SÜLEYMAN  EFENDİ  HAZRET’LERİ  HAKKINDAKİ,  YALAN,  İFTİRA  VE  BUHTAN’LARA  CEVAPLAR !... (  80 )

Hazreti Üstaz’ımızın küçük bir resmiyle, Cumhur Reisi,Muihterem, Recep Tayyip Erdoğan’ın, arkasında, Bakanlar,Askerî  ve sivil bürokratların bulunduğu ellerini açmış du’a ederken, bir resminin bulunduğu, bir haber, daha doğrusu, bir tespit, İnternet vasatında, tedavüle sokulmuştur.Yazı, tesbit şudur: “ Süleyman Hilmi Tunahan Hazret’leri Tayyip Erdoğan’ın anne ve babasının Mürşidi’dir. Anne babası’nın nikahını Süleyman Efendi kıydı. Tayyip Erdoğan dünya’ya geldiklerinde Süleyman Efendi’nin kucağına verdiler. Süleyman Efendi şöyle buyurdu: “ BU    BENİM EVLADIM BÜTÜN DÜNYA’YA HAKİM OLACAKTIR.” Tayyip Erdoğan’ın anne ve babasının mezarları Karacaahmed’deki Süleyman Efendi’nin yanı başında.”( daha doğrusu ayak ucunda)...

Allahım! Benim ömrüm, hep hataları tashih ile mi geçecek? Hele, hele, Hazreti Üstaz’ımız hakkında, muhalif ve muarız’ların kasıtlı, yalan, iftira ve buhtanlarına,Ehibbâ  ve tevâkuş’ların hamakatlarına cevap vermekle mi geçecek?

İŞİN DOĞRUSU, ASLI NE? :

Câmia’mız arasında, Ali Dayı olarak ma’ruf, aslen Rize’li, Ali Yılmaz, uzunyol Gemi adamıdır; Gençliğinden i’tibaren,yıllarca, bir mürşid aramıştır.Gemiyle gittiği,bilhassa İslâm ülkelerinde hep bir mürşid bulurum, diye soruşturmuş, araştırmıştır. Türkiye dahilinde de şeyh-mürşid olduğu iddiasındaki  herkesi ziyaret etmiş bir şeyler aramıştır, fakat aradığını bulamamış, me’yûsen, elbet birgün banada  Mürşid-i Kâmil’i bulmak nasip olur,” diye beklemeye başlamıştır.

Süleyman Efendi Hazret’leri (k.s.) İstanbul’da Rumeli Yakasından Anadolu Yakasına taşınmış, Çamlıca- Kısıklı’da ikamete başlamıştı.Halkımız, artık kendisine, “ Çamlıca’lı Süleyman Efendi Hazret’leri,” diye hitap ediyorlardı.Haftanın ba’zı günleri, İstanbul’daki Fatih, Bayezid, Sultanahmed, Yenicami,Arpacılar Camii gibi, Selâtîn Camii’lerde va’az etmek için Vapurlarla karşıya geçiyor, yine vapurlarla dönüyordu.

Galataköprüsünden Üsküdeara’ geçmek için   vapur’a binmişti. O devirde vapurlarda tütün ma’mullerinin içilmesi yasak değildi, Birinci ve ikinci mevki  salonlarında boğucu bir duman olduğu için Süleyman Efendi Hazret’leri Üst güvertede   açım mekanda oturuyordu. Elinde de va’az sırasında giydiği cübbe ve sarığının bulunduğu çantası vardı. Tesadüf-Tevâfuk, Ali Yılmaz da aynı vapurla Üsküdar’a geçmek üzere, üst güverte’ye çıkmış Efendi Hazretlerinin tam karşısındaki sıraya oturmuştu.

Bir ara gözgöze geldiler, Ali Yılmaz biraz daha kalb’ten-ruhtan, Süleyman Efendi Hazret’lerine baktı,Minkârî burunlu, alnı açık, Nurânî  Simasıyla,” İşte, Benim aradığım Mürşid-i Kâmil bu Zât olmalıdır,” dedi.Karşısında oturan,daha önceden hiş tanışmadığı,Zât,” Ali Dayı! Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid’in parmakları da uzun olacak değil mi? buyurunca, Ali Yılmaz, artık,” Ali Dayı’dır, Ali Dayı, yeriunden fırlar, Süleyman Efendi Hazret’lerinin ellerine kapanır ve bir daha  irtihaline kadar  hiçbir an ayrılmamak üzere, hizmetine girer...

Ali Dayı, ( Ali Yılmaz), kendisi gibi, denizci,Deniz Yollarında çalışan, Ahmed Kulokur,( Hacı Kaptan),Ahmed Erdoğan,( Çarkçıbaşı- Lostrum) Cumhurreisi, Muhterem, Receap Tayyip Erdogğan’ın  Muhterem,Merhume Pederleri) Ahmed Karahan,( Denizyollarında Sendika Lideri), Abdurrahman Öztürk,( Uzakyol Gemi adamı) ve Rizeli,Ahmed Kaplan.(  Merhumlar, Hüseyin,Kemal Kaplan ile, Ahmed, Süleyman Kaplan Kardeş’lerin Merhum, Muhterem Pederleri) Hazreti Üstaz’ımızın va’az’larına sohbetlerine götürür, Bu  zevat, va’az ve sohbetlerden sonra Hazreti Üstaz’ımızın elini öperler, hayır du’a’sını alırlardı.Dört Ahmed’den üçü ve Abdurrahman Öztürk Denizciydiler,dördüncü Ahmed, Rizeli Ahmed Kaplan, kalabalık aile nüfsunun nafakası için İstanbul’da, Ümraniye’de, Taşocaklarında çalışıyordu, Yani, ekmeağini taştan çıkarıyordu.Ekmeğini taştan çıkarırken,Hüseyin, Kemal, Ahmed ve Süleyman Kaplan oğullarını, Hazreti Üstaz’ımıza,da’va’mıza vakfetmişti.1950’li yılların sonlarında, kendisi Taşocağı  İşletmecisi oldu, Ümraniye civarında  arsa ve arazîg’lere tesahup etti.Ümraniye’deki Meşhur Büyük Kurs ve Sur Hastahanesinin bulunduğu arazî’yi, Merhum, Ahmed Kaplan vakfetmiş, üzerine de ilk binayı,Merhume, Sevim, Merhum,Hasan Gümüşsoy inşa ettirmişlerdir Ayrıca,aynı Mınkıkada, vakfettiği geniş bir arazî  üzerine, Hacı Ahmed Kaplan Vakfı tarafından büyük bir Cami, bitşiğinde de   dört katlı muhteşem bir kurs-yurt binaesı yaptırılmıştır.

Ahmed Kulokur,( Hacı Kaptan9, uzun yıllar Denizyollarında ikinci kaptan, Suvarî  Yardımcısı, büyük ve çok Lüks gemilerde Suvarî  olarak çalıştıktan sonra, emekli olmuş,birikimleriyle satın aldığı geniş arazî’nin   büyük bir bölümünü vakfetmiş,bu arsa üzerine, Rafet, Kadir ve Abdullah Dağlı Kardeşler, Ümraniye, Büyük Kız Kurs-Yurdunu yaptırmışlardır. Ahmed Kulokur( Hacı Kaptan),son nefesine kadar burada hizmete kaim olmuştur...

Denizyollarında Sendikacı olarak uzun yıllar hizmet veren, Ahmed Karahan, Ayvansaraydaki kendi evini, Kız Kursu- Yurdu olarak tahsis etmiş, uzun yılar, burada kız çocuklarımız, Zarurat-ı Diniyyelerini, dinî- İslâmî  terbiyelerini aldılar.

Abdurrahman Öztürk, Çengelköy, Bekar Deresinde bulunan, Geniş arazî’sini vakfetmiş, Merhum, Ertuğrul Alemdar tarafından, Muhtereme, Merhume, Valideleri Samiye Alemdar adına büyük bir kurs-yurt, cami ve hademe-i Hayrat için lojmanlar inşa ettirilmiştir.

Merhum,Ali Dayı ( Ali Yılmaz) vasıtasıyla Hazreti Üstaz’ımız’la müşerref olan, va’az’lar ve sohbetlerine mazhar olan bu zevatı yakından  tanıma fırsatına erdim,Herbirsinin da’va’mıza olan sadakatlerine,”Himmete nail olabilmek için ilerleyen yaşlarına rağmen, hizmete nasıl rağbet ettiklerine, büyük bir hayranlıkla müşahade etmiştim.

Merhum, Ahmed Erdoğan, Reisicumhur, Tayyip Erdoğan’ın Muhterem, Pederleri, uzun yıllar  Denizcilikte  çalıştıktan sonra,emekli olmuştur.Hazreti Üstaz’mız irtihal buyuruncaya kadar    va’az’larını ta’kip etmiş, sohbetlerine katılmış, Hazreti Üstaz’ımız, Kasımpaşa Camii Kebir ‘e va’az etmek için geldiğinde,Refika-i Muhteremeleri, Reisicumhur, Cecep Tayyip Erdoğan’ın Muhtereme, Merhume Valideleri, Tenzile Erdoğan  da Hazreti Üstaz’ımızın va’az’larını ta’kip ederdi.Ahmed Erdoğan, Hazreti Üstaz’ımızın va’az ve sohbetlerinden her döndüğünde, evde, Refikasına ve çocuklarını Hazreti Üstaz’ımızın söylediklerini anlatır, duyduklarını onlara naklederdi.Ahmed Erdoğan-Tenzile Erdoğan ve Erdoğan Ailesiyle Câmia’mız münasebetleri  hangi nokta’da geliştiği hususnda yukarıda anlatmaya çalıştığım,temas ve irtibat bir fikir verebilir. Anlatacaüğım...