Bozucu ve bozguncular ister içeriden çıksın, ister dışarıdan gelsin farketmez.

Gerçek olan şu ki, tehlike hiçbir zaman geçmemiştir.

Kıyamete kadar da geçeceği yok. Çünkü dünya zıtlar âlemi.

Zaten bu farklılıklardan değil mi ki, hakikat tecelli ediyor.

Ortaya çıkıp kendisini gösteriyor.

Bugün Osmanlı Devleti, ismen tarihe karışmıştır.

Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır.

Ve Osmanlı Devleti’nin hukuken devamıdır. Meşru vârisidir.

Vatan aynı vatan, millet aynı millettir.

Sadece libası / elbisesi / ismi ve idare şekli değişmiştir.

Millet ise yüzde doksan dokuz müslümandır.

Osmanlı Devleti için geçerli olan tehlikeler aynen

Türkiye Cumhuriyeti Devleti için de vârittir, geçerlidir.

Dikkat edilmesi gereken hayatî hususlardır.

Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti de çok dikkatli olmalı.

Halkın çoğunlukla müslüman olması Fırak-ı Dâlle’nin /

Bozuk ve Sapkın gurup ve taifelerin iştahını kabartıyor.

Fitne fücur salmak için fırsat kolluyorlar.

Nitekim Bayrak, Devlet, Vatan, Millet, Ordu, Darü’l-İslâm vs.

Nice mefhum ve kavramlar üstünde çok duruldu. Çok oynandı.

Asıl mânâlarından uzaklaştırılmak istendi.

Halen de bunların üstünde oynandı, oynanıyor.

Nifak tohumları yurt sathına ekildikçe ekiliyor.

Her zamankinden çok daha dikkatli,

Uyanık ve tetikte bulunmak gerekiyor.

İşte eskinin Şeyhülislâmlık / Meşihat makamının yerini

Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı almıştır.

Ve devletin uhdesindedir. Devletin yedeğindedir.

Devletin koruması ve himayesi altındadır.

Hem yurt içinde hem yurt dışında

Büyük manevî ve millî bir hizmetin içinde ve başındadır.

Vatan müdafaa ve savunmasında maddî Türk Ordusu’nun yanında,

Mânevî Türk Ordusu görevini üstlenmekte,

Ödevini bu şekilde, mânen yerine getirmektedir.

Evet Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin en mühim bir organı / uzvudur.

Türk vatandaşlarına ve çoluğuna çocuğuna dinini, imanını öğretmek;

Evvel emirde bu kuruma düşer.

Onun bu vazifeyi hakkıyla yapacağı

Ve zaten yapmakta olduğu meydandadır.

Kısaca Diyanet hususunda devletin nasıl yükümlülükleri varsa,

Diyanet İşleri’nin de halka yönelik çok ulvî ve o nisbette

Mukaddes mi mukaddes, kutsal mı kutsal manevî / dinsel görev ve vazifeleri var.

Şurası unutulmasın ki, Diyanetin devlete bağlı oluşu;

Diyanetin dinden çıkarıp, dinden anladığı

Ve dinden çıkacak olan yerinde yorumlarını bağlamaz. Ve bağlamamalı.

Devlet de uhdemde / benim elimde diye dini;

Din dışı yorumlamaya kalkmak gibi işlere

Zinhar / kat’iyyen kalkışmamalı.