DOĞRU BİLGİYE ULAŞMAK

Abone Ol
Batı musıkîsiyle ilgili olarak ders kitaplarımızdan tutunda radyo ve televizyonlarımızda, ansiklopedilerimizde ayrıntılı bilgiler bulabildiğimiz halde, kendi kültürümüzün değerli ilim ve sanat eserlerinin sahipleri hakkında ne yazık ki yeterli bilgiden mahrum kalıyoruz. Üzerinden henüz bir asır geçmiş olan sanatkârlarımızla ilgili bilgilerin tamamlanamamış olması da belki bir yerde mazur gösterilebilir. Ancak, yakın tarihimizde, yani yirmi otuz yıl öce birçok değerli eserler bırakıp gitmiş bulunanlarla ilgili bilgileri bulmak bile mümkün olamamaktadır. Kaldı ki vereceğim örnek daha da içler acısıdır. Değerli bestekârımız Yesari Asım Arsoy'un doğum yeri hakkında ansiklopedilerimizde farklı bilgiler yer almaktadır. 
Sazlarımız hakkında da aynı durumlarla karşılaşmaktayız, bu yalnız musıkî de değil elbette.
Edebiyatımızda, Tiyatromuzda, Resim Sanatımızda, Mimarimizde de böyledir. 
Tezatlar, yanlışlarla dolu bir kültür sanat geçmişi, batı kaynaklarından yapılan alıntılarla tesbit edilmiş varsayımlar bizi nereye götürür bilemiyoruz.
Elbette kolay içinden çıkılacak ve kısa zamanda telafi edilebilecek bir eksiklik değildir bunlar. Bu hususlarla ilgili başlamış ciddi araştırmaların, oluşturulmuş komisyonların olmayışı, ilgisizliğimiz, bilhassa kurumlaşmadaki ihmalimiz olumlu düşünmemizi engellemektedir. 
Aynı ansiklopedinin aynı cildinde Mozart, Münir Nurettin Selçuk ve Ahmet Adnan Saygun’u karşılaştırıyoruz. Mozart için, ses ve piyano için şarkılar (40), Kanonlar (40), Sonatlar (18) tane, şeklinde izahat verirken. Münir Nurettin Selçuk için 150 kadar bestesi var, Ahmet Adnan Saygun içinde "Eserlerinden başlıcaları"  ibaresini kullanarak birkaç örnek veriliyor. 
Şimdi bizim insanımızın daha düne kadar kendisiyle aynı havayı teneffüs ettiği, sevdiği saydığı sanatkârlarıyla ilgili eserlerinin sayını ve niteliklerini bilmeye hakkı yok mudur?  Adnan Saygun'un 1991'in, Münir Nurettin Selçuk'un1981'in hangi ayında ve gününde vefat ettiğini tesbit etmek bu ansiklopedilerde mümkün değildir.
Tabiidir ki ansiklopedilerde ayrıntılarıyla sanatkârlarımızın hayat hikayelerinin anlatılmasını beklemediğimizin anlaşılması gerekir.
Dört yaşında Klavsen çalmaya, beş yaşında konser vermeye başlayan 1782 de evlenip altı çocuk babası olan Mozartla ilgili bu bilgileri alabildiğimiz ansiklopedilerden örneklerde olduğu gibi Yesari Asım'ın doğum yerini bilmeye, Adnan Saygun ve Münir Nurettin'in ölüm tarihleriyle kaç adet eserlerinin olduğu öğrenmeye hakkımız olsa gerektir.
Birileri çıkacak şimdi bizim burada söz konusu ettiğimiz acı gerçeği anlamak yerine. 
Vay efendim siz Mozartın öğretilmesine öğrenilmesine karşısınız, o şöyle büyük bestekârdır, böyle usta bestekârdır diyecektir.
Böylesine kendi değerlerine sanatına sanatkârına bigâne kalan sırt dönen milletler var mıdır yer yüzünde doğrusu merak etmekteyim.
Beni önce kendimi tanımak, tanıtmak ilgilendiriyor. Ben Adnan Saygun'u, Münir Nurettin'i, Yesari Asım'ı tanımak istiyorum önce. Ondan sonra Mozart ve diğerlerini tanımaya bilmeye ihtiyacım olduğunu da biliyorum elbette. 
Kendi kültürümü bilmiyorsam, kendi sanatkârımı tanımıyorsam bu imkânı bulamıyorsam, müziğimin nerede başladığı nasıl geliştiği hakkında yeterli bilgilere sahip değilsem, sazlarımız hakkında malumat bulamıyorsam, rahatsız olmam tabiidir.