Sevgili okurlarım merhaba, sekiz yıldır aynı kuaföre iki ayda bir kere saçlarımı kestiriyorum. Randevu alıp kesim için gittim. İşi bittikten sonra yüz TL verdim. Ne verdiğine bakmadan paranın üstünü cüzdanıma koydum. Eve geldiğimde eksik verdiğini fark ettim. Telefonla arayıp: “Paranın üstünü yanlış vermişsiniz yaptığınız bu yanlışı düzeltir misiniz?” Dedim.
Bu bir güven meselesiydi ayıp ettiğini düşünmüştüm: “Hayır yanlış vermedim. Saç kesimi kırk TL oldu. On TL zam ekledim. Bilmiyor muydun?” Diyen komşu esnafımızı kırmak yerine konuyu kapatmayı tercih edip öylece bıraktım.
İnce eleyip sık dokuyanlardanım. Gerekirse bin TL’ye bakmayan gerektiğinde bir TL’nin hesabını soran birisiyim. Bankada olan tüm maaşımı hırsızlara kaptırmışçasına fazla hırslandım. Ertesi gün yüz yüze görüşmeye yanına kadar gittim ve elemanının yanında: “Antalya’ya geldiğim günden itibaren saçlarımı sana kestirmeye geliyorum. Bu süreç içerisinde aramızda dostluk güven oluşmuştu. Size duyulan dostluğu güveni yok ettiniz. İnanın yaptığınıza hiçbir anlam veremiyorum.” Dedim.
Aslında yaptığının farkındaydı adamına göre fiyat uygulamaya karar vermişti ve vereceğim tepkiyi hesaplayamamıştı: “Şimdi siz zam eklediğim için kızdınız mı?” Diye soruyla dönerek üste çıkmaya çalıştı.
“Devlet yıllık maaşlara sizin kadar zam eklemiyor. Üç ay önce kesimi otuz TL yaptınız bu paranın bolluğu nerden geliyor? İstediğiniz meblağı veremeyecek kadınlar ne yapsınlar, saçlarını kestirmesinler mi?“ Dedim.
Sözlerimin karşısında susmayı tercih eden mahallemizin kuaförüne saçlarımı başkasına kestireceğimi söyleyip oradan ayrıldım. Yan tarafa erkek berberine uğradım: “Kısa kesimi kaça kesiyorsunuz.” Diye sordum.
Geçerken daima selam vererek geçtiğim genç berber gülümsedi ve: “Yirmi beş TL. Bayan eleman aldık manikür ve pedikürde yapıyoruz.” Dedi.
Manikür ve pedikürü evde yapıyordum: “Saçlarımı size kestireceğim. Kızımızın burada olmasıysa sorunsuz gelmemde kolaylık sağlayacak.” Dedim.
Sekiz yıldır iki ayda bir aynı kuaföre gitmeye alışmıştım. Başka birisine üstelik erkek berberine gitmek kolay olmayacaktı, ama yapılan yanlışları yok etmenin yöntemi buydu. Daimi müşterisini kaybetmek onun içinde hoş olmayacaktı. Bayan kuaförüydü ve sonuçta oda erkekti. Anlamadığım konuysa anavatanda bu türden sorunları hala yaşıyor olmamdı!..
Hani: “Müşteri veli nimetimizdir.” Diyorlar ya…
Ülkemde günü geçirmek için değil müşteri kazanmak adına çalışmış olsalardı daha çok kazandıklarını anlamış olacaklardı. Aslında üç kuruşa aldanarak beş kuruş kaybettiklerini görebilseler tek fiyat uygulayarak orta halli bayanlarında saçlarını kestirebilmelerini sağlasalar gün boyu boş kalmayıp çalışacaklardı. Oysa benden anlık aldığı on TL ona ayda on bin tele olarak geri dönecek, ama bunun farkında dahi değildi!..
Hani: “Yılan sadece derisini değiştirir huyunu değil.” Diyorlar ya…
Ülkemde adamına göre fiyat uygulayan nefsine yenik düşüp hileyle hurdayla iş yapan tüketici hakkını hiçe sayan o kadar fazla esnaf var ki, namusuyla hakkı adaleti şeref bilen esnafların hakkını gasp ediyorlar. “Gavur” dediğimiz ülkelerin esnafları kasalarında başkasının hakkı olabilecek beş kuruş almazlar beş kuruşta vermezler. Bazı esnaflarsa fakirin fukaranın hakkını sırtlanarak çalıp çırpıyorlar devlete vergi vermekten kaçıyorlar. Bizim İslami inancımızda: “Kul hakkı” adı altında Kuranda Ayetler var. Adına şanına ülkesine inancına geleneklerine göreneklerine uygun esnaflar olmanın yolu yalnızca para kazanmak değil insan kazanmak olmalı. Değerlerimize birlikte sahip çıkarsak başaracağız ve mükemmele ulaşacağız. Böylece Hak Adalet yolunda doğruyu doğru yolu doğru esnaflığı birlikte sağlayacağız!..
Sevgi ve saygılarımla Zekiye Doğan