26 Mart -2 Nisan tarihleri Kütüphaneler haftası olarak kutlanıyor. Çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmak hiç şüphesiz hayatla bütünleştirerek mümkün olur. Kitap okumak bir alışkanlık ve kültür haline getirilirse yani bir sevdaya, aşka dönüştürülürse o zaman kitap kişi üzerinde gereken tesirini gösterir. Okullarımızın öncelikle görevi kitap okuma alışkanlığı kazandırmasıdır. Bu evreni bir kitap olarak düşünebiliriz. Kaldı ki okuma aynı zamanda tefekkürdür. Zaten kitap okuyan insan okuduklarını ve de yazdıklarını düşünür, zihnini zinde tutar ve yeni bir takım çözüm yoları arar. İnsanlığın temelde iki düşmanı vardır. Birincisi Cehalet, ikincisi ise Fakirlik/ yoksulluktur. Kitap sevdası bizleri, '-güçlü bir maziye' götürecektir. Hayatın buhranların dışında da bir boyası olduğu hissini verecektir. Batı Medeniyetini derinden etkileyen bu milletin, '-çağ' değiştirdiğini de elbet öğretecektir.Bu milletin, 'ilmi soluklaması' ne demektir?.. Kitabı, bir ışık seli olarak, bir rahmet tufanı olarak, bir tılsımlı ses olarak düşünürüm! Okudukça, '-insanın bilmediklerinin cahili' olduğu düşüncesinde bir daha karar kılar. Okudukça, kendimi '-deryalara açılmış' hissine kapılır. Aklın, ne kadar kutlu bir hazine olduğunu bir daha düşünür! İnsan, okudukça daha mükemmel bir bakışa, daha arzulu ve insanları özümseyici bir anlayışa sahip olur. Hasılı kitap insandan bir parçadır. O parçadan insanı ayrı düşünmek mümkün değildir. Her ne kadar göze hitap eder televizyon gibi araçlar önem arzetse de kitabın yeri hiçbir şeyle doldurulamaz ve değerini kaybetmez. Kitap,kütüphane ve yayınların tarihiyle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı Web Sitesinde, 'yayımlar daire başkanlığı' 'görevleri' 'bağlı kuruluşları' ile ilgili detaylı bilgiler yer alıyor. Bu bilgiler bizlere, yayımlar daire başkanlığının 22.03.1926 tarihinde, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı bünyesinde 'yayım şube müdürlüğü' adıyla kurulduğunu ve değişik isimlerle anılarak, 14.12.1983 Tarihinde çıkarılan kanun hükmünde kararname ile bugünkü ismini, "yayımlar daire başkanlığı" ismini aldığını görüyoruz.. Cumhuriyetimizin ilanından hemen sonra kuruluşu gerçekleştirilen, 'yayımlar daire başkanlığı' geçen 80 yıl içerisinde şüphesiz çok önemli görevleri üstlenmiş bulunuyor. 'Yayımlar Daire Başkanlığı' denilince ilk aklımıza, Devlet Kitapları Mütedavil Sermayesi Müdürlüğü gelmektedir. Başkanlığın Web Sitesinde, bu kurum ile ilgili şu bilgiler yer alıyor;"Devlet Kitapları Döner Sermayesi Müdürlüğü, 1 Nisan 1933 yılında 2133 sayılı Kanunla kurulmuştur. 26.01.1943 tarih ve 3577 sayılı yasa ile Millî Eğitim Bakanlığı'na Devlet Kitapları Döner Sermayesi aracılığı ile Türkiye genelinde, Kitap Depoları ve Satış Mağazaları açma yetkisi verilmiştir." 2004 yılından itibaren Devlet Kitapları Müdürlüğü,'küçülme politikası' takip etmeye başlamıştır. Bütün İllerimizde hizmet üretmekte bulunan yayınevleri artık kademeli olarak kapatılmaya başlanmıştır. 2006 yılına gelindiğinde, Devlet Kitapları bünyesinde 8 Bölge Şefliği (Adana, Ankara, Elazığ, Erzurum, İzmir, Samsun, Trabzon, Van)ile 31 Milli Eğitim Yayınevi (Adana, Ankara/Beşevler, Ankara/Gezici Araç, Ankara/Kızılay, Elazığ, Erzurum, İstanbul/Cağaloğlu, İzmir, Samsun, Trabzon, Van, Antalya, Burdur, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Kars, Kayseri, Konya, Malatya, Mersin, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Zonguldak) kalmıştır. Bu taşınmadan bir yıl sonra ise, Milli Eğitim Bakanlığının onayı ile Devlet Kitapları Müdürlüğünün, 'taşrada bulunan' Devlet Kitapları Bölge Şefliklerinin(Merkez Yayınevleri) ile Mevcut yayınevlerinin 31 Aralık 2006 Tarihi itibariyle kapatıldığı belirtilir. 80 yıllık bir mazisi bulunan hedeflerinde öncelikle, 'eğitim teknolojilerine' önemli katkılarda bulunan bu kurum böylelikle, sessiz ve sedasız bir şekilde bütün taşra teşkilatları budanmış olur. Devlet Kitapları Müdürlüğü ve kendisine bağlı taşra kurumları ile, 'yeni bir yapılanma' sürecine gireceği yerde, taşradaki kurumlarının kapılarına kilit vurması gerçekten düşündürücüdür.Bugün Türkiye'nin en fonksiyonel teşkilatı durumunda bulunan Devlet Kitapları Müdürlüğünün 80 yıl boyunca ürettiği hizmetin yerini hangi kurum/kuruluş nasıl ve ne şekilde alacaktır. Belki, İlk ve Orta Öğretim Kurumlarında, Ders Kitaplarının 'parasız' oluşu kurumun işlevini veya misyonunun tamamlanmış gibi olduğunu gösterse de, hayır; paralı da olsa, parasız da olsa; 13 milyonu bulan öğrencinin, yarım milyonu bulan öğretmen ve Milli Eğitim Personelinin ihtiyaçlarının yerine getirilmesinde bu kurum üzerine önemli görevler düşüyor. 80 yıllık bir kurum bütün gövdesi ile budanmıştır. Kolu, ayakları ve gövdesi kesilmiştir. Acaba, sadece Ankara'da, Elmadağ-Hasanoğlan'da bulunan Devlet Kitapları Müdürlüğü, 'taşra teşkilatı' olmadan ne yapacak, ne üretecektir. Bu soru ile birlikte, kütüphaneler haftasını kutlarken, çocuklarımızı 'kitaba' ve 'okumaya' yöneltme çabaları içerisine olduğumuz şu dönemde, Tabir yerinde ise, 81 ilde, 'kütüphane' görevi üstlenen Milli Eğitim Yayınevleri tabir yerinde ise, '81 kütüphane'nin kapatılması cihetine gidilmiştir. Bu konuyla ilgili gazeteci-yazar dostumuz Bedrettin Keleştimur'un tespitlerini kulak verelim: "Bu yeniden yapılanma süreci içerisinde, --Milli Eğitim Müdürlükleri ile koordineli bir şekilde; ders kitaplarının okullarımıza dağıtımının üstlenilmesi; öğretmenlerimizin ve okullarımızın ihtiyacı bulunan karne, not defteri, karne vesaire gibi evrak ve matbuatın sağlıklı bir şekilde dağıtımının yapılması... Milli Eğitim Müdürlüklerimizin bünyesinde hizmet üretmekte bulunan,'-kültür hizmetlerinin' Merkez Yayınevleri tarafından, Milli Eğitim Müdürlükleri ile birlikte koordineli bir şekilde yürütülmesi...Devlet Kitaplarının; Merkez Yayınevlerinin bütün kadrosunu koruyarak, yılların birikimini, '-yeniden yapılanma' bağlamında, '-yeni projelerin üretilmesi' cihetine gidilmesi gerekir. 80-90 yılı bulan tarihi bir hizmet ki, bunun içerisinde; sadece ders kitaplarının dağıtımı ile sınırlı kalmamış; bakanlık ilmi ve kültürel yayınlarının da, okullarımıza, öğrencilerimize ulaştırılmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Yeniden yapılanmada, bu kurum özellikle; '-danışmanlık hizmeti' yanısıra, eğitim hizmetlerinde ve teknolojisinde, '-yönlendirici rol' görevini üstlenir. Okul Kütüphanelerinin teşkilinden kitap fuarlarına kadar; Paralı veya Parasız Ders Kitaplarının dağıtımından öğrenci-öğretmen ve okul matbu evraklarının tanzim ve dağıtımına kadar planlama ve organizasyon görevini üstlenir. Aynı şekilde, Milli Eğitim Müdürlüklerinin yıl içerisinde yapacakları, '-kültürel hizmetleri' önemli bir bölümünü organize görevini üstlenir. Böylelikle, Milli Eğitim Müdürlüklerinin önemli bir yükü de üzerlerinden alınmış olur. Özellikle, Eski adıyla Devlet Kitapları; Yeni ismiyle Merkez Yayınevlerinin ki, Türkiye'mizde halen 8 Bölgede hizmet vermektedir; mevcut hizmet birikimlerinin İl Milli Eğitim Müdürlüklerince koordineli bir şekilde paylaşılması gerektiğine inanıyoruz." İnsan ile kitabı kaynaştırmanın yollarını ararken, özellikle taşrada önemli görev ifa eden devlet yayınevlerini kapatmak akıl kari değildir. Yeni yapılanmada konunun yeniden düşünülmesi için başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere yetkililere arz ediyorum. [email protected]