SÜLEYMAN  EFENDİ  HAZRET’LERİ  HAKKINDAKİ, YALAN,  İFTİRA  VE  BUHTAN’LARA CEVAPLAR!... ( 01)

Hindistan, Hindistan’lı mühendis, Laciverd takke’li   hocaefndiler’in masal- hikayesine benzer, bir masal ve hikaye daha, İnternet vasatında tedavüle sürülmüştür,

Yaşları,30,40’lı yaşlarında, Hazreti  Üstaz’ımız’ın  ebediyyete  intikalinden,30-40 yıl sonra dünya’ya gelenler, Hazreti Üstaz’ımızın dünyevî  tasarruf yıllarını bilmeyen, birinci, ikinci hatta üçüncü nesil talebesinden bile ders okukumamış, bu yolun esasatına öğrenememiş genç nesiller, ne olur, Hazreti Üstaz’ımızın   büyüklüğünü, ma’nevî  derecesini, hatta, zahirî  ilimlerdeki mertebesini ispat için bu kabil masal ve hikayelere ihtiyacınız yoktur. Sahbizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müceddid’in  en zor şartlarda, mücadelesi ve mücahadesi,insaf ehli herkes tarafından teslim edilmiştir.Aradan geçen bunca zaman zarfında, biz’lerin, sonra gelen zahirî ve dünyevî  idarecilerin  yaptıkları bunca hatalara rağmen,    tecdid’in, hizmetlerin devam etmiş olması, Üveysî, ma’navî  tasarrufu’nun   bi’temâmihâ ve bi’kemâlihâ  devam ettiğinin en büyük delilidir.

İnternet Site’lerinde tedavüle sokulan, anlatılan,hikaye edilen masal şu: Güya,Hazreti Üstaz’ımıza müntesip iki hocaefendi Mağrib ülkelerinden Fas’a gitmişler.Bu hocaefendiler kimler, Fas’a niçin gitmişler, kendilerini kimler da’vet etmiş, Fas’a hangi maksadla gitmişler, bunların hiç birisinin cevabı yok...

Fas’ta bir ziyafete da’vet edilmişler, yenilmiş, içilmiş, sıra ta’am du’a’sına gelince, ev sahibiİ  Fas’lı’lar ta’am du’a’sı için hocaefendilere işaret etmişler, hocaefendi, uzunca bir ta’am du’ası yapmış,Ziyafet meclisinde bulunan, 70 yaşlarında, diğerlerine göre nispeten yaşlı olan bu zat,” Durun!Bu ta’am du’a’sı, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî(K.S.)  Efendi Hazret’lerinin tertip ve tanzim ettiği ta’am du’a’sıdır, bu du’a’yı yapanlar da Bu Mübarek zatın   müridleri ve müntesipleri olmalıdır,  onlara i’tibar ediniz, onları el üstünde tutunuz, ne istiyorlarsa yerine getiriniz,” demiş...Çocuklara masallar burada bitiyor. Sonra bu hocaefendiler nereye gitmişler, hangi hizmetlerde bulunmuşlar, bilgi verilmiyor...

HATM-İ  HAVÂCEGÂN-İ  NAKŞİYYE:

Bir Fatiha ve üç İhlas-ı Şerif   okunarak, Evvelen, Peygamber’imizin, diğer Enbiya-i Kiram’ın, Silsile-i Sadâtımızın,hassâten Haz. Üstaz’ımızın  ruhuna  hediye edilir. Eûz-ü Besmeleden sonra, bir Fatiha,Fatiha’dan sonra,Tevbe Suresinin,128,129, ayetleri,  Mümtehıne Suresi’nin,7. Yunus Suresi,81.okunduktan sonra,Tahrim Suresi 8. Ayeti Kerimesi okunur,100 kerre İsti’ğfâr-ı Şerif, sonra Besmele ile,Ahzâb Suresi’nin 56. Ayeti okunur,100 kerre Salavât-ı Şerife okunur.Besmele ile,Âl-i İmran Suresi’nin 200. Ve son ayeti okunur, bir müddet rabıta ve mürakabeden sonra, 7 kerre Fatiha-i Şerife,1000 İhlas, sonra yine 7 Fatiha-i Şerife,daha sonra yine 100 kerre Salâvât-ı Şerife, kısa bir Aşr-ı Şerif ve du’a ile hatim tamamlanır.Hatme iştirak edenlerin sayısına göre, yukarıdaki rakamlar taksim edilir. Hatmi idare edenin sağında ve solunda en az yedi kişi veya daha fazlası bulunuyorsa, birinci Fatihayı sağdan yedi kişi, ikinci fatihayı soldan yedi kişi okur.Hatim, hafta’nın Çarşambayı Perşembe’ye bağlayan gecesinde, mümkünse temiz bir mahalde ve loş bir ışık altında yapılır. Hatmi şu veyabu sebeble haftanın başka günlerine taşımık tasavvufî bid’attir, kaçınılmalıdır.

HATM-İ HÂCEGÂN-İ  NAKŞİYYE:

Silsile-i Zeheb, Silsile-i  Sâdât’ın 9. Halkası,Sıddık-ı Ekber, Peygamber’lerden sonra Ümmetin en hayırlısı ve faziletlisi olduğundan istisna edilince, 1. Merkez ve Kutbu’l-Aktâb Abdü’l- Hâlık Gucdüvânî(K.S.) Efendi Hazret’lerinin   tertip ve tanzimi olup onun devrinden i’tibaren, Zikr-i Hafî, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i  aliyye’nin  esâsâtından. Temel düsturlarından kabul edilmiş ve icra edilegelmiştir. İnşâ Alla! Kıyamete kadar da devam ettirilecektir.

Hazreti Üstaz’ımız,(k.s.) Efendi Hazretleri. “ Havâce Müşârun ileyh tarafından va’z ve te’sis kılınmış bir rükn-ü Rekîn’dir( bu yolun temel direklerinden birisidir ve en mühimmi’dir.) Bu tarîkat-i Celîle’de, Havâce, Abdü’l-Hâlık  Hazret’lerinin zaman-ı Saâdet’lerinden i’tibaren bu rükn-ü Kudsî’nin icrasına riayet edilmiş ona tevessül ve temessük   vusûl sebeblerinin en mühimmi sayılmıştır. Hatm-i  Hâcegân: Aslan ve fer’an, (aslı ve teferruatı)  kitap ve sünnetten alınmış iktibas edilmiştir.Hatmin zımnındaki  umûr, Allâhu Te’âlâ’ya  isti’ğfâr ve niyaz’dan, Cenab-ı Resû’s-Sakaleyn’e  salat ve selâm’dan, tahmid ve tevhid-i Hüdâ’dan, Tilâvet-i  Kur’ân-ı  Aızîmü’ş-Şân’dan ibarettir. Bunların yerine getirilmesi ve ifası ise, mükelleafiyyetlerimiz dahilinde olup   İlâhî   ve Nebeviyye  emirlerimiz içindedir.

Bu haysiyyetle, Hatm-i  Havâcegân bid’atlerden ve muhdesattan ( sonradan uydurulmuşlardan, muarrâ( arındırılmış) bulunan kitap ve sünnet ahkamı ameliyyesinden başka bir şey olmayan    en faziletli bir Tarîkat-i Celîle rükûn’larından birisidir.” Buyurmuştur,

Böylece, ba’zı kart yobazların, bu hatim de nereden çıktı,Asr-ı Saâdette, Hulefâ-i Râşidîn ve Ashab-ı Güzîn devrinde varmıy dı? Demelerine de müdellel ve muknî  bir cevap teşkil etmiştir.

HATM-İ HÂCEGÂN-İ  KÂDİRÎ :

Başlangıcı i’tibariyle, aynen ,Hâcegân  Hatmi gibi,ayetler okunur, 100 kerre  isti’ğfâr, 100 kerre Salavât-ı Şerife okunduktan sonra, kısa bir smurakabe ve 100 kerre, ” Meded yâ  Seyyid Abdülkadir-i Geylânî  bi’izni’llâh” 11 Kerre Fatiha-i Şerife, 1000 İhlas-ı Şerif1e, Besmele ile 100 kerre  İnşirah Suresi,( Kur’ân-ı Kerim’in 94. Suresi) 11 kerrea Fatiha okunduktan sonra, ehlince ma’lum, 9 münacaat herbiri  100’er kerre okunur, 100 salavât-ı Şerife, Aşr-ı Şerif ve kısa bir du’a ile hatim biter...

Hatm-i  Hâcegâ n-ı Kâdirî’yi, Hazreti Üstaz’ımız ömründe sadece bir kerre, ebediyyete irtihal buyurduğu, Milâdî, 1959  yılında, Muharrem ayının ilk günü Perşembeyi Cum’a’ya bağlayan gece, Kısıklı’da, ma’lûm Ziyarethane’de yaptırmış, hatme iştirak eden talebe’ye not alınız, Topçularda bulunan talebe’ye de ta’lim ediniz, onlar da ma’lûmat sahibi olsunlar, “ buyurmuştur. Hatm-i Kadirî, Tarîkat-i Kadiriyye-i aliyye’nin  düstur  ve  esâsâtından olup, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i aliyye’nin düstur ve esâsâtından değildir. Hazreti Üstazımız, devrinde diğer Tarîkat mensuplarının, hakiki ma’na’da mürşid’leri kalmadığı için, fi’î’len o tarikatlerin de mürşidi olduğundan teberrüken ve ta’lim maksadıyla yaptırmıştır. Olağanüstü durumlar zuhur ettiğinde, tıbbın aciz kaldığı bir hastalık isabet ettiğinde, istisnaî  hallerde teberrüken, Hatm-i Kadirî  yapılabilinr, Öyle her hafta sanki, Zikr-i Hafî, Nakşibendiyye-i aliyye’nin temel düsturu ve esâsâtındanmış gibi  haftanın bir günü her hafta yapılması. Tasavvufî  bid’attir,  eski zamanlarda yok idi. Bu bid’atte diğer bid’atler   gibi son zamanlarda ihdas edilmiştir.