DİN EĞİTİMİ İNKÂRCI’LARIN ELİNDE !...
22 yıldır, Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak, iktidarın başında bulunan, Muhterem, Cumhurreisi, Recep Tayyip Erdoğan’dan çok samîmî, bir i’tiraf geldi; Şöyle ki, Recep Tayyip Erdoğan, “22 yıllık iktidarımız müddetinde, ulaşım’da, haberleşme’de, okullaşma’da, Yüksek Öğretim’de, hemen hemen, her sahada , büyük gelişmeler kayd’edildi. Ama, Kültür’de ve Eğitim’de, ma’alesef, istediğimiz, muvaffakıyyeti te’min edemedik,” demiştir. El’hak, öyledir, Eğitim’de, bil’hassa, din eğitiminde, ilerleme, muvaffakıyyet şöyle dursun, Ortaöğretim, İmam-Hatip Lise’lerinde, Yüksek Öğretim, İlahiyat Fakülte’leri, İlahiyat Yüksek Okulları ve İslâmî Bilgiler Fakülte’lerinde, ilerleme, muvaffakıyyetler şöyle dursun, eğitim tamamen, gerilediği gibi, i’tikadî, bakımdan, ateizm, deizm ve inkarcılık tam ma’na’sıyla, okullarda ve fakülte’lerde, hakim kılınmış, ilim, irfan bir yana, i’tikadî fesat, irtidat, zındıkıyyet, had boyutlara ulaşmıştır.
Bu müddet zarfında, İmam- Hatip Lise’lerinin sayısı artmış, buna müvâzî, talebe sayısı da, artmıştır. İhtiyaç olup-olmadığına bakılmaksızın, kâfî miktarda, yetenekli, kifayetli, öğretim elemanı bulunup- bulunmadığına bakılmaksın, neredeyse, her üniversite bünyesinde, bir İlahiyat Fakültesi açılmıştır. Yeni açılan fakülte ve yükssek okullara onbinlerce, talebe kaydını yaptırmış, fakat, bu fakülte’lerin ekseriyyetinde, ma’alesef, ehil ve liyakatlı öğretim üyesi bulunmuyor.
Değişen iktidarlara rağmen, tâ başından beridir, hiç değişmeyen, dış mihrakların bastırmasıyla, rejim tarafından, konulan, inkarcı, darvinist, yaratılışı bile, tesadüf ve tekâmül ile izah eden, adının önünde, her ne kadar, “Millî,” kelimesi bulunsa da hiç bir devirde Millî, olmayan-olamayan, gayr-i Millî ve Lâdînî Millî Eğitim Bakanlığı, geçmiş devirlerde olduğu gibi, son 22 yıllık müddet zarfında da, İmam-Hatip Lise’lerine, kasıdlı ve bilinçli olarak, ateist, deist, inkarcı, darvinist öğretmenler ta’yin etti.
Bu öğretmenler, çocuklarını, İmam-Hatip, Kur’ân Kursu Muallimi, müftü-vaiz olamasalar bile, hiç değilse, din terbiyesi alırlar, birer Müslüman gençler olurlar,” diye bu Mektep’lere kaydettiren çocuklara, ilk ders’lerinde,” Akıllı ve zeki çocuklar olsaydınız, Aileniz sizi bu okullara değil, daha başka okullara, kolejlere yazdırırdı,” diyerek, bütün moral-motivasyonlarını yerle bir ediyorlar. Bundan sonra, bu çocuklarda eğitim hayatlarında muvaffakıyyet beklemek hayal olur. Tabi’îdir, ki istisnalara daima hariç tutulmalıdır..
Çocuk’larını bu mekteplere veren, velî’ler’den ba’zıları, “Bizim veremediğimiz, dinî eğitim, ma’nevî terbiye’yi bu mekteplerde, alsınlar, Vatan’ımıza, Milleti’mize hayırlı birer evlâd, hayırlı, birer, Vatandaş olarak yetişsinler,” diye veriyorlar. Ba’zı’ları da, Bu Mektep’lerde, Orta derece, din eğitimi alsınlar, me’zun olduktan sonra, İlahiyat Fakülte’lerine, İslâmî Bilgi’ler Fakülte’lerine, İlahiyat Yüksek Okullarına devam etsinler, liyakat ve ehliyyetleri sabit olanlar, dinî vazife’ler, İmam-Hatip’lik, müezzin- kayyımlık, Kur’ân Kursu Muallimliği, Müftülük- Vaiz’lik’lerde bulunsunlar,” diye, veriyorlar.
Bırakınız, dinî Bilgi’leri, ahlak kaide’lerini, Ahlâk-ı Hamidiye’yi, ( güzel ahlakı) ateist, deist öğretmenlerin, “ iyi ve dürüst, ahlaklı birer birey olmanız için, mutlaka, İlâhî, Otoriteye, Allah’a, dine, kitaba ve Peygamber’e inanmak zorunda değilsiniz. Bunların hiç birisine inanmadan da, dürüst, ahlaklı birer birey olabilirsiniz,” telkinleri altında, imanlarını, bütün dinî, değer ve ahlâkî kural ve kaidelerini, Millî ve Ma’nevî değer’lerini bütünüyle kayb’ediyorlar. İşte, tam da bu sebeblerden dolayı, ba’zıları, “ Çocuklarınızı, İmam- Hatip Mektep’leri yerine, düz Lise’lere, Meslek- San’at Mektep’lerine veriniz, daha evladır,” dediler. Karşı taraf,İmam- Hatip Mektep’leri, Fetişizm’i tarafındakiler, ” Niçin böyle söyleniyor, gerçekten, İmam- Hatip Lise’lerinde, söylendiği gibi, bu kabil inkarcı telkîn’ler var mıdır, varsa , ne gibi tedbirler alınmalıdır, diye, düşünme ve hareket etme yerine, her zamanki gibi, kolaycılığa baş vurmuşlar,” Vay! Sizi gidi İmam-Hatip Mektep’leri düşmanları!00” diye, Vâveyla koparmışlardır.
Açıkça ifade etmekte fayda vardır; Günümüzde, İmam-Hatip Mektep’leriunde, imamlık, hatip’lik, müezzin, kayyımlık, müftülük, vaiz’lik şöyle dursun, liyakat ve ehliyyetle, hiç kimse yetişmiyor. Temel sağlam olmadığı için de, İlahiyat Fakülte’lerinde bunlara, fazla bir şeyler verilemiyor. Filhakîka, İlahiyat Fakülte’lerinde, ne tamamlayıcı, ders programları ne de, ehliyet ve liyakat sahibi, öğretim aza’ları vardır.
Temel zayıf olduğu için, üst katlarda Betonarme sistem tatbik edemezsiniz. Kerpiç temel üzerine, betonarme bina inşa etmeye benzer. Onun içindir ki, Diyanet Eğitim Merkez’leri de kanayan yaraya çare olmamıştır.
İmam-Hatip Lise’lerinde okuyan talebe arasında yapılan bir istatik’de, bu mektep’lere devam edenlerden % 96’sının, İmam-Hatip, müezzin- kayyım, Kur’ân Kursu muallimi, müftü, vaiz olmak gibi, bir niyetinin olmadığı tespit edilmiştir.
Vazi’yyet, çok ciddî vehâmet arz’etmektedir. Büyükşehir statü’sündeki 30 İli’mizin, köy’leri, artık, Mahalle statü’sündedirler. Tespit’lerimize göre, bu Mahalle’lerde, Büyükşehir statü’sünde olmayan Vilayet yerimizdeki köylerde, imamlık kadro’ları hızla boşalmaya başlamıştır. Emekli’lik veya nakil ve başka sebeblerle boşalan kadro’lara, yeni talipler çıkmıyor. İmam-Hatip Mektebi, İlahiyat Fakültesi me’zunları, köy veya mahalle’lere gitmiyorlar.
Öyle anlaşılıyor, ki, Diyanet İşleri Başkanlığı, yeniden, 1965’lere, 1970’lere dönmek mecburiyetinde kalacaktır. İmam-Hatip Mektebi, İlahiyat Fakültesi me’zunlarının talip olmadıkları, köy ve mahalle kadro’larına, liyakat ve ehliyyetleri imtihanlar neticesinde, sabit olan, İlkokul me’zunlarını vekaleten veya asaleten ta’yin etmek mecburiyetinde kalacaktır.