28 MAYIS 1918 AZERBAYCAN CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ GÜNÜNDE AZERBAYCAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ


Dr. AFGAN VELİYEV                                 

Azerbaycan Sosyal Tetkikatlar Merkezi Baş Danışmanı

Bir millet, iki devlet diye tabir edilen Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin derin tarihi geçmişi vardır. Aynı soydan ve dinden olan bu iki devlet tarihin çeşitli dönemlerimde ortak medeniyetler kurmuş, siyasi ve kültürel ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Tarihi bağları, ortak örf, adet ve gelenekleri ile yakın olan iki devlet dönem dönem de biri birilerinin kaderlerinde belirleyici rol oynamıştır. 

XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan’da başlayan yenileşme ve milliyetçilik harekatında Türkiye’den gelen siyasi akımların önemli etkisi olmuştur. Daha sonra ise Azerbaycan’dan olan Ali Bey Hüseyinzade ve Ahmet Ağaoğlu’nu siyasi ve kültürel harekatın önderleri arasında görmekteyiz. Bu ortak ilişkinin kattığı değer sayesinde Türkiye’den yardım için gelen Kafkas İslam Ordusunun desteği ile Türk Dünyasının ve Müslüman Doğunun ilk Cumhuriyeti Azerbaycan’da kurulmuştur. 

    

Kafkasya Seym’inin dağılmasında hemen sonra, Kafkasya parlamentosundaki Azerbaycanlı delegeler bir araya gelerek geçici “Azerbaycan Milli Şurasını” kurdular. “Azerbaycan Milli Şurası” 28 Mayıs 1918 yılında Azerbaycan Cumhuriyetinin bağımsızlığını ilan etti. Azerbaycan Cumhuriyeti, Türk aleminde ve Müslüman Doğuda ilk Cumhuriyet olması itibariyle başlı başına bir inkılaptır. 

Bakü’nün Bolşevik işgalinde olması nedeniyle Cumhuriyetin başkenti Gence olarak ilan edildi. Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki “Milli Şura” Gence kentinde çalışmalarını sürdürmeğe başladı. Azerbaycan Cumhuriyetinin ilk diplomatik teşebbüsü, Osmanlı İmparatorluğu ile olmuştur. 4 Haziran 1918 yılında Batum’da Azerbaycan cumhuriyeti ile Osmanlı devleti arasında barış ve kardeşlik anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayı Osmanlı devleti adına Adliye Nazırı ve Şurayı Devlet Reisi Halil Bey, Üçüncü Fırka komutanı Vehip Paşa ile Azerbaycan Cumhuriyeti adına Milli Şura Reisi Mehmet Emin Resulzade ve Hariciye Nazırı Mehmet Hasan Hacınski imzalamıştır. Bu anlaşmanın dördüncü maddesi gereğince Azerbaycan Cumhuriyeti Türkiye’den askeri yardım talebinde bulunmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan diplomasi görüşmeleri sonuçsuz kalmamış Osmanlı İmparatorluğu, Bakü’nün kurtuluşu için Azerbaycan’a Kafkasya İslam Ordusu adı altında askeri kuvvet göndermiş bu kuvvet Gence’den Bakü’ye kadar ilerleyerek geçtikleri güzargahları Ermeni Taşnak, Es – Er, Menşevik ve Bolşevik adlı düşman güçlerden temizlemekte Azerbaycan ordusuna yardım etmiştir. Mirza Bala’ya göre, Azerbaycan Cumhuriyetinin bağımsızlığa kavuşması; “Bir sülale, bir sınıf veya bir zümrenin hakimiyet, saltanat, hak ve davası şeklinde değil, milli – kültürel bir gelişmenin doğal ve mantıklı sonucu olarak, milletin heyeti umumiyesinin ortak milli bir davası halinde gerçekleşen Azerbaycan Cumhuriyetine demokrasinin zaferinden başka bir sıfat takılamaz”

07 Aralık 1918 yılında ünlü Azerbaycanlı hayırsever işadamı Hacı Zeynalabdin Tağıyev tarafından yaptırılan eski Türk kız lisesi binasında Azerbaycan parlamentosunun açılışı yapılmıştır. Parlamentonun açılışında ilk konuşmayı Milli Şura Başkanı Mehmet Emin Resulzade yapmış ve konuşmasını parlamento binasının balkonunda dalgalanan üç renkli bayrağa hitaben şöyle bitirmiştir; “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez!”. Meydan ve sokaklarda bayram havası estirerek bağımsızlığı ve parlamento açılışını kutlayan kalabalık halk Resulzade’nin son cümlesini bir ağızdan tekrarlamıştır.

Azerbaycan parlamentosu 120 milletvekilinden oluşmaktaydı. Azerbaycan Milli Şurası, Kurucu Meclis için bir seçim kanunu kabul etmiştir. Bu seçim kanununa göre her kes oy kullanabilecekti. Böylece, Azerbaycan Cumhuriyeti, kadınlara oy kullanma hukuku tanıyan ilk Müslüman Cumhuriyet olmuştur. Parlamentodaki çoğunluk “Müsavat” partisinde olsa da, parlamento çok partili ve çokuluslu yapısı ile toplumun her kesimini temsil ederek kozmopolit bir yapıya sahip olmuştur. 

Azerbaycan parlamentosu tarafından alınan kararlarla her düzeydeki okullarda ana dilde yani, Azerbaycan Türkçesinde eğitim zorunlu hale getirilmiş, okullarda Rusya halklarının tarihi yerine, Türk halklarının tarihi öğretilmeğe başlanmıştır. Fakat, ana dilde eğitim verecek yeterli öğretmen kadrosunun olmayışı eğitimin ana dilde yapılmasını yavaşlatmıştır. 

Azerbaycan Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’den davet edilen öğretmenlerle personel açığını kısmen de olsa telafi etmeğe çalışmıştır. Azerbaycan parlamentosunun 18 Ağustos 1919 tarihli toplantısında Azerbaycan Milli Bankasının kurulmasına dair kanun tasarısı hazırlanmış ve kabul edilmiştir. Parlamentonun kararı ile Azerbaycan Devlet Üniversitesi kurulmuş, aynı zamanda dünyanın çeşitli sayılı üniversitelerine burslu öğrenciler gönderilmiştir. Bakü’de modern bir devlet matbaası, milli kütüphane ve müzeler açılmış, komedi, dram, opera ve milli devlet tiyatrosu kurulmuştur. Mirza Bala’ya göre; “En tabii  devlet, milli olan devlettir. Milli istiklaline sahip olmayan bir millet, milli kültürünü ve milli mevcudiyetini muhafaza edemez”.

Azerbaycan Cumhuriyeti, yüksek milli bir ideal sahibi olan fedakar bir ulusun yorulmak bilmeyen gayretlerinin parlak bir ürünüdür. 28 Mayıs’ın Azerbaycan’ın bağımsızlık ve İstiklal günü olarak kutlanması gereken bir gündür. Başka bir değişle, Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanması gereken bir gündür derken, ilk defa bu sene 28 Mayıs Azerbaycan’da resmi Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanacaktır. 28 Mayıs 1918 nesillerin tahayyül ettiği ve ecdadımızın uğrunda seve seve can verdiği Azerbaycan’da, Cumhuriyet idealinin gerçekleştiği tarihi bir gündür. Her 28 Mayıs gününde Azerbaycan’ın Rus zincirini kırdığı bu tarihi günde Azerbaycan istiklali uğrunda canını ve kanını esirgemeyen Kafkas İslam Ordusu’nun ve Anadolu’nun kahraman Mehmetçik’leri hürmet ve saygı ile daima anılmakta ve anılacaktır. Azerbaycan Türklerin onların anısını şehitlikler ve haklarında yazılan destan, şiir ve hikayelerle yaşatmaktadır.

1920 yılının Nisan ayının ilk günlerinde Bolşeviklerin oluşturduğu XI. Kızıl Ordu Azerbaycan’a doğru hızla ilerlemeye başlamıştı. Bununla ilgili olarak XI. Kızıl Ordunun İnkılap Şurası ile görüşmeler yapmak üzere Pepinov, Rehim Vekilov ve daha birkaç kişiden oluşan Azerbaycan Parlamentosu delegelerinden oluşan bir heyet Rusya’nın Pyatogorsk kentine gitmiştir. Hükümet delegeleri orada Bolşevikler tarafından hapis edilmiş ve bir ay sonra da serbest bırakılmışlardır. 

27 Nisan 1920 yılında saat 12:00’de “Azerbaycan Komünist Partisi”nin Merkezi Komitesi ve Umum Rusya Komünist Partisinin Kafkasya diyar komitesinin Bakü bürosu, hakimiyetin Bolşeviklere verilmesi talebi ile Azerbaycan Parlamentosuna nota göndermişlerdir. Hükümete karar için 12 saat’lik bir süre tanınmıştır. Hemen o gün akşam saat 23:00’da Azerbaycan Parlamentosu Bolşeviklerin verdiyi notayı görüşmek üzere son kez toplanmıştır. 

Mehmet Emin Resulzade, Şefi Bey Rüstembeyli ve başka parlamento üyelerinin şiddetli itirazlarına rağmen hakimiyetin Bolşevikler’e ve onların Azerbaycan’daki hamilerine teslim edilmesi kararı alınmıştır. Bolşevikler, Behbut Han Cavanşirin evinde oturup parlamentodan çıkacak kararı bekliyorlardı. Notada verilen sürenin dolmasına saatler kala teslim haberi aldılar. Parlamentodan çıkan haberden önce XI. Kızıl ordu Azerbaycan topraklarına birmiş bulunuyordu. XI. Kızıl ordu hisseleri Yalam ve Hudat tren istasyonlarını zapt ederek Bakü’ye doğru ilerliyorlardı. 28 Nisan 1920 yılında Azerbaycan Bolşevikler tarafından işgal edildi.

28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin yoktan var olmadığının, dünya üzerindeki belirgin tarihi geçmişi ve coğrafyası ile, dünya medeniyetine, kültürüne yaptığı katkılarla, egemen ulus kimliğine sahip olmanın sonucudur ve simgesidir. Azerbaycan Cumhuriyeti Sovyetler Birliğinin dağılması ile Azerbaycan binlerce şehit vererek 18 Ekim 1991 de tekrar bağımsızlığına kavuştu. 

Üç renkli bayrak tekrar Azerbaycan semalarında görünmeye başladı. Azerbaycan Cumhuriyetini yine de ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti oldu. Cumhuriyeti kuran ve onu muhacerette yaşatanların tüm gayesi de bu idi. Onlara bu günü görmek kısmet olmasa da onların yaptığı çalışmalar ve mücadeleleri Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin ileri boyutlara taşınmasına vesile olmuştur. 

Bu gün üç renkli ay yıldızlı Azerbaycan bayrağı tekrar bağımsız Azerbaycan semalarında dalgalanmaktadır. Mehmet Emin Resulzade demişken; “Bir Kere Yükselen Bayrak, Bir Daha İnmez”.   

 Mirza Bala Mehmetzade, Azerbaycan Milli Hareketı, Berlin, 1938, s, 39.

 Mahmut İsmayıl, Azerbaycan Tarihi, Bakü, 1997, s, 315.

 “Ayın Takvimi” Azerbaycan Dergisi, Yıl; 1, Sayı; 2, 1 Mayıs 1952, Ankara s 13.    

 Mirza Bala Mehmetzade, “28 Mayıs’a Doğru”, Birleşik Kafkasya Dergisi, No; 5 (22), Mayıs, 1953, Münih 

 Mirza Bala Mehmetzade, “Azerbaycan Parlamentosu”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 1, Sayı; 9, Aralık, 1952, Ankara.

 Tadeusz Swıetochowskı, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan’ı 1905 – 1920, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988, 184.

 Tadeusz Swıetochowski, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan’ı 1905 – 1920, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988, s, 188. 

 Mirza Bala Mehmetzade, “Azerbaycan Devlet Bankası”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 1, Sayı; 12, Ankara, 1953, s, 6.

 Mirza Bala Mehmetzade, “Milli Kültür İnkılabı”, Azerbaycan Dergisi, Yıl; 1, Sayı; 12, Ankara, 1953, s, 6.  

 Ziya Bünyadov, Kırmızı Terör, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü, 1993, s, 39.

 Halyeddin İbrahimli, Azerbaycan Siyasi Muhacereti, Elim Yayınları, Bakü, 1996, s, 27.