CUM’A  SOHBETİ  ( 5 /07 )

YALAN, İFTİRA  VE  BUHTAN  BÜYÜK  GÜNAH’TIR!...

Abone Ol

Ebû   Hafs  Ömer  bin  Muhammed  en-  Nesefî,  Şerhu’l- Akâid’nde,  Buhârî’nin,   İbn-i   Ömer  radiya’llâhu   anhüma’dan  rivayet  ettiği  bir  Hadis-i  Şerif’e  istinaden “  Kebîr’e,” ( büyük  günahları)  en  başta  şirk  olmak  üzere, dokuz  olarak  saymış  ve  izah  etmiştir.

1)      Şirk,  Allah’a  başkalarını  ortak  etmek. “ İnsanlardan  ba’zıları  Allah’tan  başkasını,  Allah’a  denk  ilahlar  edinirler  de  onları  Allah’ı  sever  gibi  severler. İman  edenlerin  Allah’a  olan  sevgileri  ise( onlarınkinden)  çok  daha  fazladır.  Keşke  zalimler  azabı  gördükleri  zaman  (anlayacakları  gibi)  bütün  kuvvetin  Allah’a  aid  olduğunu  ve  Allah’ın  azabının  şiddetli  olduğunu  önceden  anlayabilselerdi.” (  Bakara / 2 /165)  “ ( İnsanları)  Allah  yolundan  saptırmak  için  O’ na  ortaklar  koştular. De  ki; ( İstediğiniz  Gibi)  yaşayın!  Çünkü  dönüşünüz  ateşedir.” ( İbrahim / 14/30)  “  O’na  ortaklar  koşmamızı  bize  emrederdiniz,  derler. Artık  azabı  gördüklerinde  için  için yanarlar,  biz  de  o  inkar  edenlerin  boyunlarına  demir  halkalar  takarız. Onlar  ancak  yapmakta  oldukları  günahları  yüzünden cezalanndırılırlar.”  Sebe/ 34 /33)  “ İnsanın  başına  bir  sıkıntı  gelince,  Rabbi’ne  yönelerek  O’ na  yalvarır. Sonra  Allah  kendisinden  ona  bir  ni’met  verince,  önceden  yalvarmış  olduğunu  unutur,  Allah’ın  yolundan  saptırmak  için  O’na  eşler  koşar.  ( Ey  Muhammed!)  De ki;  küfrünle  biraz eğlenedur, çünkü  sen  muhakkak  cehennem  ehlindensin.” (  Zümer 39 /8)  “  De ki; Gerçekten  siz, yeri  iki  günde  yaratanı  inkar  edip  O’ na  ortaklar  mı  koşuyorsunuz? O, âlemlerin  Rabbi’dir.” (  Fussilet/ 41/ 9)

Şirk, Allah’ın  Zâtî  ve  Sübûtî   sıfatlarını  ba’zı   fânî’lere  de  izafe  etmektir. Meselâ,  “ Halk,” (yaratmak, bir  şeyi  yoktan  var  etmek)  sıfatını aciz  kimselere  izafe  etmektir.”  Ey  insanlar!( size)  bir  misal  verildi; şimdi onu  dinleyin;  Allah’ı  bırakıb  da  yalvardıklarınız( tapdıklarınız)  bunun  için  bir  araya  gelseler  bile  bir  sineği  dahi  yaratamazlar.  Sinek  onlardan  bir  şey  kapsa,  bunu  ondan  geri  alamazlar.  İsteyen  de  âciz,  kendinden  istenen  de! “  ( Hac / 22 /73)

(  Görüldüğü  gibi  bu  âyet   cahiliye  devrinin  putperest  araplarına,  taptıkları  putların,  bir  sinekten  dahi  âciz  olduğunu  ifade  buyurmuktadır.  Gerçekten  sinek,  çok  zayıf  bir  varlık  olmakla  beraber  yine  de  bir  canlıdır  ve  bir  iş  yapma  gücü  vardır.  İşte  âyet  bir  sineğe  karşı  dahî   kendisini  savunamayan  cansız  putlara  du’a  ve  ibadet  edip  onlardan  yardım  bekleyen  cahiliye  devri  Araplarının  bu  davranışlarındaki  saçmalığı  çok  güzel  bir  misal  ile  ortaya  koymakta,  sinek  ve  putların  âciz  olduğu  gibi  Allah’a  ortk  koşup  onlara  du’a  eden,  onlardan  bir  şey  bekleyenlerin  de  âciz  oldukları  neticesine  varmaktadır.)-

“ Son  on  yılda  15  bin  genç  yarattık  birden,”  “  O, olmasaydı, bizler  de  olmazdık, o, olmasaydı, şimdi  adımız, Corc, Hans ve  Yorgo  olurdu,”  gibi söylemler  de  tam  şirk’tir.

“  Allah,  kendisine  ortak  koşulmasını  asla  bağışlamaz;  bundan  başkasını, (  günahları)  dilediği  kimse  için  bağışlar.  Allah’a  ortak  koşan  kimse  büyük  bir  günah ( ile)  iftira  etmiş  olur.” ( Nisâ/ 4 /48 )  “  Lokman,  oğluna  öğüt  vererek;  Yavrucuğum! Allah’a  ortak  koşma!  Doğrusu  şirk,  büyük  bir  zulümrür,  demişti.” (  Lokman /31 /13)

Allah’a  ısyan  bir  hususta, mahluka  iutaat  etmek,Yalnız,  Allah  için  yapılması  gereken  ibadet’leri  riya  ve  süm’a( görsünler,  duysunlar)  diye  yapmak,  bilhassa,  nafile  ibadetlerde  gizli  şirk  kabul  edilmiştir.

2)      “ Katlü’n- Nefs) ( Nefsi  öldürmek. “Katl,”  Kelimesi,  hem  fail’ine  hem  de  mef’ulüne  izafe  edebildiği  için, hem  kendisini  öldürmek  (intihar  etmek),  hem  de  başkasını  öldürmek  büyük  günahlardan  birisidir. “ İşte  bu  yüzdendirki,  İsrailoğullarına  şöyle  yazmıştık;  kim,  bir  cana   veya  yeryüzünde  bozgunculuk  çıkarmaya  karşılık  olmaksızın ( haksız  yere)  bir  cana  kıyarsa  bütün  insanları  öldürmüş  gibi  olur. Herkim  bir  canı  kurtarırsa  bütün  insanları  kurtarmış  gibi  olur. Peygamberlerimiz  onlara  apaçık  deliller  getirdiler,  ama  bundan  sonra  da  onlardan  çoğu  yine  yeryüzünde  aşırı  gitmektedirler.” ( Mâide /5 /32

( Tarih  boyunca  dünya’da  İsrailoğulları  savaşlar,  ihtilâller, çeşitli  ekonomik  oyunlar  ve  entirikalar  çıkarmış,  bu  gibi  olaylarda  büyük  roller  oynamış, milyonlarca  can  ve  hesapsız  servetlerin  zayi  olmasına  sebeb  olmuşlardır.)

Cinayet’lerin  dünyevî   cezası  kısastır; “ Ey  iman  edenler! Öldürülenler  hakkında  size  kısas  farz  kılındı. Hüre hür, köleye  köle,  kadına  kadın(  öldürülür, Devletin  başının  hükmüyle  infaz  edilir.) Ancak  her  kimin  cezası,  kardeşi,(  öldürülenin  velisi)  tarafından  bir  miktar  bağışlanırsa  artık  taraflar  hakkaniyyete  uymalı  ve ( öldüren) ona( gereken  diyeti)  güzellikle  ödemelidir. Bu  söylenenler,  Rabbi’nizden  bir  hafifletme  ve  rahmettir. Her  kim  bundan  sonra  haddi  aşarsa  muhakkak  onun  için  elem  verici  bir  azap  vardır.” (Bakara/ 2 /178)

( Cihanşümûl  hukuk  ve  ahlam  sistemleri,  haksız  olarak  adam  öldürmenin,  cana  kıymanın  büyük  bir  suç  olduğunda  müttefiktirler. Farklılık  bu  suçun  önlenmesi  için  alınması  gereken  tedbirlerde   kendisini  göstermektedir. İslâm,  suça  iten  sebebleri  azamî  ölçüde  ortadan  kaldırmış,  insanı,  eman,  ibadet  ve  ahlâk  terbiyesi  ile  olgunlaştırmak  için  gerekli  tedbirleri  almış,  bütün  bunlardan  sonra  da  kısas  adıyla  da ( cana  kıyanın  canına  kıyılır”  kaidesini  koymuştur. Haksız  aflarla  bir  gün  hürriyete  kavuşma  ümidi  içinde  beklenen  kimselerin  bu  hali(  hapis  cezası)  hiç  de  çaydırıcı  ve  suçu  önleyici  bir  tedbir  değildir. Kısası  tazminata(  diyete)  çevirme  hakkı  öldürdme  suçunun  acı  neticelerine  katlanmakta  olan  maktul  yakınlarına(  velîlere) aittir. Başkası  bu  cezayı  bağışlayamaz.)

İslâm’ım  öngördüğü  bu  muhteşem  tedbir, ( Kısas)  uygulanabilse, cinayetler  hemen  kesilir. Öldüdüğünde, mutlaka  ölümle  karşı  karşıya  kalacvaüğını  bilen  bir  kimse  asla  cinayete  teşebbüs  dahΠ edemez...