MÜJDELER OLSUN AYASOFYA CAMİİ KEBİR’İ İBADETE AÇILDI!...

Müjdeler Olsun. Gözaydınlığınız olsun, dünya gözüyle Ayasofya’nın ibadete açılışını görenler. Ömürleri boyunca, Ayasofya’nın ibadete açılması için, dua, himmet, tebliğ, tenzir ve tahzirde bulunup, dünya gözüyle Ayasofya’nın ibadete açılışını göremeden ebediyete intikal edenler. Ayasofya ibadete açılsın, diye makale yazdığı için, idamla yargılandığı halde, Ayasofya’nın ibadete açılışını dünya gözüyle göremeden ebediyete intikal edenler. Milliyetçi mukaddesatçı gençliğe, “Ayasofya açılacaktır, Ayasofya, aziz bir kitap gibi açılacaktır” diye hitabelerinde sık sık tekrarlayan, makale ve fıkralar yazarak ümit aşılayan ve fakat dünya gözüyle Ayasofya’nın ibadete açılışını göremeden ebediyete intikal edenler, “Ruhunuz Şâdolsun, Ayasofya ibadete açılmıştır...” 

1950 yılından itibaren, Ayasofya’nın ibadete açılması için, va’zu nasihatleri, hitabeleri şiir, yazı ve makaleleriyle aziz milletimizi gayrete getiren, ilham veren ve ekserisi ebediyete intikal etmiş, muhterem, merhum, zevat hakkında, ruhlarına birer Fatiha ve üçer İhlas okunması ve aziz ruhlarının şâd’edilmesi maksadıyla, bahsedeceğim :   

14 Mayıs 1950 tarihinde yirmi yedi yıllık istibdat. İttihad ve Terakki artığı, tek parti mütegallibe, ceberûtî ve tâgûtî, CHP aziz milletimizin gerçekleştirdiği, bir “Beyaz Devrim” ile “Yeter, artık söz milletindir” dedi ve bir daha tek başına ebediyen iktidara getirmemek üzere tarihin çöplüğüne gönderdi.

14 Mayıs 1950’de aziz milletimizin kahir bir ekseriyetle iktidar yaptığı Demokrat Parti’nin ilk işi, Ezan-ı Muhammedî’nin aslına ircâ-i saüdedinde, Türk Ceza Kanununda ezanı aslına uygun olarak okuyanlara    en az üç ay paraya çevrilemez ve ertelenemez bir şekilde cevz verilmesini derpiş eden maddenin iptali için, TBMM’ne teklif vermek olmuştur. Nitekim, aradan daha bir ay geçmeden 16-17 Haziran 1950 tarihinden itibaren, yurdumuzun her tarafında Ezan-ı Muhammedî aslına uygun olarak okunmaya başlanmıştı. Diğer taraftan Merhum Menderes Başbakan olarak gittiği, Konya’da, Kütahya’da ve İzmir’de nutuklarında “Bu Millet Müslüman’dır, Müslüman Kalacaktır” diyordu. Menderes’in ezan  konusundaki tavrı ve bu konuşmaları, aziz milletimizde, Ayasofya’nın da ibadete açılabileceği ümidini vermişti. Filhakika, 1950’li yıllarda, Milliyetçi-Mukaddesatçı cenahın elinde, gazete, dergi, kitap yoktu. Sivil toplum kuruluşu yoktu. Kamuoyu oluşturup bir görüşü, bir talebi hükümetlere iletebilecek herhangi bir dinamik yoktu.

Tek başına, Sahib-i Zaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Mücedid, Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazretleri, (k.s.) İstanbul’daki selâtîn camilerin kürsülerinden Menderes’e hitaben “Ayasofya’yı aç, bu Milleti, Allah’ın, meleklerin, kitapların, Peygamber’lerin bütün lanet edicilerin ve Ebu’l-Fethi ve’l-Megâzî, Fatih Sultan Muhammed Han Gâzî Hazretlerinin lanetinden kurtar ve bu  Milletin yolunu aç” diye haykırmıştı.

Diğer taraftan, Efendi Hazret’lerinin en sadık ve vefâkâr bağlılarından, İstanbul’un en itibarlı iş insanlarından Kayseri’li Merhum, Hacı Refik Bürüngüz ile, Kayseri’nin eşrefi, ailelerinden, Kirazoğlu Ailesinden, Merhum İbrahim Kirazoğlu vasıtasıyla, Merhum Menderes’e Ayasofya’yı ibadete açması için haber gönderdi, kendisini cesaretlendirdi. Kirazoğlu Ailesinden Merhum, İbrahim Kirazoğlu, Demokrat Parti Kayseri Milletvekili, aynı zamanda, TBMM Başkan vekiliydi. Menderes’e çok yakın bir siyasetçiydi. Hacı Refik Bürüngüz, akıllı, zeki, müdebbir bir iş insanı olmasının yanında, Hazreti Üstazımızın yanında bulunduğu yıllarda, Türkiye’nin bütün meseleleriyle de yakından alakadar oluyordu. Efendi Hazretleri, başta Adana’lı Sami Efendi olmak üzere, devrin müteşeyyihlerine, dünya ve ahiret hüsranına uğramamaları için, Refik Bürüngüz vasıtasıyla ikaz etmişti. Merhum İbrahim Kirazoğlu, merhum Hayreddin Nakipoğlu, 27 Mayıs 1960 ihtilalini gerçekleştirenlerden, ihtilal dönemlerinde, Diyanet İşleri Başkanlığını tedvirle vazifelendirilen, sabık devlet bakanlarından, Mehmed Özgüneş’e mektuplar yazar kendilerini bazı hususlarda ikaz ederdi. Kirazoğlu Ailesinden Merhum, Esad Kirazoğlu, Hacı Refik Bürüngüz’ün damadıydı. Dolayısıyla, Kirazoğlu Ailesinin dünürü ve aralarında hukuk vardı. Bunun için Efendi Hazretleri kendisini vazifelendirmişti.

Olmadı, Menderes grubuna “Siz isterseniz, hilâfeti bile geri getirebilirsiniz” dediği halde bütün telkin ve teşviklere rağmen, Ayasofya’yı ibadete açmaya cesaret edemedi. Onun için de Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in “Ya ol! Ya öl! “ hitabının muhatabı oldu.

Meseleleri, devrinin şartları müvacehesinde değerlendirmek durumundayız. Merhum Menderes’i idama götüren sebeplerden birisi, Ezanın Muhammedî’nin yeniden aslına uygun olarak okutulmasıdır. Kanaatler o istikamettedir ki, Merhum Menderes, Ezanla birlikte samîmî olarak Ayasofya’yı da açmak istemiştir, fakat başta İttihad ve Terakki artığı Celal Bayar ve arkadaşları mani olmuşlardır. Türk Siyaset Tarihine “Dörtlü Takrir” olarak geçen bir takrir ile, CHP’den ayrılarak, Demokrat Parti’yi kuranlardan, Menderes’in dışında kalan, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü, tek parti mütegallibe, ceberûtî ve tâgûtî zihniyetini devam ettiriyorlarlardı. Kuvvâ-i Milliye’nin Galip Hocası, Celal Bayar, İsmet Paşa’dan ve diğer samîmî Kemalistlerden daha samîmî, bir Kemalist idi.

Mustafa Kemal için, “Seni Sevmek İbadettir” demişti, gazetelerim adına kendisiyle mülakat yapmak üzere, foto muhabiri arkadaşımla birlikte, İstanbul, Kadıköyü’nde, Çiftehavuzlardaki köşkünde ziyaret ettim. 103 yaşındaydı, bazı melekelerini kaybetmişti, kulağı duymuyordu. Kızı, Nilüfer Örsoy’un yardımıyla suallerimi tevcih ettim. “Sayın Cumhurbaşkanı, sizin, Mustafa Kemal için “Seni Sevmek İbadettir” dediğiniz yazıldı, çizildi. Millî Mücadele’nin, Kuvvâ-i Milliye’nin Galip Hocası böyle bir söz söyler mi?” “Eve......t, dedi. Şimdi de söylüyorum, öyle inanıyorum” dedi.

İtaat, nispî olarak Allah’tan başkasına da yapılabilir. Fakat, ibadet yalnız, Allah’a yapılır. Fânîlere ibadet izafe etmek, onu hâşâ ilahlaştırmaktır, buna inananlar da müşriktirler.

Aziz Üstazımız, Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazret’leri, (k.s.), Mele-i Âlâ’da, Ferahnâk Mukaddes Ruhunuzun, Âlem-i- Ma’nada müşahede buyurduğu gibi, Ayasofya’nın zincirleri, tıpkı ceddiniz Fatih’in, karadan yürüttüğü gemilerle, Bizans’ın Haliç’e gerdiği zincirleri kırdığı gibi milletimiz kırdı.

Himmetinizle İnşâ Allah! aziz milletimizin ayağındaki diğer bukağılar, zincirler de teker, teker, kırılacaktır.

Aziz Milletimiz, kendi benliğine yeniden kavuşacak, İstiklâl-i Tamme ile emin adımlarla istikbale yürüyecektir.