Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ile oluşturduğu "BRICS" ülkelerinin 10. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne ev sahipliği yapıyor.

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin arasında oluşturulan BRICS'e 2011 yılında katılan Güney Afrika, dünya nüfusunun yüzde 40'tan, küresel ekonominin ise yüzde 20'den fazlasını oluşturan BRICS ülkeleri arasında ekonomik bakımından en zayıf halka olmasına karşın grubun Afrika'ya açılan kapısı özelliği taşıyor.

Güney Afrika'nın 1994'ten sonra yaşadığı demokrasi deneyimi ile bölgesel siyasi ve ekonomik etkisi BRICS'e önemli katkı sunuyor.

Bir dönem sömürgecilerin savaş alanıydı

Bugün BRICS Zirvesi'ne ev sahipliği yapan ülke, bir zamanlar sömürgecilerin savaş alanıydı.

Sahip olduğu altın ve elmas madenleri nedeniyle bölgeye sömürü amaçlı yerleşen Hollanda ve İngilizler arasında yaşanan kanlı savaşlardan Güney Afrika’da en büyük zararı yerli halk gördü.

İki devletin 1934 yılında barış imzalamasıyla uygulamaya konulan ırk ayrımcılığı "Apartheid" rejimini doğurdu. 1948'de yasa olarak uygulanan Apartheid rejimi yüzünden yerli halk ve Uzak Doğu’dan buraya köle olarak getirilen insanlar, 1994 yılına kadar sahip oldukları topraklarda ayrımcılığın en sert haline maruz kaldı.

Uyguladığı ırk ayrımcılığı politikalarından dolayı tüm dünyanın tepkisini çeken ve uluslararası yaptırımlara maruz kalan Güney Afrika Apartheid Hükümeti'nin Nelson Mandela liderliğindeki Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ile uzlaşması sonucu, ülkede ilk defa demokratik seçimler yapıldı.

Bu seçimle işbaşına gelen ülkenin ilk siyahi lideri Mandela ile dışa açılan Güney Afrika, her alanda gelişerek bölgesinin önemli bir ülkesi haline geldi.

İnsanlar günümüzde de sınıflandırılıyor

Sömürge tarihinden dolayı çok farklı etnik unsurun yaşadığı Güney Afrika’da nüfusunun yüzde 81’ini siyahiler, yüzde 8’ini beyazlar, yüzde 9’unu melezler ve yüzde 2’sini Hintliler oluşturuyor.

Apartheid dönemde insanlar siyah, beyaz, melez ve Asyalı şeklinde dört etnik grup olarak sınıflandırılırken, bugün de geçmişte hakları yenilenlere öncelik vermek amacıyla bu sınıflandırmalar ülkede olumlu manada halen kullanılıyor.

3 başkent 11 resmi dil

Üç farklı şehrin başkent olduğu Güney Afrika’da yürütme başkenti Pretoria, yargı başkenti Bloemfontein ve yasama başkenti ise Cape Town.

Başkanlık sistemine göre yönetilen Güney Afrika 9 eyaletten oluşuyor ve 56 milyon nüfuslu ülke yerel seçimlerle belirlenen her eyaletten 10’ar vekil ve genel seçimle belirlenen 310 vekil olmak üzere meclisteki 400 milletvekili tarafından temsil ediliyor.

11 resmi dili bulunan ülkede sömürge döneminden kalma İngilizce ve Afrikancanın yanı sıra Zuluca, Khozaca, Güney Sothoca, Kuzey Sothoca, Tsvanaca, Tsongaca, Vendaca, Svatice ve Ndebelece gibi yerel diller konuşuluyor.

Güney Afrika, Afrika kıtasının en uç kısmında bulunuyor. Bu özelliği ile Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu Cape Town’daki dünyanın en uç noktası olan Ümit Burnu’nda birleşiyor.

Ülke zengin hayvan çeşitliliği, yaşanılabilir iklimi ve verimli toprakları ile dikkati çekiyor.

Afrika kıtasının lokomotif ekonomisi

Afrika’nın Nijerya’dan sonra en büyük 2. ekonomisi olan Güney Afrika dünyada ekonomik büyüklük olarak 32. sırada bulunuyor.

Ülkede son yıllarda meydana gelen siyasi çalkantılardan dolayı yavaşlayan büyüme hızı 2017 yılında yüzde 0,7'de kaldı.

Gelir adaletsizliğinde dünyada birinci sırada bulunan Güney Afrika’da kişi başı gelir 4 bin 800 dolar olup, en büyük sorunlarından biri olan işsizlik ise yüzde 27 düzeyinde bulunuyor.

Dış ticaret hacmi 200 milyar ABD doları olan Güney Afrika'nın ihracat rakamları 97,9 milyar ABD doları, ithalat rakamları ise 102,2 milyar ABD doları.

Güney Afrika'nın en fazla ticaret yaptığı ülkeler arasında Çin, ABD, Japonya, Almanya ve İngiltere yer alıyor.

Günay Afrika’nın en önemli sorunları arasında ise işsizlik, yoksulluk, gelir adaletsizliği, Apartheid döneminden beri hala çözülememiş toprak paylaşımı sorunu ve tüm bu sebeplere bağlı olarak güvenlik problemleri geliyor.

Güney Afrika, 60’a yakın uluslararası kuruluşa üyeliğiyle bölgesel konular başta olmak üzere küresel boyuttaki sorunlara önemli katkılarda bulunuyor.

Türkiye ile sosyal ve kültürel alanlarda başlayan kadim tarihi bağlar

Güney Afrika ile Türkiye’nin ilişkileri Sultan Abdülaziz tarafından 1863 yılında, ülkedeki Müslümanları eğitmek ve aralarındaki mezhepsel ihtilafları çözmek üzere Osmanlı alimi Ebubekir Efendi'nin Güney Afrika'ya gönderilmesi ile başladı.

Ülkede okullar açarak Müslümanların eğitiminde çok önemli roller üslenen Ebubekir Efendi’nin adı bugün bile hala tüm kesimler tarafından saygıyla anılıyor.

Ebubekir Efendi'nin kurduğu Osmanlı İlahiyat Okulu öğrencileri tarafından 1882 yılında oluşturulan ve ülkede beyaz olmayanların kurduğu ilk kriket kulübü olma özelliği taşıyan Osmanlı Kriket Kulübü günümüzde de öğrenci yetiştiriyor. Kulüp, Apartheid döneminde ırkçılıkla mücadelede de önemli roller üstlendi.

Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İngiltere ile Hollanda arasında yaşanan Anglo-Boer savaşına gözlemci olarak Binbaşı Aziz Bey’in gönderilmesi de Osmanlı Devleti’nin bu bölgeyi yakından izlediğini gösteriyor.

İki ülke arasındaki ilişkiler 27 Şubat 1993 yılında Ankara’da Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçiliği, 22 Mart 1994 yılında ise Türkiye’nin Pretoria Büyükelçiliğinin açılması ile ivme kazandı. Güney Afrika Cumhuriyeti, Türkiye'nin Sahra altı Afrika'daki en önemli ticaret ortağı konumunda ve 2016 yılında ikili ticaret hacmi 1,4 milyar ABD doları buldu.

Türk Hava Yolları (THY) İstanbul’dan Cape Town ve Johannesburg şehirlerine direkt seferler düzenliyor. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Türkiye Maarif Vakfı ofislerinin bulunduğu Güney Afrika’da Türk kurumları çalışmalarını tüm hızı ile devam ettirerek Güney Afrikalılara güçlü şekilde hizmet veriyor.