Eğer insanlar dininden dahi soğuyacak duruma geldi ve artık bunu yoğun bir şekilde dillendiriyorlar ise burada suç İslam’ın değil, İslami söylemler ile iktidara gelip, “adalet” kavramını sorgulatan, iktidar partisinin vermiş ve sınıfta kalmış olduğu bir sınavdır.

Adalet; dinin, dolayısı ile bir devletin temelidir.

Bu olgunun tekrardan gözden geçirilip, bu noktada sınıfın geçilmesini umut ediyorum.

Çünkü adalet bir gün herkese lâzım olacak ve gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük servet, adalet ile hükmeden yöneticilerin olduğu bir devlettir.

Ayrıca, Müslüman; düşmanının dahi adaletinden emin olduğu, düşmanına dahi adalet ile hükmeden, bir dinin temsilcisidir.

Tabii ki burada topyekûn bu olguyu hükümet partisine yıkmak da başka bir adaletsizlik olur.

Toplumun “adalet” anlayışı değişmediği sürece, yöneticilerin de adalet anlayışı değişmeyecektir!

Bundan dolayı da her kişi ilk olarak, kendi adaletinden sorumludur.

Adaletin olmadığı bir yerde; dinin, ideolojinin, ırkın, dilin ve rengin hiçbir ehemmiyeti yoktur.

Devlet, adaleti olduğu kadar saygındır.

Adaletin hâkim olduğu bir gelecek ümidi ile.

Selâm, sevgi ve muhabbet ile…