Havalar ısındıkça gündem de adamakıllı ısınmaya başladı. 18 Mart törenleri ile başlayan haftayı; çözüm süreci başta olmak üzere Ergenekon davasında savcıların esas hakkındaki mütalaaları, Ankara’da AKP Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığına yapılan silahlı saldırı, Obama’nın Ortadoğu ziyareti, Diyarbakır’da açıklanan Öcalan’ın mesajı ve gövde gösterisi doldurduğu gibi daha bir çoğunu da gölgedi bıraktı. Tabii Öcalan’ın beklenen mesajı hemen öne çıktı.
Perşembe günü Diyarbakır’da Nevruz kutlamaları arasında okunan bu mesaj, yerli ve yabancı basında büyük ilgi gördü. Daha mesaj açıklanmadan yapılan değerlendirmeler üzerine, Başbakan Erdoğan’ın bin defa düşünüp bir defa konuşulması uyarısını yaptı. Bu uyarıya rağmen bir isyanın sonlandırılması olarak takdim edilen mesaj ve gelişmeler daha çok konuşulacak ve tartışılacak. Zira mesaj, kimilerince 30 yıldır süren isyanın artık sonlandırılacağı, kimilerince de Irak ve Suriye’yi hatta İran’da kapsayacak şekilde yeni bir organizasyonun başlangıcı olarak değerlendirilebileceğinden şimdilik her türlü yoruma açık bir haldedir. Aynen yarısı dolu bardağın önce dolu tarafını veya önce boş tarafını öne çıkarılmasında olduğu gibi.
Bence işin püf noktası; Öcalan’ı bu karara götüren gelişmeler değerlendirildiğinde, ayrılıkçıların hanesindeki artı ve eksilerin, hem miktarlırının hem de olaydaki ağırlıklarının durumudur.
Bunun yanında da Türkiye’deki militanların gönderildikleri komşu bir ülkede ve Kandil’de kontrol altında tutulmalarından, rehabilitasyonlarına, parçalanmış aile sorunlarından iş ve aş sorunlarına, adli ve hukuki meselelerden diğer bir çok konularda hükümetin mutlaka tesbitlerinin, olmazsa olmazlarının belirlendiği ve bunlara hiç değilse Öcalan’ın vakıf olduğu düşünülmektedir.
30 yıllık bu sorunun, Nevruz’la başlayan süreç içinde, yeni anlaşmazlıklara yol açmadan yürütülmesi dileği ile.