En sevdiğim kelimelerdir “onarmak, çabalamak" benim için. Çünkü içinde bir kabullenişi ve düzeltebilmek için uğraşıyı barındırıyor. Yani insanlaştırıyor bu kelimeler bizi.

Bazen bunu kullanabilmek kendi içinde insanın hesaplarını kapatıp, kar eden esnafın kasa defterindeki son çektiği çizgi gibi netleştirmedeki ilk basamak duygusunu veriyor insana.

Düşünün bir şeyleri "kırmışsınız, dökmüşsünüz" bunun bilincindesiniz ve beyniniz yanıyor, kulaklarınızda bilyesi atmış rulman gibi cızırtı var ve siz bunlarla hesaplarınızı yapıyor ve bu ilişki için bir nefes daha istiyorsunuz.

"Kabul" diyorsunuz, amasız, fakatsız ben bunu yaptım ve çözerim diyorsunuz. Biliyorsunuz ki "yiğit düştüğü yerden kalkar" ve sizde biliyorsunuz ilişkilerin birazda karakter kazanması için yani çeliğe su vermek gibi değil midir? hata yapmak ve bunu onarmak.

Isıtmak hata, düzeltmeye çalışmakta çeliğe su vermek değil mi?

Yaşamın içinde her zaman bir tehlike haritası yok. Hareket halinde iseniz mutlak bir gün mayın sesini kulağınızda duyacaksınız.

Aslında başarı sürekli bir durum değil, sadece yediğiniz çizikleri ve düştüğünüz durumları unutturmaya yarayan bir başkalaşımdır. 

Geçici bir durum olduğunu bilirsiniz ama size bakan, kınından yeni ve ilk kez çıkmış kılıcın, güneşte görünen ışığı gibi bakışlar, sizi aylarca aç kurt gibi salya akıtan zafer sarhoşu bir uluma sesi ile karışık sırıtmak, sizin o sevincinizi kursağınızda bırakabilir.

İşte o zaman kendinizce mırıldanabilirsiniz; kabul ediyorum, “onarabilirim" diye kabulleniş sizin dizinizin bağını ustaca tam isabet almış gibi diz üstüne oturmanız sağlayacaktır.Sonra hatam bu benim hatam diye içinizden geçireceksiniz.

Yenmek ve yenilmek aslında ikisi sıfır noktasına aynı simetrikte eşit mutlak değerdedir, dediğiniz an siz hiçbir zaman yenilemezsiniz.

Gerçekte de öyle değil mi? Yaşam denilen bu süreçte hesaplamalar ve değerler her zaman mutlak değerle yapılır, çünkü gelişme değişim süreklidir ve spiral şekilde dairesel döngüdür. Aynı yeri iki kez görmüş olabilirsiniz fakat yükselti farklıdır yani ilerlemişsinizdir. Siz sanki yerinizde sayıyor gibisinizdir fakat deniz seviyesinden yükseğe çıkarak dairesel çizmeye başlamışsınızdır.

Bundan sonra her şeye farklı bir açıdan bakarsınız. Artık bilirsiniz ki bir hata birçok doğruyu besleyen damar açmıştır. Tohum düşmüştür yaşam çizginize, önce filizlenecektir. Gözünüze bir ışık huzmesi daha eklenmiştir.

Her şey daha da berraklaşır. Akıl denen kütüphanemizde bir raf konur ismi "deneyim" olan. Artık en ön sırada "o kitaplar "durur. 

Kitapları kullanıp kullanmadığınızı, yaşam denilen sınav sonuçlarında, bedeninizdeki yorgunluk ve ruhunuzdaki dinginlik katsayısının artışından hissedersiniz. Tatbikî mutlak değer olarak. Yani negatifi alınmaz. 

Bu deneyim rafından edindiğiniz her bir bilgi sizi, her zaman bir tık yükseltir.

Yükseltinin hammaddesi, acı, elem sevinç, merak ,çaba amaç onarmak sonuç değer kazanmak,önem değil.

Değere değer..

Saygıyla