İSTANBUL

Nijerya Müslüman Yardımlaşma Cemaati Genel Sekreteri Davud İmran Melasan, Boko Haram örgütünün İslam’ı ve Müslümanları temsil etmediğini, örgütün en büyük destekçisinin Hristiyan emekli general Jeremiah Useni olduğunu ileri sürdü.

İslamion.com sitesinde, 234 kız öğrenciyi kaçırarak dünya gündemine oturan "Boko Haram" örgütünün iç yüzünü ve süreçle alakalı önemli bilgiler içeren bir yazı kaleme alan Melasan, Boko Haram örgütünün İslami bir yapıymış gibi ele alınmasına tepki göstererek, "Şüphesiz Boko Haram örgütü İslam’ı ve Müslümanları temsil etmiyor, bilakis biz bu örgütü, komplocu mihrakların elinde, kuzey bölgesini siyasi, iktisadi ve güvenlik açısından zayıflatarak Nijerya’nın birliğini bozmak için kullanılan bir kukla olarak görüyoruz" görüşüne yer verdi.

"Nijerya polisi, bu örgüt adı altında eylem yapan bir grup Hristiyan yakaladı"

İstihbarat örgütlerinin Boko Haram örgütünü kullanarak eylemler yaptığına değinen Melasan, şöyle devam etti:

"Nijerya polisi, bu örgüt adı altında eylem yapan bir grup Hristiyan yakaladı. Ayrıca elindeki sırları paylaşmasın diye öldürülen Boko Haram’ın kurucusu Muhammed Yusuf’u savunan ve yurt dışından istihbarat servislerine çalışan Hristiyan emekli General Jeremiah Useni’nin de yine bu örgütün en büyük destekçisi olduğunu iddia ediyor, meydan okuyoruz. Şu soruyu da sorduk; Polis neden teslim olmuş Muhammed Yusuf’u öldürdü? Yoksa elinde bulunan bilgileri açıklamasından mı korktular?" 

Muhammed Yusuf’un babasının da bazı rivayetlere göre Matsina isimli marjinal bir örgüte mensubiyetinin bulunduğunu ve bu örgütün liderinin Muhammed Merva ismini taşıyan bir Hristiyan olduğunu öne süren Melasan, şunları belirtti:

"Bu örgüt de yetmişli ve seksenli yıllarda binlerce Müslümanın kanını döktü. Sözüm ona 'İslam şeriatı”nı tatbik etmek istiyordu ancak daha sonra Kur’an okumayı bilen ve bazı islami bilgilere sahip örgüt liderinin dış güçlerce kuzeydeki İslami uyanışı engellemek ve lekelemek için kullanılan bir Hristiyan olduğu ortaya çıkmıştı."

Melasan, Boko Haram'ın da Matsina örgütü gibi Nijerya’da İslami bir dirilişin başladığı, diğer bölgelerden de bu yönde taleplerin arttığı, hükümet ve diğer bazı cemiyetlerin Arap ülkelerinden şer’i uygulamalar hakkında destek istediği bir dönemde ortaya çıktığını ve örgütün tüm bu gelişmeleri olumsuz etkilediğini kaydederek, "Bu dönemde, eğitim çalışmaları ve hayır işleri durdu, yüzlerce okul ve İslami cemiyetler kapatıldı, hayır müesseselerinin çalışmalarına son verildi, yardım kuruluşları ülkeden kovuldu. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Müslüman birçok aktivist takip altına alındı ya da tutuklandı" ifadelerine yer verdi.

Boko Haram’ın işlediği suçlardan kimler istifade ediyor?

"Boko Haram’dan en büyük darbeyi Müslümanlar yemiştir; çocuklarını, köylerini, mescidlerini, okullarını kaybettiler. Nijerya Cumhurbaşkanının 3 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya göre de bu örgüt İslami bir kimliğe sahip değildir" diyen Melasan, Boko Haram'ın kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği eylemlerden istifade edenleri şöyle sıraladı:

-"Siyasi hatalarını, yolsuzluklarını ve hırsızlıklarını örtmek. Bölücü kötü niyetlerini gerçekleştirmek için muhaliflerine karşı Batı’nın ve Siyonistlerin desteğine ihtiyaç duyan Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan."

- "Nijerya’daki enerji kaynaklarında ve güvenlik projelerinde başta ABD, İngiltere ve İsrail gibi çıkar sahibi olan ülkeler."

- "Geçen ay 500 genci askeri eğitim için İsrail’e gönderen silahlı Hristiyan örgütler."

-"Müslüman hayır cemiyetlerini kovdurup misyoner kuruluşları ülkeye getirten, Güneydeki Büyük kiliseler ve Hristiyanların Federal yönetimin başında yer almaya devam etmesinin isteyen Hristiyan kitle."

Melasan, Kuzey vilayetlerinde Boko Haram'ın eylemlerinden kaynaklanan baskı sebebiyle Amerikalı ve Avrupalıların aksine, Müslümanların seyahat etmesinin mümkün olmadığını belirterek, "Şu anda İsrail, Müslüman eyaletler olan Katshina ve Borno’da bin Hristiyan genci “terörizmle mücadele” bahanesiyle eğitiyor" görüşünü savunarak, ülke içindeki karışıklığın gelecekte varabileceği noktalara dikkati çekti.

Yazının devamında Nijerya eski devlet başkanı Ömer Musa Yar'adua'nın ölümüne ilişkin bilgi veren Melesan, zehirlendiği söylenen Yar'adua'nın, Suudi Arabistan hastanelerinden birine kaldırıldığını ve uzun bir hastalık sürecinden geçtikten sonra hayatını kaybettiğini ifade etti.

Melasan, "O zaman devlet başkanı yardımcısı olarak görev yapan Goodluck Jonathan, Yar'adua'nın zehirlendiği haberinin gizli kalmasını istemiş, haberi duyurmaya çalışanların cezalandırılacağı tehdidinde bulunmuştu" görüşünü ileri sürdü.

Yar'adua'nın, ABD'nin Nijerya'da askeri üs kurma talebine karşı çıktıktan sonra vefat ettiğini hatırlatan Melasan, Yar'adua'nın vefatının ardından Boko Haram örgütünün eylemlerinin de arttığını ve en son kızları kaçırma hadisesinin patlak verdiğini ifade etti.

Melesan, söz konusu durumun,  Nijerya halkının ve parlamentosunun tepkisine rağmen, ABD istihbaratının ülkeye çağrılması veNijerya topraklarında ABD askeri üssünün varlığı için bir davetiye oluşturduğunu kaydetti.

 "Kız öğrencilerin kaçırılma hadisesi, Müslümanlara yönelik baskıları arttırdı" 

 Melasan, ABD'nin Jonathan'ın teröre karşı açtığı savaşı desteklemek için Nisan ayında 20 milyon dolarlık yardımda bulunduğunu da hatırlatarak, "Batılı, evanjelist ve laik medyanın, İslamın ve Müslümanların imajını bozmak için kullandığı kız öğrencilerin kaçırılma hadisesi, İslami cemaatler ve irşad kimliğiyle ön plana çıkan Müslümanlara yönelik baskı ve tehditlerin artmasına yol açtı" ifadelerini kullandı.

 Güney kiliselerinin de kızların kaçırılması haberini kullanarak yüzde 65'ini Müslümanların oluşturduğu Nijerya'nın güney batısındaki eyaletleri elinde bulunduran muhalif partinin aleyhinde siyaset yapmaya başladığını belirten Melesan, bu radikal kiliselerin, eyaletlerin başkanlığı için Hristiyanları aday göstermeyerek güney batı bölgesini İslamlaştırmaya çalıştığı yönünde muhalif partiyi suçladığını kaydetti. 

 "Hristiyan milislerin işlediği suçların üstünün kapatıldığı bir medya oyunu oynanıyor"

Melesan, "Güneydeki silahlı Hristiyan ayrılıkçılar da söz konusu hadiseyi oradaki petrol bölgeleri üzerinde Hristiyan bir devlet kurulmasını hedefleyen ayrılık projelerine destek için kullanıyor. Öte yandan, Nijerya güvenlik güçlerini ve Müslümanları hedef alan, yabancı ve sivilleri kaçıran Hristiyan milislerin işlediği suçların üstünün kapatıldığı bir medya oyunu oynanıyor. Şu ana kadar da ülkenin güneyindeki bölgelerde radikal Hristiyan örgütleri tarafından fidye için pek çok yabancının kaçırıldığını biliyoruz" ifadelerine yer verdi.

Teksas'taki askeri üsden 2013 yılı Aralık ayında kalkan ABD'ye ait insansız bir hava aracının (İHA), ülkenin güneyindeki Oyo eyaletindeki Evtan bölgesinde yerel lider Muslim Hac Taceddin'in evine düştüğü haberinin hala gizliliğini koruduğuna dikkati çeken Melesan, "haberi sadece güneydeki laik "Tribun" ve yine güneydeki muhalefe ait "Osun Defender" gazetelerinin, üstelik bölgedeki Nijerya istihbaratı yetkilileri ile polis merkezi müdürü ve evine uçağın düştüğü Taceddin'in tanıklığıyla verdiğini" belirtti.

Melesan, yazısını şöyle tamamladı:

"Nijerya dergileri ile radyo istasyonları nasıl olur da böyle bir haberi yayınlamaz bunun şaşkınlığı içindeyiz. Burada ciddi bir basın sessizliği ve haberi örtbas etme çabasıyla karşı karşıyayız. Nijerya'nın birliğini hedef alan bu komplonun detayları ile ABD ve İsrail'in iç işlerimize müdahalesinin boyutunu ortaya çıkarma amacıyla bu haberi yayınlayacak ve aktaracak İslami bir kaynak bulunmamaktadır. Abadan'ın yakınında Güney kiliseleri ve Hristiyan kamplar var, ABD casus uçağı işte buradan kalkmış olabilir!."