Eğitim ve öğretim yılının ara tatilinde anne ve babaların çocuklarına gereken önemi göstermeleri gerekiyor.

Çoğu ebeveynler kendi öğrencilikleri ile yada çevredeki ailelerin çocukları gibi çocuklarının aynı olmasını istiyorlar.

Ne yazık ki ;bu durumu dolaylı olarak değil direkt çocuklarını önlerine alarak iletiyorlar.

Kıyaslamanın yanlış olduğunu bile bile;

“İlla benim çocuğum Ayşe’nin, Fatma’nın çocuğundan daha başarılı olacak’’

Ya da;

“Sen ne bicim çocuksun, çalışmayan tembel birisin bu karnenin hali ne?’’

“Ben çocukken senden daha güzel karne getiriyordum!’’

Bu ve buna benzer incitici aşağılayıcı konuşmalar öğrenci çocuğun kendisine öz güvenini kaybetmesine, psikolojik olarak sarsılmasına neden oluyor.

Ailesinden baskı gören çocuk bir panik bir korku içinde çocukluk dönemini sancılar içinde geçiriyor.

Oysa;

Ara tatil, sömestr deki gelen karne sadece çocuğun değil anne ve babanın da karnesidir.

Karnenin sol tarafındaki notlarla iyi insan yetiştirilmez.

Karnenin sağ tarafındaki davranış durumlarını belli eden değerlendirme tümceleri ile çocuğun nerde, nasıl bir ailede ve nasıl bir duygu durumunda olduğunu görebilirler.

Alışılmış bir durum olan; notlar, puanlar, çocuğun başarısını gösterdiği yanlış fikri hem aileyi hem çocuğu hüzne koymaktadır.

Notlarla belirlenen derslerden önce nasıl bir birey yetişiyor, duygu ve davranış durumu nedir diye öğrenilmeli ve karnenin sağ tarafına önce önem verilmelidir.

Bu nedenle;

Anne ve babalar çocuklarını önce davranış değerlendirmeleriyle sonra derslerindeki başarı notu ile değerlendirmeliler.

Karnede düşük puan veya sağ taraftaki davranış durumlarındaki eksikliği; nedeni niçin ile düşünülmeli ve nerede kaçak varsa o eksiklik desteklenmelidir.

Karne sevinç ötesinde bir kabus olarak alınan belge olmamalıdır.

Aileler;

“Ders notlarının düşük olması benim sana sevgimi azaltmıyor.’’

“Karnendeki zayıflık, bir yerlerde bir şeylerin eksik olduğunu gösteriyor. Bunun nedenini beraber bulup öğretmeninle konuşarak gidermeliyiz.”

“Hiçbir karne seni çok sevmemize engel değildir.’’

Söylenerek alınan karne öğrenciliğin ileri ki yıllarında da kabus olmaktan çıkacaktır. Yoksa eğitim dönemleri boyunca hep bir karne korkusu ve fobisi gelişecektir.

Karnesi yüksek, orta yada zayıf puanlarla belirlenen çocuğun tatil süresi boyunca baskıya yer verilmeden; dinlenmesine, eğlenmesine, aile ve arkadaşlarıyla iletişim kurulmasına imkan yaratılmalıdır.

“Dersin düşük notta olduğu için; sen on beş gün boyunca ders çalışacak. Ödev yapacaksın.’’ diye çocuğunuzun minik omuzlarına yük yüklemeyin.

Zaten kitap okumak isteyen, ders konularını tekrar etmek isteyen çocuk kendiliğinden bunu yapacaktır.,

Ara tatilde bütün ebeveynlerin çocuklarına; ödev yap, test çöz illa kitap oku demesi sadece çocuğunuzun yorgunluğuna yoğunluk katmaktan başka bir şey değildir.

Çocuğunuzla beraber kahvaltı yapmalı, sosyal etkinliklere katılmalı, yürüyüş yapmalı, sosyal aktivitelere destek sağlamanız, ara tatilden sonra çocuğunuzun daha kaliteli öğrenim öğrenciliğini sağlayacaktır.

Çocuğunuzu ne kendi öğrenciliğinizle ne de bir başkasının çocuğu ile kıyaslamayınız.

Bireysel ayrıcalığın her bireyde farklı durumda mevcut olduğunu lütfen unutmayınız.

Her şey den önce on beş günlük tatilde çocuğunuzu sevgi ile önemseyip onun sizin için önemli olduğu hissini davranışlarınızla gösterin.

Unutmayın ki;

Hiçbir çocuk kötü değildir. Sadece yanlış davranışlı ebeveynler vardır!

Yarı dönem tatilindeki anne-baba, öğrenci ve öğretmenlere güzel tatil diliyorum.