Algılarımız değişince yaşam şekillerimiz,  alışkanlıklarımız,  hedeflerimiz  ve olgularımız değişti.

Keşke bu satırları şak şak şaaaak yazsaydım. Yaşı tutmayanlar anlamayacak tabii… daktiloyla demek istedim.

İş ilanlarında 10 Parmak daktilo aranıyor, diye gazetelerde bilgi verilen dönemler.

Evet o ilanları sadece gazete sayfalarında bulmak mümkündü. Adres aradığımızda baktığımız sarı sayfalar da önceleri  rehber adı altındaydı.

Yani; Basılı Yayın. 

Bas-ın Yay-ın

O mis kokan canım kağıt kokusu. (Bana ağaç katliamlarını, yangınlarını, kahrolasıca altını, kel kalmış tepeleri ve de canavar  kapitalizmi hatırlatıyor maalesef)

Şimdi bir ekrana hapsolmuş kelimeler word work adıyla sağ üst ucu katlanmış beklemekte… sözüm ona depolanmaktalar…

Demir Çağı dedim ya, sanayideki demir çağı kadar gerilere gitmeyeceğim.

1994 lerde ilk koca kalçalı Comodore’ları eve koyduğumuzda, ilk koca kalçalı tv ler kadar komikti. İki kişi zor kaldırırdı. Ama takılınca ekrana ‘Necefli Maşrapa’ da çıkmazdı. Daha ilerlemiştik.

Teknolojinin dijital saate geçtiği zamanı, Walkmanlerle kulaklarımızın zarına kadar sese zorlandığının beynimizin dalgalarına verdikleri hasarı unutturan şimdi  günümüze ulaşan kablosuz kulaklığı, radyasyon yayan dünya para model iphoneları, telesekreterlerin telefona baktığı, özel kanalların biri bizi gözetliyorla ortaya çıkıp, yemekteyiz kaynanadayız, gelinim çaçaronla devam edip, matrixle farkındalığımıza dikkat çekilen yaygın sanallığını, ekranın ‘bunu mu demek istediğiniz’ ukalalığını, konuşmalarımız kayıt altına alınıyoru, böceği, fiber kabloyu yayını, yapay zekayı, bankanız cebinizdeyi, sistem böyleyi, google da karşıma çıkan dünyanın bir ucuna oturarak ulaşmayı, hormonlanıp dolapta şişen salatalık kabağı, teknoloji adı altında GARGARAYA GETİRİLDİĞİMİZ tüm zamanları atlamak istiyorum.

Kandırıldık. 

İnsanoğlu kandırıldı. Birileri şişirirken ceplerini, bize  teknoloji adı altında kol kırıp doktor gönderdiler. Ve bizi hep düşündüler öyle mi?

Bırakın bunları yaaa

Tüm dünya ayağa kalkmış. İnsanlar fiziki ruhani birbirine kıran kırana, şiddet desen; ağaca yeşile tüm doğaya, masum çocuklar ve kadınlara fokuslanmış. 

Birileri Kadına Şiddete Dur

Birileri Vegan Olun çağrısında… 

Mimarım ben! Temel sağlam olmazsa, ev olmaz !

21-25 Ağustosta Kazdağı Ekofest 2019 daydım. 

NE YERSEK O’YUZ !!! Slogan çok güzel tüm kalbimle katılıyorum; Daha önce katıldığım seminerlerde de et yemenin insanın vahşileştiğine dikkat çekiliyordu. İnanıyorum. Vahşi demek belki acımasız olur da, daha sert ve zalimleştiğine katılıyorum. 

Ekofest te güzel bir aktivite  yapmaya çalışıyorlar. (Galiba beşinci kez) Çadırını alan yüzlerce kişi geldi Darıdere Tabiat Parkı’na… Bilinçlendirme seminerleri, atölye çalışmaları, söyleşiler yerindeydi. Çabaları kutlanır. Keşke tepeden desteklenseler daha da bilinçlenmeye zamanları olsalarmış.

Maalesef 4 gün boyunca edindiğim tecrübeme sorarsam, tam ne yapmaya çalışıyorlar anlamış değilim....

*Gece yüksek volüm mikrofonla müzik aktivitelerini dağlarda oluşan ekoları çadırımdan dinlemek, ormandaki canlıların rahatsızlıklarına- ki seslerini dinleyerek kulak verince kolaylıkla anlaşılırdı- ormanda onların habitatına girip sesimizle biz dürtüyoruz maşallah- hiç olmadı. Düşünsenize kısa yürüyüşler yapmışız derelerde yüzmüşüz, sohbetler etmişiz gece elektronik bir ses mehtap ve dağ silüetlerinin sarsıyor. Sessizliğin o dayanılmaz cazibesi gecenin huzuruna zarar veriyor. Al sazı miktofonsuz söylettir kardeşim,  müzik tabii güzel bu ambiansa ama alkol naraları, elektronik ses ı-ıhh ters düştü. Biraz rockfestvari oldu. Altınoluk 13 km aşağıda git orada bağırttır. Saygı neye saygı için buradayız yaaa… Kazdağları’nın akıbetininden endişe duyanlar olarak yapmamaları gerekti.

*Sonra meydan gibi bir alan yaratmışlar, ortaya kocamaaaan bir salıncak daha kadar her tür canlı- insan tabii- yallah bir aşağı bir yukarı. O canım yıllarını sakin geçiren ağacın dalını salla salla koparamadılar. Kesin bizden sonra hayat bağlarını koparmıştır canım benim. Eeee ağaca saygı için buradasınız öyle mi? Şehirde de 10 cm ağacı kıran magandaya da ver yansın edersiniz bu kafalarla ! E sizinki ne?

*Veganlığı teşvik etmek çok ince bir veriydi. Kutlarım. Ama kimse orada verdiğiniz yemeklerin vegan tür olacağını bilmiyordu. Çocuklar, etsiz beslenemeyenler, tek tabanca sizin tabldotunuza para ödeyenler isyandaydı. Bu bilinçlendirme zorlayıcılıktan başka bir amaç taşımıyordu. Aç yatanlarla sohbet ettim. Sözle isyanları siz de duydunuz. Ayrıca mısır aşağıda beş  lirayken tepede yedibuçuğa satmanız da saçmaydı. 

Evet

İnsanoğlu bir adımı atmaya başlarken nedense hep cebini düşünüyor. Doğal. Ama doğayı da alet etmemek gerek. 

Ben e pes diyenlerdendim. Bu tip festivallerin aşağı yukarı aynı olduğunu çok gördüm. Ama doğaya saygılı olmak bu kadar hafif bir organizasyonla olmaz üzgünüm.

Yeminle ruhların altın çağını özledim. 

Bir banka şubesinde robotla konuşup kafa yapan teyzeyi hicap içinde izlemek yerine  torunuyla güzel güzel sohbet eden ona tecrübelerini anlatan neneleri özledim. Çünkü yaşam deneyerek şekillenir yoksa hop donat al adam olmuyor işte !

Not; Kaynaklarımızı bir yandan yapma uğruna bir yandan tüketirken; bence vegandan önce vejeteryanlığı deneyebiliriz. Çünkü bu olgular sadece yemek için geçerli değil bir yaşam şekli ve farkındalıktır.