KÜÇÜK KIYAMET!.. ( KIYAMETİN PROVASI )
“ Ey insanlar! Rabbi’nizden korkkun! Çünkü kıyamet vakti’nin depremi müthiş bir şeydir! “ “ Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe(hamile) kadın çocuğunu düşürür. İnsanlharı da serhoş bir halde görürürsün. Oysa onlar serhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı çok dehşetlidir! “ “ İnsanların bilgisi olmaksızın Allah hakkında tartışmaya giren ve her inatçı şeytana uyan bir takım kimseler vardır.” ( Hac /22/1,2,3)
( Ba’zı müfessirlere göre bu âyetteki “şeytan” dan maksad, inkarcıların ileri gelenleri , şeytan kadar azgınlaşmışşları da olabilir.)
“ Söküp çıkaranlara, yavaşca çekenlere, yüzdükce yüzenlere, yarıştıkca yarışanlara iş düzenleyenlere andolsun.” ( Nâzi’ât/ 79/1,2,3,4,5)
“ Birinci üflemenin( kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin ta’kip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözler yorgun düşer.” ( Nâzi’ât/79/6,7,8,9) ( Birinci şiddetli depremden sonra ta’kip eden ikinci büyük deprem.)
“ Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde insanlar için ne bir güç ne de bir yardımcı varıdr. Dönüş sahibi olan( yağmur yağdıran) göğe, ( nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki, Kur’ân ( hak ile batılı) ayıran bir sözdür. O. asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım, Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak ( pek yakında desteğimiz sana gelecek) ( Tarık/ 86/9,10,11,12,13,14,15,16,17)
( Dönüşü Olan sema’dan maksad, buharlaşma ile denizlerden ve göllerden semaya yükselen suları yağmurlar ile yeryüzüne döndürülmesidir.Zaman zaman, yağmurla birlikte, gök yüzünden kurbağı ve solucanların da yağdığı görülür. Yarılan, açılan yeryüzünden maksad, dipremler neticesinde, yeryüzünde görüler yarıklar ve açılmalar murad olunmuştur..
“ Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O, her an yaratma halindedir.” ( Rahman/ 55/ 29) ( Varlıklar dilleri ve halleriyle ibadet, rızık, afvedilme ve benzeri hususlarda Allah’tan yardım isterler Allah diriltmek ve öldürmek, değerli veya değersiz kılmak, zengin veya fakir yapmak, isteyene vermek ve benzer işlerde, her an kâinatta tasarruf etmektedir.)
Ba’zı müfessirler de Allah hergün, her vakit, semavât ve arz’da yeni yeni yaratışradır.Sema’da, Yeni yeni galaksiler, Samanyolu ve Güneş sistemlerinde her an yeni yyeni seyyare’ler keşf ve tespit edilmekitedir. Okyanus’larda, yer yer, adalar ya batıyor, ya da yeni yeni, adalar infıtar ediyor.
Nuh Tufanından sonra, yakın Coğrafya’mızda, şiddetli depremler neticesinde yeryüzünde olağanüstü değişiklikler görülmüştür. Nuh Tufanından sonra Karadeniz bir iç deniz iken, yeryüzündeki büyük yırtılma ve açılma neticesinde İstanbul Boğazı ile Çanakkale Boğazı açılmış, Marmara Denizinini sıcak suları alttan, Karadenize, Karadenizin soğuk suları üstten Marmara Denizi’ne akmaya başlamıştıtır. “ İki denizi biribirine kavuşmak üzere salıvermiştir.” “ Aralarında bir engel vardır, biribirine geçip karışmazlar,” ( Rahmân /55 /19,20)
Marmara Denizinin Kuzey ucu Bolu Dağları eteklerine kadar uzanmışken, şiddetli bir deprem neticesinde Sapanca Gölü civarında Marmara Denizi bölünmüş, tevali eden zamanlar içinde Bolu Dağlarından gelen alüvinyonlar, Herdek,Sakarya Ovasını doldurmuş, kara’ya dönüştürmüş, arada, Sapanca Gölü göl olarak kalmıştır.Aynı durum, Göller Bölgesi için de geçerlidir,Afyon, Konya, Isparta, Burdur, Antalya Derin su kitleleri altında iken, Sultan Dağları başta olmak üzere, bölge’de infıtar eden, dağlar, Buralarda bulunan su kitlesini Akdenize doğru itmiş, bölge’de 70 kadar göl günümüze kadar gelmiştir.Hazindir,ki, Son yıllardaki hakim olar kuraklık sebebiyle bu göllerin ekesirisi kurumuş, artık yoklar...
Allah her an ve her vakit yeni yeni, bir yaratılışta olduğu için, semâvette olduğu gibi, arzda da (yeryüzünde) yer katmanlı arasında ad daimî bir hareketlilik vardır.Arziyat Bilim insanları, Anadolu’nun büyük bir bölümünde hergün, her saat 4,4,5 şiddetinde veya daha düşük şiddette deprem meydana geliyor, günlüm meşgaleler arasında bizler bunların hiçbirisini hissetmiyoruz.
Orta Asya’dan 1071’dn önceki zamanlarda kopup gelen ve Anadolu’yu vatan haline getirin, Oğuz Boyları bu şartları iyi bildikleri için, depremlere karşı bütün tedbirleri almışlardı. Öncelikle yerleşim yerlerini, deniz,göl, nehir ve değer kenarlarına, ovalara, düzlük mer’a’lara değil, dağ eteklerine, tepele kayalara, zemini sağlam yerlere kurdular.Bir deprem ve felaket halinde, ölümlere sebebiyyet vermemek için. Bir yapı şekli geliştirmişlerdir.Duvarlar, Düğmeli denilen hatıllarla taş duvar halinde inşa edilmekte, çatılar, katlar arası döşeme, odalar arasında duvarlr, ahşap, hafif malzeme ile yapılmaktadır. Deprem veya herhangi bir felakette binalar yıkılmdığında, taş örme duvarlar dışa doğru yıkılıyor, ara bölmeler, çatılar çöktüğünde de ahşap hafif malzeme ile yapıldığından en fazla hafif yaralanmalarla bu deprem veya felaket geçiştirilebilinirdi. Modern çağlarda, demir ve çimento’nun icadıyla, mi’marlar, mühendisler Anadolu insanının tarihî irfanı’nı hiç dikkate almadan kibrit kutusu benzeri biribinin aynı binalar yaptılar, düşük şiddette depremlerde bile büyük felaketlere düçar ettiler...