen eyleme hangi dönemin hukuku uygulanacak bu konuda bir netlik yok çünkü bazı olaylar ilhaktan önceki gün olmuş ama bu insanların Rus kanunlarına göre yargılanması isteniyor. O sırada Rus kanunları yürürlükte değildi. Kanunsuz suç olmaz, kanunsuz ceza olmaz" şeklinde konuştu.

Kırım'da genel anlamda işsizlik sorunu yaşandığını ancak Kırım Tatarlarının daha zor iş bulabildiklerini öğrendiklerini söyleyen Üskül, "Biz şunu gözlemledik. Onların asıl sorunu ekonomik değil, ekonomik sorunları elbette var ama dertleri o değil. Asıl sorun kimliklerini korumak. Bunun için sahip olmaları gereken hakları arıyorlar. Tedirgin olmadan yarından emin olarak yaşamak istiyorlar" ifadesini kullandı.

"Plan ve program belirlenmiş değil"

Üskül, Kırım'dan ayrılmadan önce tespit ettikleri hususları Kırım İnsan Hakları Enstitüsü yetkilileriyle görüştüklerini ve yöneticilerin "Geçiş dönemindeyiz, bunları halledeceğiz" dediğini aktardı. "Fakat ortada geçiş döneminin planlanmasıyla ilgili tarihleri belirlenmiş, yapılacak işler, program belirlenmiş değil" diyen Üskül, şöyle devam etti:

"Bu konuda bize somut şeyler söyleyemedi yöneticiler. Bu nedenle uluslararası insan hakları kurumlarının oralarda araştırma yapmasına izin verilmesi lazım. İnsanların huzursuzluğu, kaygıları bu kadar açık olunca yönetime düşen o kaygıları gidermektir. Hem halkın bilgi edinme hakkını kullanmasını sağlaması hem de halkın bilgilendirilmesi ve gelecekleri konusunda endişelerinin nasıl giderileceğiyle ilgili somut bilgilerin onlara verilmesi gerekiyor. Umarız bu raporumuz ilgililer tarafından değerlendirilir. Dikkate alınır ve Tatarlar açısından yaşamın daha rahat koşullarda sürmesini sağlayacak önlemler alınır."

Rapor Putin'e sunuldu

Öte yandan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in davetlisi olarak, Bakü'de düzenlenen 1. Avrupa Oyunları'nın açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüştü. Erdoğan, Türkiye'ye dönerken yaptığı açıklamada, görüşmede Kırım Tatarları konusunun da gündeme geldiğini belirterek "Kırım Tatarlarına ilişkin heyet raporumuzu ve sıkıntaları Rusça olarak teslim ettik" dedi.