Daha kaç çocuğumuz yitirilecek?

Abone Ol
Geçtiğimiz günlerde iki masum melek daha katledildi. Adana da 6 yaşındaki ve Akhisar da 9,5 yaşındaki çocuklar. 
Biliyorum her ikisi de şu anda Cennette, henüz günah nedir bilmeden, öğrenmeden bu dünyadan zorla koparıldılar. Ruhlarınız şad olsun minik melekler. 
Daha kaç yavrumuzu bu şekilde kaybedeceğiz, hepimizin yürekleri parça parça, üzüntümüzü anlatacak kelimeler kifayetsiz. Kaç ana, baba gözlerinde yaşla evlatlarını kara toprağa verecek?
Bildiğim bütün kötü kelimeleri sıraya dizsem, yine de rahatlayamayacağımın farkındayım. Bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki. Hangi insani duyguları taşıyan bir yürek bu kadar vicdandan uzak olabilir. Küçük bir yavruyu canice katletmek hangi sıfata bürünür? 
Bir insan, insan denmeyi hak ettiği sürece insandır. 
Biz büyüklere düşen görevlerin başında ilgi ve sevgi gelir. İlgilendiğimiz sürece bilgileniriz, sevdiğimiz kadar da seviliriz. İlgisizlik, sevgisizlik, olduğu sürece, bilgisizlik gün yüzüne çıkar. Bilgisizlik gün yüzüne çıktığı sürece de her şeyden bir haber oluruz. 
Çocuklarımıza karşı ilgi anlayışı sadece sorgulamakla sınırlı kalmamalı, attığı her adımdan dahi bilgimiz olmalıdır. 
Genç yaşta birkaç çocuk sahibi olmak marifet değildir. Küçük çocuk her zaman korunmaya, bakıma muhtaç olduğu için onunla ilgilenirken diğer çocuklar ihmal edilmektedir. 
Çocuklarımızı dışarıdaki tehlikelerden korumak için gereken önlemleri çok geç olmadan almalıyız. Örnek vermek gerekirse küçük yaştaki çocuğa anne ve baba olarak sık sık tembihler edilmeli, kesinlikle yabancı kişilerle konuşmamaları sağlanmalıdır. 
Henüz kızım üç yaşlarında iken anne, baba olarak şunu söylerdik ‘biri sana annen, baban hastalandı seni yanına götüreceğiz derse mutlaka kimliğimizi görmek iste çünkü öyle durumda biz yanına gelen kişiye mutlaka kimliğimizi veririz, eğer göstermezse en yakınında olan kişiden yardım iste’ der, sürekli bunu tembih ederdik.
Toplum olarak yapmamız gereken, her bireyin üzerine düşen görevler mutlaka vardır. Her geçen gün artarak katlanan çocuk ve kadın cinayetlerinin artık çok ciddi bir şekilde ele alınması gerekmektedir. 
Bu tür suçları işleyenler asla aftan yararlanmamalı ve serbest bırakılmamalıdır. Televizyon programlarında şiddet ve suç unsurları taşıyan görüntülere yer verilmemeli, toplum olarak şiddetin normal bir davranış gibi algılanmasının önene geçilmelidir.
‘Aynı evrende yaşamamalı cellâtlar ve çocuklar; Ya ölmeli cellâtlar ya da hiç doğmamalı çocuklar’ der Che Guevara, çok yerinde bir tespit ve güzel söylenmiş bir sözdür. Benzerlerine rastlayabileceğiniz birçok örnek vardır. 
Aşağıda anlatılan hikâye gerçek ve kıssadan hisse alınması gereken bir hikâyedir.
Amerika'da, bir yabancı adam, 8 yaşındaki erkek çocuğun yanına gelir ve bazı aksilikler olduğunu, annesinin kendisini yolladığını, çocuğun kendisi ile gelmesi gerektiğini söyler.
Bunun üzerine çocuk adama sorar: 
- Pekâlâ o zaman şifreyi söyle, nedir? 
Adam bunu duyunca, hızlıca çocuğun yanından kaçar. Çünkü Annesi daha önce çocuğu ile konuşmuş ve aralarında şifre oluşturmuşlardır. Şifreyi söylemeyen hiç kimse ile gitmemesi gerektiği tembihlemiştir.
Ve bu küçük ayrıntı, küçük çocuğun hayatını kurtarmıştır.
Daha kaç çocuk yitirilecek? 
Sizler de evinizde çok geç olmadan kendi şifrelerinizi yaratabilirsiniz.
Sevgi ile kalın.