Libya'nın Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması, Doğu Akdeniz’de, Yunanistan ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2007 yılından beridir uygulamaya koymaya çalıştıkları bölgeye hakimiyet çabaları ve Sevilla Haritası senaryosuna büyük bir darbe vurmuş, AB ve Yunanistan ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nde büyük bir şok yaratmıştı.

Geçen hafta gerçekleşen KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, ABD’nin, AB’nin ve KR Yönetimi’nin tüm girişim ve çabalarına rağmen Sayın Ersin Tatar’ın kazanması Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yarattığı güç dağılımı değişikliğini daha belirgin hale getirdi ve bölgedeki siyasi dengeler tamamen Türkiye ve KKTC tarafında ağır basmaya başladı. 

Doğu Akdeniz bölgesinde doksanlı yılların sonunda tespit edilen hidrokarbon yatakları Kıbrıs adasına yeni bir önem kazandırdı.

2004 yılında adanın yerlileri olan Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların önüne konan Annan Planının amacı gerçekte, adayı bölünmüşlükten kurtarmak görüntüsü altında Türkiye’nin Kıbrıs adası ve Doğu Akdeniz üzerindeki  haklarını budamak ve Türkiye’yi bölgeden uzaklaştırmaktı.

Kıbrıslı Rumlar AB’nin ve ABD’nin bu senaryosunu bilmediklerinden, AB’ye girişlerini garantiledikten sonra, Annan Planı oylamasında AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verhougen’e yalan beyanda bulunarak, ustalıklı bir Biznas entrikası ile “Hayır” oyu verip AB üyesi oldular.  Akıllarındaki de “biz AB’yi arkamıza alır, Türkiye’yi adadan atarız” idi, ama bugüne değin bunu başaramadılar.

Doğu Akdeniz’den Türkiye’yi uzaklaştırmak için ustalıkla 2007 yılında sahneye konan Sevilla Haritası’da bir işe yaramadı ve son çare Kıbrıs adasını sözde birleştirerek, Münhasır Ekonomik Bölgesine uluslararası tanınırlık kazandırıp Türkiye’yi bölgeden uzaklaştırmak planını yürürlüğe koymak istediler.

Senaryo basit ve hukuki adımlardan oluşmuş, ustalıklı bir plan haline getirildi ve yürürlüğe kondu. 

  • KKTC Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, AB yanlısı bir aday desteklenecek,
  • Kıbrıs Müzakerelerini sürdüren liderlere baskı yapılıp, zoraki bir birleştirme planı kabul ettirilip imzalatılacak.
  • Birleşik bir Kıbrıs Devleti kurulacak ve sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” yerine AB’ye üye devlet yapılacak..
  • Birleşik Kıbrıs Devletinin Doğu Akdeniz’i olduğu gibi kapsayan Münhasır Ekonomik Bölgesi ilan edilip, alel acele BM tarafından tescil edilecek.
  • Kabul edilen bu Münhasır Ekonomik Bölgenin bir kısmı direkt olarak Yunanistan’a ve Birleşik Kıbrıs Devleti’ne, tümü de endirekt olarak da AB’ye ait olacak.
  • Türkiye’nin, yeni ilan edilen ve AB üyesi olan bu devletin Münhasır Ekonomik Bölgesi ile bağı, her tür ekonomik ve askeri müdahaleler ile kopartılacak, Türkiye bu bölgeye sokulmayacak.
  • Yunanistan ve yeni Kıbrıs Devleti ekonomik olarak büyük bir zenginlik kaynağına sahip olacak.

      

İşte 18 Ekim Pazar günü KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimini Sayın Ersin Tatar’ın kazanması ile bölgede yer değiştiren güç dengesi ve bozulan batılı senaryo bu.

Doğu Akdeniz’e artık hakim olan Türkiye ve KKTC.

Doğu Akdeniz’de yer alan Mavi Vatan sınırları tartışmasız olarak uygulamaya kondu ve şer ittifakları arık buna mani olamayacaklar.