Din, toplum hayatında en büyük potansiyel güçtür. İnsanların mânevî hayat kaynağıdır. Çok etkilidir. Sevk edicilik ve yönlendiricilikte yektâdır. Başta gelir. İnsanları hem dünya hayatında rahatlatır, hem de âhirette daha güzel bir konuma getireceğini vâdeder.

Emir ve yasaklarına uyanlara dünyada huzur verir. Öteki dünyada ise ebedî, sonsuz, güzel, hoş ve eşsiz bir yaşayış bahşedeceğini müjdeler.

Tabii bütün bu sonuçlar din aynasının parlak yüzüdür. Dinin doğru bilinen, doğru ve hak olan gerçek ve asıl yüzüdür. Dinin kendisi, özü ve ruhudur. Işıktır, apaydınlıktır. Dinin gülümseten, mutlu kılan yüzüdür. Dinin kâinat ve evrenin gerçeklerini gösteren yüzüdür. Dinin; ışıl ışıl ışıldayan nurlu yüzüdür. Dinin müspet ve olumlu asıl yüzüdür.

Nasıl ki aynanın karanlık, arka yüzü var. Dinin de, ona yüz vermediği karanlık, arka bir yüzü var. Bu yüz; bilgisizlikten kaynaklanır. Bu yüz; cehaletten doğar. Bu yüz; yanlış yorumdan beslenir. Bu yüz; belirsizlikten canlanır.

Bu kara yüz: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diyen yüce İslâm dinine öyle karalar çalar ki, akıllı düşmanların bile bu kadarına güçleri yetmez.

Bu kara yüz; muhakemesiz, sağduyu ve aklıselimden uzak, fakat samimî kişilere -terör gibi- olmayacak işler yaptırır. Yaptıklarını da İslâma mal ettirir. İslâmın apak yüzünü kapkara eder.

Tıpkı nükleer enerji gibi. İnsanlığın hayrına da, insanlığın zararına da kullanılabilir.

Birinden doğar aydınlık.

Ötekinden çıkar karanlık.

Biri insanı ısıtan ateş.

Öteki insanı yakan ateş.

Biri nur; barındırmıyor karanlığı.

Öteki karanlık; boğuyor aydınlığı.

İnsandaki hayır-şer dürtüsü gibi.

İkisi bir yerde olmuyor ikili!

Biri olunca, yok öteki.

Öteki olunca beriki.

Toplayıp pılını pırtısını,

Kaldırır üstünden örtüsünü.

Geçmişten günümüze,

Yaparsak bir seyahat;

İlkçağdan bu yüzyıla,

Bakarsak kuşbakışı.

Millete veren hareket,

Onlara gelen heyecan,

Onlarda olan yaşama sevinci,

Onlardaki var oluş çarpıntısı,

Hep, dinin aydınlık yüzüdür.

Bir de demiştik;

Dinin değil ama,

Ona sığınmışlık içinde,

Karanlık yüz var sanki dinde!

Dinden değil ama,

Sanılır din içinde!

Bu ikilik, bu zıtlık,

Bu akla bu karanlık!

Aynı kökten türemiş.