Beş kadın Bursa'nin güzel yeni nesil meyhanelerinden birindeyiz. Keyifli bir sohbette gıybetin dibine vura vura gidiyoruz.Erkeklerin bitmeyen askerlik ve futbol muhabbetleri gibi bizlerin de moda, güzellik üzerine kitap yazılacak bilgi aktarımlari vardır. Hepimiz eğitimli, kendi parasını kazanan, hayata dair birikimleri olan kadınlariz. Özgüven hepimizde tavan . Gecenin bir yarısı estetik dokunuşlara geliyor konu.Ben bu noktada biraz geri duruyorum nicedir.
Yüzümdeki her çizginin bende bir yaşanmışligi olduğunu düşünüyorum; her duygunun bir imzası gibi görünüyor bana onlar. Arkadaşlarimin yüzüne bakıyorum, benim imza atılmaktan hatıra defterine dönmüş yüzümün aksine onlarınki ilkokulda arkadaşlarimizin defterine yazdığimiz kelimeler gibi " Bana bu kalbin gibi temiz....." diye başlayan bir defterin ilk sayfası gibi.. Canım Emine' mle paylaşıyorum düşüncelerimi , o ne zamandır Nazan yaptır diye diye yorgun düşenim..
Ertesi akşam üstü Emine ile buluşuyoruz beni yakaladığı gibi Duru Clinique getiriyor. Bir heyecan bir gerginlik ki asansörden inerken yüzüme yansıyor. Emine kendi yaptırdığı estetik dokunuşlardan memnun elimden tutup içeri çekiyor resmen. Bir anda kendimi kliniğin keyifli terasında buluyorum. Bir sürü kadınız " işlemden çıkan", bilgi almak isteyen, Emine, ben, Cengiz Bey'in asistanı Sevinç hanım kadınca bir birlik duygusuyla sohbet ediyoruz. Doktor bey çok deneyimli bir hekim belli ki gerginliğimin farkında beni sohbeti ile sakinleştirmeyi başarıyor. Sevinç hanım bol köpüklü sade bir Türk kahvesi getiriyor. Ben baştan çıktım bile.
Kahveler eşliğinde sohbet ediyoruz, bu konuda hiçbir bilgim olmadığı için bir çocuk merakıyla durmadan soruyorum Cengiz Bey'de sabırla sorularımi yanıtlıyor. "İşlemden çıkmış bayan mutlu mesut gülümsüyor, artık nasıl gaza geldiysem kendimi klinik sedyesinde huşu içinde uzanmış buluyorum. Gözlerimin önünden geçen genç bir silüet ile kendimi seyrediyorum. Ta ki.... Cengiz Bey elindeki iğneyi alnıma sokana kadar.Aslinda çok sigara tükettiğim için midir bilinmez kolay kolay uyuşmayan bir cildim vardır benim. Daha önce yaptırdığım dermapenler referansimdir . Bu kez nasıl olmuşsa kahve içerken yüzüme uyguladıkları pomad kıvamında ki bu uyuşturucu - yatıştırıcı oldukça etkili ki klinikde , bina da yerli yerinde duruyor. Emine ' nin elini sıkıyorum her canım yandığında sonra neyse diyorum o kadar korkunç değilmiş.... Dememle saç diplerime giren enjektörün verdiği acı Emine' nin elinde ciddi kızarıklıklara sebep oluyor. Bitti diye düşünüyorum ucuz atlattım türünden bir sevincim var. Kalkmaya yelteniyorum doktor bey tekrar yatırıyor." Dilim tutulsaydi" diyorum dışarıda akıl tutulması yaşayıp yaptırmak istediğim tüm işlemleri anlatana kadar.. Cengiz Bey yine sakin sakin uygulanacak işlemi anlatıyor. Hayır " Benim teyzem iğneci" deyip çocuk gibi kaçmayacak kadar da büyüdüm artık.
Yüzüme kaç iğne girdi çıktı, acı eşiğim yeni bir Nirvana boyutu mu buldu bilmiyorum.Ama çenemden vurulan iğnelerden sonra Emine' nin elinde sağlam kesikler oluşturduğumu söylemeliyim.
Çıkarken mutlu muydum?? Hiç sanmıyorum, hem hâlâ canım yanıyor, hem ödem oluşmasıni önlemek için damacana ile su içmem gerekiyor, hem dolgularim zarar görmesin diye bu gece mumya gibi yalnızca sırt üstü yatmak zorundayım artık nasıl uyuyacaksam... içimden kendime söylene söylene çıkıyorum klinikten ..
Gece o kadar çok su tüketince, mumya gibi yatmaya çalışınca, bir yerim ağrıyip sancılanacak mi diye evham yapınca uyuyamadım tabii ki..Sokak lambalarınin sönme saatini, sokaktan geçen ilk otobüsü, simitçinin taze simit haykırışini da zaman olarak öğrendim..
Kendime söylene söylene yataktan kalkıyorum. Bu yüzle bir yere gidilmez randevuları ileri bir tarihe alayım derken banyo aynasındaki Nazan ile göz göze geliyorum. Uykusuz ve sıkıntli geçen bir gecenin sabahında aynada gördüğüm yüzüm beni geçmişteki Nazan'a götürüyor. Mutlu mutlu tebessüm ediyorum. Üstelik doktorumun 10 gün içinde yavaş yavaş oturur bir ay sonra sonuç alırsınız demesine rağmen. Oysa geceyi nasıl mutsuz geçirmiştim, üç gün sonra çıkacağım tatili de animsayip.
Bugün doktorumun dokunuşunun üçüncü günü. İstikametim önce İzmir ardından Yunan Adaları.İstedigim karavan tatili, Yunan Adaları estetik dokunuş bir araya gelince çılgınca bir mutluluk yaşadım. Aynada gördüğüm yüzüm, mutlu ve heyecanlı bakışlarım bana tekrar keyif ve bitimsiz bir yaşama sevinci verdi.Ben ki iğneden korkarım hayatım boyunca olmak zorunda kaldığım iğne sayısı elliyi bulmaz. Adeta yalvarırım doktorlara iğne yerine hap olarak bir tedavi uygulasaniz diye. Bu sefer delice bir cesaretle buldum kendimi o sedyede . Bana bu deli cesareti veren Cengiz Bey olmasaydı kesinlikle o koltukta olamazdım.
İki gündür aynada gördüğüm Nazan ile öyle gaza geliyorum ki cumhurbaşkanlığı seçimine adaylığını koy deseler ben iki türü da alırım diyecek kadar delirmiş durumdayım.
Geçtim yüzümün hatıra defterinden , anılar zaten benim belleğinde, yüreğimde. Şimdi bu satırları yazarken " Bana kalbin kadar temiz bu defterde...." demenin keyfini sürüyorum.
Biz kadınlar DELİYİZ,
Hem de çok...