KKTC Başbakanı ve UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, 10. Boğaziçi Zirvesi’nin ‘’Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru’’ organizasyonuna katılarak yaptığı konuşmada çok önemli mesajlar verdi…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı ve Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz gün 10. Boğaziçi Zirvesi akşam yemeğinde protokolde Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve İspanya eski Başbakanı Rodriguez Zapatero ile bir araya gelerek uzun uzun sohbet etme imkânı buldu.

Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru Zirvesi, anlaşılan o ki adına uygun biçimde ileriye dönük pek çok değişiminde ilk sinyallerini veren önemli bir organizasyon oldu!

Başbakan Tatar, İngilizce olarak yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusunda yaptığı fedakârlıktan bahsederek Türkiye’nin bu konuda dünyaya bir rol model olması gerektiğini söyledi.

Güçlü ve zengin ülkelerin adil olmadığını ve bencil davrandığını ifade eden Tatar, dünya üzerindeki kaynakların adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini belirtti.

‘Eğer barış, istikrar ve sürdürülebilirlik istiyorsak, daha fazla bir birimizi anlamamız ve önemsememiz gerekiyor’ diyen Tatar, gerekli önlemlerin alınmaması halinde yıllar sonra bunun sonuçlarının büyük olacağı uyarısında bulundu.

Konuşmasında katılımcılara Kıbrıs ile ilgili de bilgiler veren Başbakan Tatar, Kıbrıs’ın ikiye bölünmüş bir ada olduğunu, Kuzey’de Türklerin Güney’de ise Rumların yaşadığını anlattı.

Tatar, uluslararası anlaşmalara göre Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların aynı haklara sahip olduğunu belirterek Kıbrıs üzerinde ve etrafındaki kaynakların iki halka eşit şekilde dağıtılması gerektiğini söyledi.

Kıbrıslı Rumlar ve ortaklarının Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklere sahip çıktığını belirten Başbakan Tatar, bu zenginliklerin ortak paylaşımı konusunda komite kurulması önerisini de Rum tarafının reddettiğini anlattı.

Başbakan Ersin Tatar, ‘Ada etrafında bulunan zenginliklerde Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıslı Türklerin de hakkı vardır’ diye konuştu.

* * * 

Bir tarafta Berlin’de gayrı resmi görüşme yapılıyor ve belli çevreler bundan medet umuyor. 

Bir tarafta KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay Berlin’de yapılan görüşmeyi sahip çıkılmayan cenazeye benzetiyor. 

Bir başka tarafta Çok Kutuplu Yeni Dünya Düzeninin temsilcileri, Doğu Akdeniz’de KKTC, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri için önemli olduğu gibi bizler içinde son derece önemlidir şeklinde mesajlar veriyor. 

Bir diğer tarafta ise KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve İspanya eski Başbakanı Rodriguez Zapatero ile yemekte bir araya gelerek oldukça sıcak ve samimi sohbetler gerçekleştiriyor.  

Yine aynı süreçte KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy ile TC Enerji Bakanı Fatih Dönemez ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda 2025’den önce Türkiye ile KKTC arasında deniz altından Enterkonnekte Elektrik Boru Hattı ile Hidrokarbon Boru hattının döşenmesinin öngörüldüğünü açıkladılar. 

Tüm yaşanan bu gelişmeler değişimin ayak sesleri değil de nedir?

Berlin Duvarı soğuk savaşın sona erip tek kutuplu yenidünya düzenin başlamasının önemli simgelerinden biridir. 

Lakin öyle anlaşılıyor ki bu yıldan itibaren Berlin Duvarı’nın yıkılma yıldönümü aynı zamanda tek kutuplu dünya düzeninin, yerini çok kutuplu dünya düzenine bıraktığı bir yıldönümü olarak da anılacak gibi görünüyor…  

Fransa Cumhurbaşkanı kısa bir süre önce yaptığı açıklamada NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti diyerek Nato’ya alternatif olarak kurulan PESCO'yu öne çıkarmaya çalıştı! 

Peş peşe yaşanan bu son derece önemli gelişme ve değişimleri göz ardı ederek Berlin’de gerçekleşen gayrı resmi görüşme üzerinden boş hayal ve beklentiler üretmenin kime ne faydası olur? Kıbrıs konusu Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarına kurban edilebilir mi? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bunun takdirini halkımıza bırakıyorum…

Bir süredir Tek Kutuplu Dünya Düzeni’nin yerini Çok Kutuplu Yenidünya Düzenine bıraktığını yazıyorum. Değişim başlamış ve hızla ilerlemektedir! 

Değişimin reddedilmesi ya da görmezlikten gelinmesi sizce söz konusu olabilir mi? Geçmişte değişime karşı direnenlerin başlarına nelerin geldiğini görmek isteyenler tarih sayfalarına bakabilirler…

1991’de Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından Tek Kutuplu Dünya Düzeni başlamıştı. İçerisinde bulunduğumuz süreçte de Tek Kutuplu Dünya Düzeni yerini Çok Kutuplu Yenidünya Düzenine bırakıyor…

Tarih boyunca hiç kimse değişimin ayak seslerinin önünde duramamıştır. Değişim başlamıştır. KKTC için son derece önemli ve kritik bir süreç içerisine girmiş bulunuyoruz. Çok kutuplu yenidünya düzeninin temsilcileri Doğu Akdeniz’de KKTC’nin varlığı bizler için son derece önemlidir diyorlar. 

Peki, bu süreçte biz ne yapacağız? Crans Montana’da ölerek geçerliliğini yitiren federal çözüm hayallerinin dolayısı ile Rumların kuyruklarına mı takılacağız? Yoksa değişimin sesine kulak verip devletimize sahip çıkarak iki devletli çözüm modelini mi savunacağız?  

Tek kutuplu dönemin temsilcileri çıkar ve menfaatlerine o şekilde geldiği için federasyon modelini destekliyor! Buna karşın Çok kutuplu yenidünya düzeninin temsilcileri ise KKTC’nin Doğu Akdeniz’de olmazsa olmaz olduğu yönde mesajlar veriyorlar! 

Uluslararası organizasyonlar Kıbrıs konusunda bugüne kadar eşit ve adil kararlar üretmek yerine çıkarlarına öyle gelmesi münasebetiyle siyasi kararlar almışlardı! Bakalım bundan sonra çok kutuplu yenidünya düzeni içerisinde Kıbrıs konusunda ne gibi değişimler yaşanacak? Yaşayarak önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz…