Suriye’de yaşananlar ve dünyanın olaya bakışı malum. Maalesef düne kadar milli  kankamız olan Suriye Devlet Başkanı Esad şimdi küresel gücün yönlendirmesiyle hasmımız haline geldi.Yakın zaman öncesi vizeleri kaldırmış, sınırlarımızı açmıştık. Sınırın iki tarafındaki aileler karşılıklı olarak rahat rahat  sanki aynı şehrin diğer mahallesine gider gibi Bayram ziyaretlerine gidiyorlardı. İçeriği doldurulmak şartıyla  benim de çok doğru bulduğum komşularla sıfır sorun polkitikası gereği ortalık tozpembe görünüyordu…
Fakat Büyük Ortadoğu Projesi’nin esintileri Suriye’de Arap Baharının çöl fırtınasına dönüşünce işler tersine döndü. Şimdi Suriye Muhalefetinin neredeyse odağına yerleşmiş durumdayız. Savaş tamtamlarının sesleri çevremizde yankılanırken öte yandan İsrail’in İran’a saldırısı konuşuluyor. Bunu sorgulamak birçoklarının  işine gelmiyor. Irak’a getirilen demokrasiyi!!! görmemize rağmen insan hakları, demokrasi vs bahanesiyle başka bir ülkeye saldırma hakkını nereden alıyorsunuz demiyor.
Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Gün gelir bize de bir başka bahaneyle birileri aynısını yaparsa ne olur?
Tam da bugünlerde Irak'ta Mehmetçiğin başına çuval geçirilmesine imza atan dönemin generali yeni CİA Başkanı Petraeus'un 3 günlük Türkiye ziyareti çok dikkat çekici değilmi?
Başkent'teki 2 görüşmede, Suriye, Irak ve PKK konuları da detaylı olarak masaya yatırıldığı da belirtildi.
 Söylenene göre  Ankara'ya gelen Petraeus, önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la 3 saat süren bir görüşme yaptı. Daha sonra da Başbakanlık Konutu'nda MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da bulunduğu toplantıda Başbakan Tayyip Erdoğan'la 2 saat görüşen CIA Başkanı Petraeus, Afganistan konusunda çok zor durumda olduklarını detaylarıyla anlatarak, batağa saplanan askerlerinin kurtulması için yardım istedi... (NOT-1…: Afganistan'da Kuran-ı Kerim'i yakan asker  görüntüleri nedeniyle düzenlenen protesto gösterilerinde, Amerikan askerleri  30 kişiyi öldürdü. Afganistan'da köy basan alkollü 3 ABD askeri, 4'ü çocuk 16 sivili öldürdü... Son 3 ayda 11 Amerikan askeri çıldırdı. Afganistan'da her 6 saatte bir Amerikan askeri intihar ediyor... 2 ay önce yemekte çıkan tartışmada, Amerikan askerleri birbirlerine mermi yağdırdı.)
Gelelim yine Suriye’ye. Bu konuda acaba bizi bilgilendiren ve muhatap alınanlar ne kadar gerçekçi? Mesela  “Müslüman Kardeşler” tüm muhalefeti temsil ediyormu? Muhalefetin gücü rejimi devirmeye yetermi? Yoksa birtakım etnik temelli ayrılıkçı ve bölücü guruplar  başka bir tezgahın peşindemi? Bazı basın organlarında yer alan bazı haberlerde Suriye’de de Iraktaki gibi özerk bölgelerden bahsediliyor!!! Biz de bu konuda tezgahamı geliyoruz? Ya da İslam aleminde yaratılmak istenen mezhep çatışmasına dönüşebilecek bir yangının fitilinin ateşlenmesine çanakmı tutuyoruz?
ABD Afganistan’da çuvallasa bile hiç olmazsa biz kendi coğrafyamızda çuvallamıyalım. Küresel güçler ekonomik çıkarları olmadan sadece  insan hakları, demokrasi sebebiyle savaşmaz. Onlar, sadece savaşın bahanesi olarak kullanılan  sözlerdir. Esas olan bölgenin ve kaynakların kontrol altına alınması ve paylaşımı meselesidir. Biz bu işin neresindeyiz???
(NOT-2…: Türk Milletinin kahramanlık destanı Çanakkale Zaferinin yıldönümü nedeniyle ebediyete intikal eden tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanı olan Çanakkale Zaferi, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.)