Sevgili okuyucular, yakın zamanda uzun dönemdir çevresinden geçtiğim fakat kendime vakit ayırarak gitmediğim Üsküdar Sahil’deki Fethi Paşa korusuna gittim…

Hayallerimle baş başa gezerken kuş sesleri ve güneşin batışı duygularımı kabarttı…

Heybetli bir ağacın atına oturup uzun yıllar öncesine gittim…

Buralarda birlikte hava soluduğum dostlarımı,yakınlarımı  ve yıllara meydan okuyan ağaçları düşündüm...

Ağaçlar buradaydı ama dostlar, ya da dostlarım dediklerim nerelerdeydi kim bilir?

Bu ağaçlardı insanların acılarına, mutluluklarına ve hayallerine tanık olan…

Kim bilir kimler altında oturup dinlendi bu ağaçların.

Kaç kişi gözyaşı akıttı?

Kaç kişi fotoğraf makinesine gülümsedi ve poz verdi, bu ağaçların altında?

Kim bilir kaç sevgili baş başa verip hayaller kurdu...

Kim bilir kaç yılların tanıklığını yaptı bu ağaçlar…

Dostluklarda ağaçlar, hatta bir çınar ağacı kadar sağlam ve uzun ömürlü olabilselerdi ne güzel olurdu…

Dostluk, dostunun bir ömür boyu kalbinde yerinin olması değil mi?

Ya da hissetmek her yaşadığı sıkıntıyı, her mutluluğu çok uzaklarda olsa bile…

Sanırım artık dostluklar kısa süreli, hercai menekşeleri gibi…

Hemencecik tüketiliveren o yalansı sevgiler ve dostluklar sardı artık hayatımızı...

Bir anda tutuşup yok olan o saman alevi gibi yalancı sevgiler ve dostluklar…

Gerçek dostluk nedir? Ve kimler dostluğunu koruyabiliyor yüreğinde?

Bir çınar ağacı kadar sağlam dostluklar var mı hayatımızda?

Ya da varsa kaç tane?

Yeşilin her tonunu taşıyan yapraklara baktım…

Güneşin batışına baktım…

Kimilerinin üzerelerine kalp içinde baş harfler çizilmiş çeşit, çeşit ağaçlara baktım…

Kuşlara, sincaplara, başıboş dolaşan kedi ve köpeklere baktım…

Biraz daha tepeye çıkıp boğazın mavi sularına ve inci bir gerdanlık gibi duran 1. köprüye baktım…

Şimdi her biri kim bilir nerede olan dostlarımı düşündüm.

Ağaçları, kuşları, çiçekleri, böcekleri, şimdilerde uzakda olan bir dostumu düşündüm…

Sonrasında mı?

İki damla gözyaşıyla birlikte şiir tadında bir şeyler yazasım geldi içimden ve bir çınar ağacının altına oturup sırtımı “O KOCA” gövdesine yasladım…

Bu son fasıldır ey ömrüm deyip, derin bir iç geçirerek, yanımdan hiç eksik etmediğim kağıt ve kalemimi çıkardım; yüreğimden sel olup taşan duygularıma tercüman olması için… 

İşte size Şiir niyetine yazdığım yüreğimdeki duygular…

Hani, bilirsiniz işte!

Dostlar vardır çiçek gibi; koklar koklamaz alır götürür bütün yüklerinizi...

Dostlar vardır; soba gibi; yüreğindeki ateşle ısıtır ellerinizi...

Dostlar vardır; hemşire misali: hep yanı başınızdadır, hastalanınca ölçer ateşinizi…

Dostlar vardır; fırtınada sığınak, güneşte gölge gibi…

Dostlar vardır; hava kapalıyken bile bekçisidir sevginin; gökyüzündeki yıldız gibi…

Dostlar vardır; arada bir uğrayıp alt üst eder yaşamınızı. Çatal dillidir akıtır zehrini…

Dostlar vardır; sarılırken yaralanmayı göze almanız gerekir. Tıpkı bir gül gibi…

Dostlar vardır; yoluna kırmızı halı sersen asla egolarını kesmez…

Dostlar vardır; minder kafi gelir, sen yanındaysan onun için fark etmez…

Dostlar vardır; dili rakısız çözülmez, içkili muhabbeti ağırdır hiç çekilmez…

Dostlar vardır; efkarının sebebi bir fincan kahvedir. İçer ama bitirmez…

Dostlar vardır; omzu yastık gibi, her derde devadır yaslanınca rahat ettirir…

Dostlar vardır; iyi bir öğretmen gibi. Nasıl sorulacağını öğretir…

Dostlar vardır; dağ gibi vakur; toprak kadar bereketli ve mert...

Dostlar vardır; dertlerini paylaşamayacağın kadar sert…

Dostlar vardır; ney gibi hüzünlü, saz gibi asi, bir şiir kadar büyük...

Dostlar vardır; ne söylediğini bilir, ne yaptığını. Tıpkı bir hödük…

Dostlar vardır; tanıştığın gün doğar, yittiği gün ölürsün! İşte böylesine baki…

Dostlar vardır; seni kandırmak için fırsat kollar, öylesine tilki…

Dostlar vardır; közde mısır, kadehte şarap; ateşte yanmanın da, şarapla sönmenin de tadı damağındadır.

Dostlar vardır; olur olmaz şeylere kızıp attığı şamarın izi yanağındadır…

Dostlar vardır; yüreğine kök salmış koca bir çınardır; hiçbir fırtına onu yıkamaz…

Dostlar vardır; gönülden gönüle kurulmuştur köprüler; ne yaşansa da o köprü hiç sarsılmaz!

Dostluklar vardır, erken dolar vadesi; dostluklar vardır altın gibi, değeri artar asla azalmaz…

Dostlarımız vardır, onlar da bizlere benzer biraz. Salatalık gibidir ama çekirdeği atılmaz…

Değerli okuyucular, işte böyle dostlardır; her şeye lanet ettiğin günlerde bile, yaşamını renkli kılan...

Dostluklarını kısa vadeli çıkar ilişkisi üzerine temellendirenler bilsinler ki bu dostlukları eninde-sonunda yıkılıp yok olmaya mahkumdur…

Bakanlara sözüm yok ama bakamayanlar son olarak “Sadece dost’a değil, her şeye gönül gözünüzle bakın” diyorum…

Sonrası mı?

Sonrası ona kalmış, gönül gözümüz kimini gördüğü yerde kovar!

Kimini de her yerde arar…
 

Hep sağlıkla ve sevgiyle kalın…

Zambak Karabay