Günümüzde pek çok konuda yapılan araştırmalar ve deneyler sayesinde geleceğe ışık tutmak mümkün olabiliyor. 

Yapılan bilimsel çalışmalar sayesinde geleceğimiz aydınlanırken; insanoğlunun çaresiz kaldığı tek konu doğa olayları oluyor. Doğa ve doğal olaylar karşısında elimiz, kolumuz bağlı kalıyor.

Tabiatı yenme çabaları boşa çıkıyor. 

Doğal afetler konusunda yapılan çalışmalar hızla ilerlerken her birimiz gelecek olan felaketten nasıl korunmamız gerektiği konusunda tam bilgilere sahip olamıyoruz. Fısıltı gazetelerinden duyduğumuz bazı söyler zihnimizin derinliklerinde kaybolup gidiyor.  

Hemen hemen her gün ekran karşısında meydana gelen afetleri, film izler gibi seyrederek ‘ah vah’ ediyoruz. Hiç düşündük mü izlediğimiz olaylar bir gün bizim de başımıza gelebilir ve başımıza gelebilecek olaylar karşısında ne kadar tedbirliyiz?

Başımıza geldiği anda neler yapmalıyız?

Ne kadar bilgi sahibiyiz?

Yaşamın her anında kendimizi ve ailemizi koruyabilmek için neler yapmalı ve neleri yapmamalıyız?

Bu sorular silsilesi bu şekilde uzayıp gidecektir. 

Bu yüzden son yazılarımda yer verdiğim ‘Deprem Öncesi Parametreler, Doğanın Şifreleri ve Doğanın Şifreleri 2’ yazılarımda mevcut olan bilgiler, eminim bizlere bir parça ışık olacaktır. 

Peki!  Deprem konusunu ele alacak olur isek, depremden sonra ne yapmalıyız?

Bu konularda bilgilerimizin doğruluğundan ne kadar eminiz? 

Bize öğretilen korunma bilgileri ne kadar doğru? 

Bu ve benzeri soruların bizde yarattığı çelişkili düşüncelerin sayısı hızla artacaktır. 

Öncelikle aile içinde kriz anında ve sonrasında ne yapacağımız kararlaştırılmalıdır. 

Bir çok uzmanın ‘deprem çantanız hazır olsun’ sözlerine kendi görüş ve düşüncelerimi eklemek isterim.  

Daha önce meydana gelen deprem bilgilerimizden de görüldüğü üzere deprem anında hiç kimse çantayı alma konusunda girişimde bulunmaz. O an saniyeler o kadar değerlidir ki; o panik esnasında aklımıza dahi gelmez. 

Ancak; sarsıntı bitip geçtikten sonra aklımıza geleceği için hazırlamış olduğumuz çantaların bina içinde değil aracımız ya da bizim bildiğimiz ve ulaşabileceğimiz bir yerde bulundurmak daha mantıklıdır. 

Bizlere ilköğretimden itibaren öğretilen ‘deprem anında derhal masanın altına girmek, kolon ve kapı eşiğinde durmak, cenin pozisyonu almak’ gibi son derece yanlış ve sakıncalı bilgilerle doluyuz. 

Masa altına girmek; İstinasız çöken bir binada masa ve benzeri eşyaların altına giren ve çömelen kişiler ezilerek ölürler. Bunun yerine büyük bir eşyanın yanına uzanarak hayat üçgeni oluşturmak hayat kurtarıcı olur. Uzanılan eşyanın sağında ya da solunda bir boşluk kalacaktır.

Kapı ve kolon altına girmek: Bina çökerken kapı yada kirişler öne arkaya, sağa sola hareket edeceği için tavan üstümüze çökecektir. 

Cenin pozisyonu almak; Bakınız  Yrd. Doç. Dr. Gündoğdu, “Deprem sırasında cenin pozisyonu alın denildi yıllarca. Ancak bu yanlış. Deprem sırasında gözlerinizin açık olması gerekiyor. Çevrenizden gelecek tehlikeleri görmek zorundasınız.

Çocuğunuzun üzerine bir televizyon ya da başka bir şey devrilirken siz bunu görüp onu tutmalısınız” diyor.

Merdiven altına girmek: Merdivenler binadan bağımsız hareket ettikleri için ilk çökmesi muhtemel yerlerdir. O yüzden merdivenlerden uzak durun.

Binanın dış çevresinden uzaklaşmak: Binanın dış çevresinden ne kadar uzaklaşmaya çalışılsa da deprem anında yeterince hızlı olamayacağımız için en güvenli bölge binanın dış çevresine yakın alanlar olmalı. İç kısım çökerken geçiş yolumuz kapanacağından dolayı ne kadar dış bölgede olursak yolumuz da o kadar açık olacaktır.

Uyurken depreme yakalamak: Uyku esnasında depreme yakalanmış isek kendimizi yavaşça yatağımız yanına bırakarak başımızı korumalıyız. Unutmayalım ki; en fazla ölümler eşyaların altında ezilerek oluşanlardır. 

Deprem sonrasında ne yapmalıyız?

Olabildiğince sakin kalmaya gayret etmeli, çevremizde olan biteni anlamaya çalışmalıyız. 

Kibrit, çakmak ve benzeri yakıcı maddelerden uzak durmalı, olabilecek patlamalara karşı tedbirli davranmalıyız.

Ailemizi bir arada tutmaya çalışmalıyız. 

Bina içindeki komşularımızı kontrol etmeli, yardıma ihtiyaçları olup olmadıklarına bakmalıyız. 

Telefon kullanımını acil durumlar dışında asgariye indirmeliyiz. 

Yetkili kişilerin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmeliyiz.

Unutmayalım ki; Doğa bizlere her türlü bilgiyi veriyor. Bu bilgileri görmek ve çözümlemek için bir takım bilgilere sahip olmak gerekiyor. 

Üzerinde bulunduğumuz toprakların ve canlıların bizleri nasıl uyardığını görmek, farkında olmak ve bilinçli davranmak ise bizlere düşünüyor.

Deprem öncesi belirtileri daha önce yazmış olduğum ‘Deprem Öncesi Parametreler’ konu başlığı ile sizlerle paylaşmıştım. 

Sayın Reşat Dengiç Bey’in uzman görüşlerini bir kez daha hatırlamakta fayda olduğunu düşünerek sizlere kısaca özetlemek isterim.

İnsan: İştahsızlık, mide bulantısı, kusma, burun kanaması, baş dönmesi, sinir bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kalp rahatsızlığı, esneme. Devamlı uyuma isteği.


Köpek: Çok yüksek sesle, uluma ve ağlama, havlayarak sahibini bina dışına çıkarma, bir şey yememe, tek doğrultuda koşturup geri dönme, toprağı kazma, göğe bakma, yeri dinleme, sahibini ısırma, ortadan kaybolma, kümeleşme.


Kedi: Evi terk etme, ortadan kaybolma, huzursuz ve hazince ağlama, yavrusunu bina dışına taşıma, tırmanma, karın üzeri yerde sürünme, sahibinin kucağından inmeme, sahibini ısırma, yemek yememe. Kutu ya da çöp bidonu içine atlama. Top gibi sıkışıp, şiddetle titreme

Karıncalar :Deprem öncesi hayvan davranışlarında belki de en önemlisi "Karıncalardır".
a) Yuvalarını terk ederler, 
b) Yürüyüşlerinde değişiklik olur (ateş üstünde gibi yürürler) 
c)Zincir oluştururlar 
d)Küme küme toplanırlar 
e)Kümelerde kendiliğinden ölüm sayısının artması magnitude'un büyüyeceği anlamına gelir. Su ve çevresinde ölü bulunan ölü karıncalar bir parametredir.

Martılar: Gruplar halinde karaya doğru uçarlar. Karada gürültülü bir şekilde bağırarak çembersel uçarlar. 


Düz deniz: Deniz çarşaf gibi düzgün olur. 


Hava kabarcığı: Deniz, kuyu ya da gölde bolca hava kabarcığı görülür. 


Isınma: Deniz tabanındaki ısınmadan dolayı suyun ısısı da normalin üzerine çıkar.

Suda koku: Çürük yumurta ve kükürt kokusu gelir. 


Su çekilmesi: 1 ile 5 saat öncesinden deniz kıyıdan çekilir.

Bulut: Depremden bir ile 12 saat önce görülebilen çizgiler halinde dizilmiş bulutlar.(Kenarları taras, saçaklı görünüşlü)      

Yıldız: Yere çok yakın, çok sayıda ve çok parlak yıldızlar depremden bir gün önce ortaya çıkıyor.
Rüzgar: Aniden çıkan, çok şiddetli esen, yazın bile üşüten rüzgar 
depremden 10 - 12 saat önce ortaya çıkıp bir kaç dakika kala bitebiliyor.

Rezervuarın içinde bulunan su seviyesinin normalin altına düşmesi.

Bu bilgiler doğrultusunda bilinçli olmak ve bu bağlamda davranmak hayat kurtaracaktır. 

Sevgi ile kalın.