Öncelikle geçmiş olsun. Elazığ ve Malatya’yı etkileyen depremi Türkiye için pilot olay gibi görebiliriz. Yıllardır sorulan sorular tekrar gündeme geliyor. Ne kadar hazırız diye? Gördük ki ülke olarak hazır değiliz. Eksikler fazlasıyla var. Daha önce yazmıştım ama tekrar söyleyeyim. Deprem aslında sadece maddi hasardan ibaret değil. Sürekli maddi hasar yönünü konuşuyoruz. Binaların dayanıklı olması ya da toplanma alanları gibi konular elbette önemli ama bu işin eğitim kısmını hala umursamıyoruz.

Bu konuda önemsememiz gereken 3 konu var. 

Birincisi: Eğitim, bu işin yüzde 50’lik kısmı eğitimdir. Peki, neden eğitim önemli? Çünkü siz maddi anlamda eksikleri tamamlayıp kullanıma açsanız bile kullanma yöntemini öğretmedikten sonra bir anlamı kalmıyor. Mesela, toplanma alanlarından bahsediyoruz. Deprem anında toplanma alanlarına nasıl gidilecek? Ben şahsen bilmiyorum. Hangi düzen içinde olacak, nasıl olacak bilmiyoruz. 

İkincisi: Toplanma alanlarını basit gibi görenler vardır. Aslında bu işin önemli bir kısmı da toplanma alanlarıdır. Çünkü yardım ve temel yaşam malzemeleri toplanma alanlarına gitmesi gerek. İstanbul’da toplanma alanları sıkıntısı var. Kamu kurumları sağlam deniliyor ama bu işi kurtarmaya yetmez. Kurtarmaya yetmez çünkü İstanbul kalabalık bir şehir. Binlerce insanı kamu kurumlarına nasıl sıkıştıracaksınız? Hadi sıkıştırdınız diyelim Kamu binası dediğiniz şeyde yapı. 

İkincisi: Okul veya hastane gibi gün içinde yoğun olan yerlerin deprem planı nedir? Genelde doğal afet durumunda aile üyeleri diğer aile üyelerinin yanlarına gitmeye çalışır normal olarak. Bu gibi durumda aile üyelerine doğal afet programı yapılmalı. En azından aile, diğer aile fertleri hakkında endişe duymaz ve büyük kargaşaların önüne de geçilmiş olur. 

Depremler, şehirlerin nüfus planlaması konusunda yanlışlarını da ortaya koydu. Yıllarca söylendi. İstanbul’un nüfusu artıyor diye. İstanbul’un acilen nüfus planlamasına ihtiyacı var. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde yönetim işleri zorlaşırken deprem gibi doğal afetlerde yönetim daha çok zorlaşır.

DÖNDÜK YİNE SURİYE MESELESİNE

Elazığ’da yaşanan deprem sonrası yapılan yardımların, depremden etkilenmeyen Suriyeliler tarafından alınmaya çalışıldığı veya alındığı haberleri çıktı. Yardım dediğiniz böyle saçma sapan yapılamaz. Bilinmiyor mu kimlerin ihtiyacı olduğu? Elazığ gibi küçük bir yerde bunu iyi yönetemezseniz daha büyük illerde bunu yönetmeniz imkânsız. Yardım parası toplamak veya bağış yapmak mesele değil. Yardımların ihtiyaç sahiplerine gittiğinden de emin olunması gerek.

1999 depreminde birçok ev yağmalandı. Birçok sorun çıktı. Elazığ’da bile yardımların yağmalanmasının önüne geçemezseniz, büyük İstanbul depreminde ne yapacaksınız? Toplum olarak infial yaratabilirsiniz. Ciddi bir sorun bu. Ülkede hala kayıtlı olmayan birçok göçmen var. Sadece Suriyeli değil. Afganistan, Pakistan, Hindistan vb göçmenler var. İstanbul’da nüfusları az denemez. Peki, büyük İstanbul depreminde ne olduğunu bilmediğimiz, kayıtlı olmayan göçmenlerin tutumlarını kestirmek mümkün mü? Bunların bile şimdiden planlanması gerekli.