Değerli okuyucular,

2020 yılının tüm dünyaya olaylı bir şekilde girdiğini gördük ve halen görmekteyiz. Bu olaylardan kısaca bahsetmek gerekirse,Türkiye coğrafyası üzerinde gidersek; Elazığ  depremi, Van'da olan çiğ felaketi ve en son Mart aylarının başında hayatımıza giren koronavirûs (KOVID-19).

Aylardır bu virüsle mücadale ederken, herkesin ölüm korkusuyla tek sığınma yeri olan evlerine kapanmaları, dışarıya yanlızca pencere camlarında bakmaları ve güzelim doğanın açan çiçeklerinden, yerin yemyeşil otlarından, ağaçların açmış o yeşil yapraklarından ve kısacası  ilkbaharın insanlara verdiği o iç huzuru ve mutluluğu yaşamamak oldu.

Tabiki bunları yaşamamanın tek nedeni, koronavirûsûn ölümcül bir şekilde hayatımıza germesiydi. Canımız, insanlığımız birden bire nasıl da kıymetli oldu. Ölmemek için "yerin yedi kat dibine girip saklanacağız" deseler onuda yapacağız. Yeterki ölmeyelim. 

Fakat unuttuğumuz birşey var. O da Allah ne zaman isterse sırası gelmiş, bu dünyada vakti, süresi dolmuş kim olursa olsun ister genç, ister yaşlı, isterse çocuk olsun ahirete göçüp giderler. Tabiki bu ölen insanlar durduğu yerde ölüp gitmeyecekler. Hepsi birer nedenle ölümleri gerçekleşiyor ve gerçekleşecektir.

Işte şu anda yaşadığımız bu tüm dünyayı saran KOVID-19 acaba bir kıyamet âleminin gösterişimiydi. 

Evet, kıyamet gününde insanların yıkanmadan ölmesi, ölenlerin ardından taziyelerin kabul edilmemesi, Bunların yaşanması bana kıyamet âlemini hatırlattı.

Kur-an'ı Kerim'den bir kaç ayet dile getirmek isterim.

"Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir."

                           (Enbiya süresi- 40.Ayet)

" O ne yücedir ki, göklerle yerin ve aralarındakilerin mülkü O'nundur. Kıyametin ilmi de O' nun katındadır. Ve hep döndürülüp O' na götürûleceksiniz."

                            ( Zuhruf süresi- 85.Ayet)

Biz yaşarken, gözümüzün önünde tüm olan bitenleri yanlız seyrediyoruz. Ölümde bu kadar korkuyorsa insanoğlu neden kendilerine bu dünyayı ölümsüz bir mekân olarak görüyorlar? Ve yüzyıllardır insanın, insanoğluna yapmadığı işkence, zulüm ve haksızlık kalmadı.

Evet bu koronavirûs ilk Çin devletinde çıkmıştı. Şimdi Çin'in tarih'e baktığımızda yıllardır Doğu Türkistan'da bulunan kamplarında Uygur Türk'lerine yapmadığı işkence ve zulüm kalmadı. Sonra ABD' nin 2050 yıldır dünya hükümranlığına koyulması ve yeryüzündeki bu topraklar üzerinde yapmadığı katliamlar ve işkenceler kalmadı. ABD, yüzyıllar önce kendi yerlileri olan kızılderilileri katledip onların topraklarını ellerinde aldıkları ve bu katliamda tam 70 milyon kızılderili öldürülmüştü. Ve yıllardır Orta Doğu'yu kendilerine şekillendirerek yeraltı ve yer üstü kaynaklarını ellerine geçirmek için yapmadığı katliamlar kalmadı. 2003 yılında Irak'ı işgal altına almak ve insanlara Ebu Garip hapishanelerindeki yaptıkları işkenceleri halen unutulmadı. Ve Filistin topraklarında bir Israil devletini yaratması...

Bunlara hep seyirci kaldı insanoğlu, fakat Allah seyirci kalmamıştı. Elbet bunların hesabı verilecekti. Işte tüm dünyanın kâbusu haline gelen ve onunla yaşamaya başladığımız KOVID-19 dünyanın kıyameti oldu. Yaşarken gözlerimizle gördüğümüz ve insanların nasıl da topluca yıkanmadan üzerine bir Fatiha okunmadan gömüldüğünü görmekteyiz. Işte bu olan bitenler insanoğluna bir ders olmalı. "Bu dünyanın hiç bir hâkimi yoktur. Yanlız tek bir hâkimi vardır, O' da Allah'tır."

Bundan sonra insanlar kendine biraz çeki düzen verir mi bilmem. Fakat insanların ölümden ne kadar korktuklarını bir kez daha görmüş olduk. O, zaman içimizde ölüm korkusunu taşımayı değil, Allah huzuruna gittiğimizde yaptığımız kötülüklerin korkusunu taşıyalım. Ve yeryüzünde yaşadığımız süre içinde ahirete sayılacak günah ve sevap defterlerimizin güzel şeylerle dolması için gayret gösterelim. Sevgiyle kalmanız dileğiyle.

Allah'a emanet olun.