Beyefendi soruyor; “Diğer partiler, adaylar ne yaptılar ki, hangi yatırımları, projeleri gerçekleştirdiler, vatandaşa ne diyecekler...” Bunu en rahat cevabı biz ANAP’lılar verebiliriz, zira bunlar 17 yıldır iktidardalar, Özal ve Anavatan İktidarımızın, başardıklarına, projelerine daha erişemediler... 

Anavatanın, hele ittifakların bulunduğu bir seçim sathı mailinde, Türk siyasetinde olmaması büyük bir eksiliktir, kayıptır... Özal’ın, ANAP’ı, Türkiye’nin geleceğinin teminatıdır... Özal’dan sonra ANAP bayrağını taşıyanların, ben dahil, bu tabloda günahı vardır. Nihayet, CHP de Cumhurbaşkanı Adayını Sn. Muharrem İnce olarak belirlemiştir.. Sn. İnce, tertemiz mazisi olan, dürüst, ilkeli, ağzı iyi laf yapan, güçlü hatip, yani “Dinsizin hakkından imansız gelir” gelir diyebileceğimiz bir adaydır. Şerefli bir meslek sahibidir. Öğretmendir. Evet lisanı, ekonomi bilgisi, devlet tecrübesi (Bakan olarak) yoktur. Ancak halen görevde olanlarla mukayese edilirse, onlardan eksiği yoktur. Kim lisan ve ekonomi biliyor. Bak, Denizli Belediye Reisi zatı, ekonominin “E”sini bilmediği, halde Ekonomi Bakanı yaptılar.. Aslında, bu hadise bir kadro işidir. Basiretli, bilgili, akılcı, bir başkan ülkede en iyi insanları bulur, getirir, onlarla çalışır. Netice alır. 

Şimdi gelelim seçimlere... Eğer birinci turda AKP’nin adayı yüzde 50 artı 1’i geçemezse, muhtemelen ikinci turda karşısında Sn. İnce’yi bulacaktır. Bu durumda, ikinci turda, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve diğer partiler, Sn. İnce’yi destekleseler bile, HDP’nin tutumu, büyük ölçüde belirleyici olacaktır... Mamafih, Sn. Erdoğan’ın birinci turda seçilmesi, sürpriz olmayacaktır.. Asıl konu; aynı gün, aynı zarfta belirlenecek TBMM’nin durumudur. Yeni Sistemde 600 Milletvekili vardır. 301 üzerinde Milletvekili bloku sağlayan, TBMM’de çok etkili olur. Yani Cumhurbaşkanının karşısında, 301 üstü sandalye, Cumhurbaşkanını çalışamaz, aldığı kararları uygulayamaz, icraat yapamaz duruma düşürebilir... Bu grup, Türkiye’nin, tekrar Parlamenter Sisteme  dönüşünü sağlayabilir. Hadise sadece, Parlamenter Demokrasi de değildir. İleri düzeyde İnsan Hak Hürriyetleri, tüm kurum, kuram ve kuralları ile hatasız işleyen Laik Demokratik Cumhuriyet, gerçek anlamda, tarafsız, bağımsız, yargı, hukuk devleti, hızlı etkin kalkınma ve büyüme, sağlıklı dış politika, denetim, denge sistemi, güçlü çoğunluğa sahip, bu ilkeler etrafında birleşen Parlamento tarafından, ağırlık konularak, gerçekleştirilebilir. Tekrar ediyorum, güçlü Milletvekillerinden oluşan, Meclis Cumhurbaşkanını, icraat yapamaz, duruma getirebilir... Bu durum, kısa vadede yeni bir seçimi gündeme getirecektir. 

Yeni dönemin, en önemli konularından birisi de, Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ilk 10 ekonomisi arasında sokabilecek politika ve icraatın gerçekleştirilmesidir. Öte yandan, Türkiye, şahsiyetli, kendi çıkarlarını koruyan ve kollayan dış politika uygulamalarına muhtaçtır.. Türkiye, başta süper devletler olmak üzere dünyada her ülke ile çok iyi ilişkiler içinde olmalıdır. Bu husus, uluslararası işbirliği ve ihracatın yükselmesi bakımından da fevkalade önemlidir. Şurası unutulmamalıdır ki, Türkiye insanı yaşam kriterleri açısından yani fertlerin refahı açısından, Dünyanın 181 ülkesi arasında, 68 sırada olup, bu durum üzücüdür... Şimdi farz edelim ki, 24 Haziran 2018 seçimlerinde AKP  yüzde 41, CHP yüzde 25, İYİ Parti Yüzde 11, Saadet Partisi yüzde 7, HDP yüzde 10 ve Demokrat Parti ve diğer partiler kalan oyları aldılar. Bu durum da TBMM’de ilginç bir tablo ortaya çıkacaktır. Ben sizlere, bu tahmini yüzdelere göre, partilerin kaç milletvekili çıkaracaklarını da söyleyebilirim... 

Herkes bu seçimleri, değişik bir tablo içerisinde görmeli ve öyle oyunu kullanmalıdır. Netice itibariyle Türk Milleti olarak, basın, medya, iş çevreleri, işçiler, memurlar, esnaf, ezcümle halk olarak, güzel günler yaşıyoruz. Bu güzellik demokrasinin faziletinden hazzından, demokrasiye sahip olmamızdan kaynaklanıyor. Hür, tarafsız, baskısız, serbest bir ortamda, adaletin hakemliğinde, vatandaşın istediği gibi oyunu kullanabildiği, koşullarda hilesiz, şaibesiz, seçim geçirmek en büyük temennimdir.. Millet olarak tüm Cumhurbaşkanı Adaylarını, tüm partileri, tüm milletvekilli adaylarını dinleyelim. Bırakın herkes ne isterse konuşsun, söylesin, basın-medya bunları kısıtlama, baskı olmadan yayınlasın. Millet olarak toplantılara, mitinglere, meydanlara gidelim. Dinleyelim.. Netice de Millet kendisini yönetecek insanları vicdanının sesini dinleyerek, serbestçe, temsilcilerini, milletvekillerini seçsin, herkes sandıktan çıkan sonuca, yani milletin karar ve iradesine razı olsun, saygı göstersin. Eğer seçilenler, Millet ve Vatan için çalışmaz, sözlerini, vaatlerini tutmazlarsa, kötü yola saparlarsa, gelecek seçimde Millet onları alır, yenilerini seçer. Tüm dünyanın gözü, kulağı Türkiye’nin üzerindedir. Seçimlere, en ufak bir leke, şaibe düşmeyeceğine inanıyorum. Seçimler demokrasinin, gıdası, koşuludur. Hür, Demokratik Sistem kaldığı müddetçe daha bir çok seçim yaşayacağız.. Ben her zaman, Milletimizin yüksek sağduyusuna inandım...

NOT: Seçilme yaşının 18 olmasının, mahsurları şimdiden görülmeye başladı. TBMM ciddi bir kurumdur. Oraya en iyi yetişmiş, tecrübe kazanmış, belli bir olgunluğa erişmiş Milletvekilleri gitmelidir. Daha lise son sınıfta veya üniversitede henüz okuyan, mezun olmamış, yeteneksiz, deneyimsiz gençlerin Milletvekili olarak, bu ülkeye verecekleri fazla bir şey olacağına inanmıyorum.