CUM’A SOHBETİ  ( 4/ 43 )

Abone Ol

BU  BİDA’T’DIR,  “MUHTEREM  EFENDİM!“

“ Muhterem  Efendim. Berâ’et  Kandili  münasebetiyle,  Kurbanlar  keseceğiz.  Bu  Kurbanlarımızı  öncelikle Peygamber  Efendimiz  salla’llâhu  aleyhi  ve  selem,  niyetine, Depremde  şehid  olan din  kardeşlerimizin  ruhlarına  hediye  olması  niyetiyle, Şahsımız  ve  ailemizin  her  türlü  bela  ve musîbet’lerden muhafazası  niyetiyle,  işimiz  ve  iş yerimiz  her  türlü  belalardan  muhafazası  ve  bereketinin  artarak  devam  etmesi  niyetiyle,  Ülkemiz  ve Milletimizin  her  türlü  belalardan  muhafazası  niyetiyle,  kurban  kestiriyoruz.

Kurbanı’nı  paylaş,  Mevla’ya  yakınlaş... Bir  hisse, 3000 TL.,  bir  pay,  300 TL.  Desteklerinizi  bekliyoruz, Efendim...”

Evveliyyetle, sarâhaten  tebarüz  ettirmik  isterim, ki,Kurban,(vacib, nezir,nafile olmak  üzere,) kulları  Allah’a  yaklaştıran, “Tekarrubu  ile’llâh,” olan  çok  mühim  bir  ibadettir. “ Sadaka,belayı  def’eder,  ömrü  uzatır,” hadis-i  Şerif’i  mucibince bela  ve  musibetlerin  def’i  için,  imkanı  olanların,  fakirler  için    sadaka  olmak üzere, sık  sık, nafile  kurban  kesmeleri, keffaretü  Zünup  için Allah  için  kat  akıtmaları,( kurban  keserek) tavsiye olunmuştur.Ancak, bu  ibadet  şer’i  Şerife, Sünneti  Resûl’e mutabık, bid’ata  tevessül  edilmeden  yerine  getirilmelidir.

İstismarların  en  fenası, hâşâ! müslümanları Allah’ın  ve  Resûlü’nün adıyla aldatmak,  istismar  etmektir.” Peygamber  Efendimizin ruhu  için  kurban  keseceğiz,” denildiğinde  elbette,  akan  sular  durur, buna  kim  i’tiraz edebilir?

“ Muhterem  Efendim,ne  asr-ı  Saâdet’de, ne  mütekaddimîn  ümmette  ve ne  de, Tarîkat-i  Nakşibendiyye-i  aliyye’de  böylesine  bir  kurban  adeti  vardır.Bu  satırların  Muharriri,67   yıldan  beridir,  bu  Kervan’ın  topal  Kıtmîri’yim.Ne  Hazreti  Üstaz’ımızı  zamanında  ve  ne  de  müteakaddimîn  ağabeyler  zamanında böylesine  bir  kurban  ibadeti vardır.Asr-ı  Saâdet’de, tevâlî   eden  ehl-i  Sünnet  asırlarında  olmayan,  sonradan  ihdas  edilen  her  şey  bidat’dir.” Ümûr’un( işlerin,  tatbîk  edilenlerin  en  şerlisi, sonradan  ihdas  olunanlardır.Sonradan  İhdas  olunan  her  şey,  bid’attir, her  bid’at  dalâlettir,her  dalâlet  de  cehenneme  götürür.

Kurban Bayram’ının    ilk  üç  gününde, nisaba  malik olan, dinen  zengi  kabul  edilen,  müslümanlara,  kadın-erkek  kurban  kesmek  vacibdir.Kurban  kesmenin  vacib  olması,  müçtehidlerin  delil  değerlendirmesi  noktasındandır, yoksa, mükelefler  bakımından,  amelen, farz’dır.

Nisap  miktarı, Kurban  Bayramının  ilk  üç  günü  içinde, 20  miskal= 85 gr. Saf  altın  karşılığı, nakit,Lira, döviz  veya  Ticârî  Meta’(mala) sahip  olmasıdır.

Nezir,( Adak) Kurbanı) herhangi  hayırlı  bir  iş  için, “ Şu  dileğim  olursa, Allah  rızası  için bir  kurban  keseceğim,” diye  adak’ta  bulunan  müslümanlara  da  dileğinin  yerine  gelmesiyle kurban  kesmesi vacibtir.

İmkanı  olanların, kendilerine  vacib olmadığı  halde, tasadduk  maksadıyla  kestiği  kurbanlar,  nafile  kurbanlardır. Gerek  vacib, gerek, nezir(aoak)  ve  gerekse  nafile  kurban  olsun, Kurbanlık  hayvanlar  ve  kurban  kesecek  mükellefler  için, şer’an  ve  fıkhen  aranan  şartlar  aynıdır, herhangi  bir  değişiklik  arzetmiyor. Kurban  olarak  kesilecek  hayvanlarda, küçükbaş, keçi  ve  koyunda,  belli  kusurlardan  arî,bir  yaşını  doldurmuş olmak  şarttır. Koyun- kuzu’da, 6 ayını  doldurmuş, bir  yaşında  gibi  gösterene  kuzular  kurban  olarak  kesilebilinir.Büyükbaş  hayvanlarda, sığırlarda iki  yaşını, develerde  ise,  beş  yaşını  doldurmuş  olmak  şarttır.

Kurban  kesmek  isteyenler  için, vacib, nezir, nafile  farkr etmeksizin, keçi  ve  koyun  cüssesi ne olursa  olsun,  ancak  bir  kişi  kurban  edebilir.Sığır  ve  devede  a’zamî,  yedi  olmak  üzere, birden  yediye  kadar kişi hepsinin  niyeti  kurban  olmak  şartıyla  hissedar  olabilirler. İçlerinden  birisinin, “ Benim  niyetim,  kurban  değil,ben  et  için bu hayvana  ortak  oluyorum,” demesi  halinde,  artık  bu hayvan  kurban  değil,  et  için  kesilmiş  kasaplık  bir  hayvan  hükmündedir.

Talep’te, hisse  ve  paydan  bahsedildiğine  göre,  belli  ki, düşünülen, küçükbaş  bir hayvanın  kurban  edilmesi  değil,  a’zamî,  yedi  kişinin  hissedar  olabildikleri  büyükbaş bir  hayvanın  kurban  edilmesidir.Hoş, birisi,Arapça  kökenli, hisse  ile, farsça  kökenli, pay  aynı  şeyi  ifade  ediyor,  fakat, rakamlar  farklı... 3000 TL. hisse  belli, ki, büyükbaş bir  hayvan’ın  1/ 7’sidir. 3000X7=21000 TL.günümüzde, 21 bin TL.’ye,  bırakınız, büyükbaş  bir  hayvanı, cüsseli  bir  koç  bile  alınamaz.

Farz-ımuhal, 21000 TL.’ye büyükbaş bir  kurbanlık alındı, pay’lar  300 TL. ise, 21000= 300= 700 pay  eder. Büyükbaş  bir  hayvanı  ancak, yedi  ortak hissedar  olabilecekken,70 kişi  paydaş oluyor,ki. Bu  kurban  olmaz, 70  kişinin  300’er  yüz  lira  vererek  aldıkları ve  et  için  kestikleri  bir  hayvan  olur.

“ Muhterem  Efendim,” bu  yolun  temeli  ihlas  ve  samimiyyettir. Dürüst  olacaksınız,  samîmî  olacaksınız. Dolambaçlı  yolardan  değil,  doğrudan kardeşlerimiziden teberru’ yardım  isteyeceksiniz.Doğrudur, ihtiyaçlar büyük,Milletimizle, Halkımızla  irtibatı  keskiğiniz  için, dışardan  yardım  alamıyorsunuz, her  yurtta- kurs’ta taülebe  sayısından  çok  hoca  var, her  yurtta  en  az, beş  olmak  üzere,  yer  yer,  yirmi  yirmi beş hoca  var, bunların  maaş’ları,(  her ne  kadar  asgarΠ ücret  bile  verilmiyorsa  da,  yine  de  bir yekûn  tutuyor,  evli  olanların  ev  kiraları,  makam  aracı  masrafları. Bu  miktarlar, kermesler,  hemen  hemen, her  hafta tertip  edilen  “ Lezzet  Günleriiyle,” karşılamak  mümkün  değildir.

“Efendim,  biz  bu kurbanları talebe  için  talep  ediyoruz,” diyebilirsiniz.O  zaman  size  sorarlar. Kurban  bayramlarında  ba’zı  bölgelerde, sucuk  imali  için  Ticarî   kuruluşlara   niçin  veriyorsunuz?  Derin  dondurucularda  muhafaza  ederek, ihtiyaç  halinde  yemeklere  ilave  etseniz olmaz mı?

Diyordunuz ki, Kurban  bayramında  yurtlara-kurslara  o  kadar  çok kurban, kurban  eti  bağışlanıyor,ki  talebe  artık, etli  yemeklerden  tiskinir  oldular, onun  için  fazla  etleri  bir  şekilde  değerlendiriyoruz...

Müceddid’in  Evladı  olduğu  iddiasındakilerin  bu  kabil  bid’atlara  tevessül  etmemesi  gerekmez  mi?!...  

 .