CUM’A  SOHBETİ  ( 4 / 44 )

Abone Ol

KÜÇÜK  KIYAMET!.. ( KIYAMETİN  PROVASI )

“ Ey  insanlar! Rabbi’nizden  korkkun!  Çünkü  kıyamet  vakti’nin  depremi  müthiş  bir  şeydir! “  “  Onu  gördüğünüz  gün, her  emzikli  kadın  emzirdiği  çocuğu  unutur,  her  gebe(hamile)  kadın  çocuğunu  düşürür.  İnsanlharı  da  serhoş  bir  halde  görürürsün.  Oysa  onlar  serhoş değillerdir;  fakat  Allah’ın  azabı  çok  dehşetlidir! “  “  İnsanların  bilgisi  olmaksızın  Allah  hakkında    tartışmaya  giren  ve  her  inatçı  şeytana  uyan  bir  takım  kimseler   vardır.” (  Hac /22/1,2,3)

( Ba’zı  müfessirlere  göre  bu  âyetteki  “şeytan” dan  maksad, inkarcıların  ileri  gelenleri , şeytan  kadar  azgınlaşmışşları  da  olabilir.)

“ Söküp  çıkaranlara,  yavaşca  çekenlere,  yüzdükce  yüzenlere, yarıştıkca  yarışanlara  iş  düzenleyenlere  andolsun.” ( Nâzi’ât/ 79/1,2,3,4,5)

“  Birinci  üflemenin( kâinatı)  sarstığı, onu  ikinci  üflemenin  ta’kip  ettiği  gün,  işte  o  gün  yürekler  kaygıdan  oynar,  gözler  yorgun  düşer.” ( Nâzi’ât/79/6,7,8,9)  ( Birinci  şiddetli  depremden  sonra  ta’kip  eden  ikinci  büyük  deprem.)

“ Gizlenenlerin  ortaya  döküldüğü  günde  insanlar  için  ne  bir  güç ne  de bir  yardımcı  varıdr. Dönüş  sahibi  olan(  yağmur  yağdıran)  göğe, ( nebat  ile) yarılan  yere  yemin  ederim  ki,   Kur’ân  (  hak  ile  batılı)  ayıran  bir  sözdür. O.  asla  bir  şaka  değildir. Onlar  bir tuzak  kurarlar,  ben  de  bir  tuzak  kurarım, Kâfirlere  mühlet  ver,  onları  biraz  kendi  hallerine  bırak ( pek  yakında  desteğimiz  sana  gelecek)  (  Tarık/ 86/9,10,11,12,13,14,15,16,17)

( Dönüşü  Olan  sema’dan  maksad,  buharlaşma  ile  denizlerden  ve  göllerden  semaya  yükselen  suları  yağmurlar  ile yeryüzüne  döndürülmesidir.Zaman  zaman, yağmurla  birlikte, gök  yüzünden  kurbağı  ve  solucanların  da  yağdığı  görülür. Yarılan,  açılan  yeryüzünden  maksad, dipremler  neticesinde, yeryüzünde  görüler  yarıklar  ve  açılmalar  murad  olunmuştur..

“  Göklerde  ve  yerde  bulunan  herkes, O’ndan  ister. O, her  an  yaratma  halindedir.” (  Rahman/ 55/ 29)  (  Varlıklar   dilleri  ve  halleriyle  ibadet,  rızık, afvedilme  ve  benzeri  hususlarda  Allah’tan  yardım  isterler Allah  diriltmek  ve  öldürmek, değerli  veya  değersiz  kılmak,  zengin  veya  fakir  yapmak,  isteyene  vermek  ve  benzer  işlerde,  her  an  kâinatta  tasarruf  etmektedir.)

Ba’zı  müfessirler  de  Allah  hergün,  her  vakit, semavât  ve  arz’da  yeni  yeni  yaratışradır.Sema’da, Yeni  yeni  galaksiler, Samanyolu  ve  Güneş  sistemlerinde her  an  yeni  yyeni  seyyare’ler keşf  ve  tespit  edilmekitedir. Okyanus’larda,  yer  yer, adalar  ya  batıyor, ya  da  yeni  yeni,  adalar  infıtar  ediyor.

Nuh  Tufanından  sonra, yakın  Coğrafya’mızda,  şiddetli  depremler  neticesinde  yeryüzünde  olağanüstü  değişiklikler  görülmüştür. Nuh  Tufanından  sonra  Karadeniz  bir  iç  deniz  iken, yeryüzündeki  büyük  yırtılma  ve  açılma  neticesinde  İstanbul  Boğazı   ile  Çanakkale  Boğazı  açılmış, Marmara  Denizinini  sıcak  suları  alttan, Karadenize, Karadenizin  soğuk  suları  üstten  Marmara  Denizi’ne  akmaya  başlamıştıtır. “ İki  denizi  biribirine  kavuşmak  üzere  salıvermiştir.”  “   Aralarında  bir  engel  vardır,  biribirine  geçip  karışmazlar,” ( Rahmân /55 /19,20)

Marmara  Denizinin Kuzey  ucu  Bolu  Dağları  eteklerine  kadar  uzanmışken, şiddetli  bir  deprem  neticesinde Sapanca  Gölü civarında Marmara  Denizi  bölünmüş, tevali  eden  zamanlar  içinde  Bolu  Dağlarından  gelen alüvinyonlar, Herdek,Sakarya  Ovasını  doldurmuş, kara’ya  dönüştürmüş, arada, Sapanca  Gölü  göl  olarak  kalmıştır.Aynı  durum, Göller  Bölgesi  için  de  geçerlidir,Afyon, Konya, Isparta,  Burdur, Antalya  Derin  su  kitleleri  altında iken, Sultan  Dağları  başta  olmak  üzere, bölge’de  infıtar  eden,    dağlar, Buralarda  bulunan  su  kitlesini Akdenize  doğru  itmiş, bölge’de 70 kadar  göl  günümüze  kadar  gelmiştir.Hazindir,ki, Son  yıllardaki  hakim  olar  kuraklık  sebebiyle bu  göllerin  ekesirisi  kurumuş, artık yoklar... 

Allah  her  an  ve  her  vakit  yeni  yeni, bir  yaratılışta  olduğu  için,  semâvette  olduğu  gibi,  arzda  da (yeryüzünde)  yer  katmanlı  arasında  ad  daimî  bir  hareketlilik  vardır.Arziyat  Bilim  insanları, Anadolu’nun  büyük  bir  bölümünde  hergün, her  saat 4,4,5  şiddetinde  veya  daha  düşük  şiddette  deprem  meydana  geliyor, günlüm  meşgaleler  arasında  bizler  bunların  hiçbirisini  hissetmiyoruz.

Orta  Asya’dan 1071’dn  önceki  zamanlarda  kopup  gelen  ve  Anadolu’yu  vatan  haline  getirin, Oğuz  Boyları  bu  şartları  iyi  bildikleri  için, depremlere  karşı  bütün  tedbirleri  almışlardı. Öncelikle  yerleşim  yerlerini, deniz,göl, nehir  ve değer  kenarlarına, ovalara,  düzlük  mer’a’lara  değil, dağ  eteklerine, tepele  kayalara,  zemini  sağlam  yerlere  kurdular.Bir  deprem  ve  felaket  halinde,  ölümlere   sebebiyyet  vermemek  için. Bir  yapı  şekli  geliştirmişlerdir.Duvarlar, Düğmeli  denilen  hatıllarla  taş  duvar  halinde  inşa  edilmekte, çatılar, katlar  arası  döşeme, odalar  arasında duvarlr,  ahşap,  hafif  malzeme  ile yapılmaktadır. Deprem  veya  herhangi bir felakette  binalar  yıkılmdığında, taş  örme  duvarlar  dışa  doğru  yıkılıyor, ara  bölmeler,  çatılar  çöktüğünde  de ahşap  hafif  malzeme  ile  yapıldığından  en  fazla  hafif  yaralanmalarla  bu  deprem  veya  felaket  geçiştirilebilinirdi. Modern  çağlarda,  demir  ve  çimento’nun  icadıyla, mi’marlar,  mühendisler  Anadolu  insanının tarihî  irfanı’nı  hiç  dikkate  almadan kibrit  kutusu  benzeri  biribinin  aynı  binalar  yaptılar, düşük  şiddette  depremlerde  bile büyük  felaketlere  düçar  ettiler...