DEMOKRASİ VAR 

Abone Ol

Bizim nesiller hatırlar, 1950’lerde Tek Partili rejimden, Demokrat Parti’nin tek başına iktidara gelerek, Türkiye’de çok partili rejime geçilince, sokaklarda, bağırıp, çağıranlar, etrafa saldıranlar, meydana çıkmış “Demokrasi var, istediğimizi yaparız” diye naralar atmışlardır. Bu vesile ile İsmet İnönü’nün demokrasiye geçmedeki, önemli rolünü anımsamak isterim. Seçimler bitmiş, İnönü’nün CHP’si kaybetmiştir. Komutanlar, üst kademedeki yetkililer, Paşa’ya gelirler; “Paşam, sonuçlar bizi ilgilendirmiyor. Emrinizdeyiz, yönetimi devretmeyiniz...” derler. İsmet Paşa gülerek, “Bakın eğer bundan sonra Demokratik Parlamenter Rejim içinde yaşayacaksak, milletin iradesinin, seçimler, sandık yolu ile devredilmesine örnek olmalıyız. Bunu biz fedakârlık yaparak, göstermeliyiz.” Der. Çankaya’ya çıkar, Mevhibe Hanım’a, “Hanımefendi, Çankaya’yı ne kadar zamanda boşaltabilirsiniz” diye sorar. Mevhibe Hanım, “Paşam 2 saat yeter” der. İnönü Yönetimi ve Çankaya’yı Demokrati Parti’ye devreder, muhalefete geçer. 

14 Mayıs 1950 akşamı Demokrasiyi yanlış anlayanlar, kendileri gibi düşünmeyenleri darp etmişlerdir. Evleri taşlamışlardır. Ne yazık ki 24 Haziran 2018 seçimleri gecesi aynı olaylar olmuş, İstanbul’un her yerinde silahlar patlamıştır. Gelişi güzel ateş açmışlardır. Sanki iki düşman arasında savaş varmışçasına, sokaklar, yollar bir çok yer bazı güruhlar tarafından işgal edilmiş, hasta, yaşlı, çoluk-çocuk demeden taşkınlık yapılmıştır. Ben sadece İstanbul’u biliyorum. Anlaşılıyor ki, ülkenin her yanı aynı durumdadır. Ateş açan, taşkınlık yapanlara, ne Valiler ne de Kaymakamlar, müdahale etmek cesaretini gösterememişlerdir. Seçimi kazanan iktidar çevrelerinden bu yönde en ufak bir ikaz gelmemiştir. Oysa seçimler, düzenli, sükunet içinde YSK’nın kontrolünde, nizam içinde, yüzde 89 gibi olumlu katılımla yapılmış, neticeler saat 21’de alınmıştır. Milletimiz, seçmenler, tüm adayları izlemiş, dinlemiş, hür iradesi ile reyini kullanmıştır. Peki bu taşkınlıklar, özellikle silah kullanmak nedir? Bu demokrasi midir?... 

Her zaman ifade ediyorum, silah alıp, ateş etmenin bu kadar serbest olduğu dünyada başka bir ülke yok... Valiler silah dağıtıyorlar. Herkesin belinde, evinde silah var. Ferdi silahlanmanın önüne geçilemiyor. İsteyen, istediği an karşısındakini vurabiliyor. TBMM’de Milletvekili olarak görev yaparken, silah dağıtımının önlenmesi, dağıtılan silahların toplanması için büyük çaba sarfettim. Demokrasinin beşiği İngiltere’de “Senin hakkın, senin hürriyetin, benim hürriyetim ile sınırlıdır” denir. Yani her şeyi yapabilirsin, ancak başkalarının özgürlüğüne, yaşamına zarar veremezsin, başkalarını rahatsız edemezsin. İngiliz polisi silah taşımaz. 

Yıllardan beri silah ve trafik terörü sürüyor, önlenemiyor. Bölücü terör hakkından gelen devlet bunlara diş geçiremiyor. Benim oturduğum semtte, Kadıköy’de trafik magandaları, trafik teröristleri, egzozları sökülmüş araçlar, motosikletlerle, Bağdat Caddesi’nde, Cemil Topuzlu’da, Fenerbahçe’de, kural ve ses dehşeti saçıyorlar. Müzikler sonuna kadar açık, drift, makas, kaynak denilen kanun ihlalleri sürüyor. Motorsikletler dehşet saçıyor, kural dinlemiyorlar. Motorsikletleri yasaklayın gitsin. Bir tek polis yok, ceza yok... Başı bozukluk diz boyu... Şimdi Allah için söyleyin bütün bunlar demokrasi midir?... Demokrasi, kurumlar, kurallar, fertlerin birbirlerine saygı rejimidir. Her isteyen istediğini yapamaz. Hukuk, kanun, bunları tavizsiz uygulayan görevli, makamlar vardır. Fertlerin huzuru, can ve mal güvenliği Devletin sorumluluğudur. Bu gelişi güzel ateş etmelerde, kaç masum insanımız öldü. Hala bir müeyyide uygulanmıyor. Oy kaygısı için suçlular yakalanıyor, serbest bırakılıyorlar. 

Belki, seçimleri yapıyoruz ancak demokrasiyi, kurum ve kuralları ile, sağduyu ile yörüngesine ne yazık ki oturtamıyoruz...