Aile, özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuğun gelişimini destekleyen en önemli kurumdur. Araştırmalar ailenin çocuk yetiştirme tutumunun gelişim üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır. Erken yaşta annelere ve çocuklarına sağlanan desteğin onlar üzerinde olumlu etkileri olduğu belirtilmektedir. İnsanın kişiliğini kazanmasına, hayata hazırlanmasına en çok tesir eden çevrelerin başında aile ocağı gelir. İnsanın ömrü boyunca en çok etkisi altında kaldığı bu aile çevresi, insani ilişkilerin başladığı ilk iletişim alanıdır. Aile ocağında ilişkiler uyum içersinde sürdürülüyorsa orada çocuklar huzurlu ve mutludur. 0–6 Yaşa dikkat! İlk ve ortaöğretim’de 16 milyon öğrencinin ara tatile girdi. Zayıf karneler için anne-babaların çocuklar üzerinde psikolojik baskı yapmamalıdır. Aksine daha fazla ilgili gösterilmelidir. Çocuğun yetişmesinde ailenin etkisi saymakla bitmez. Özellikle çocuk eğitiminde ailenin önemi ve sorumlulukları son derece önemlidir. Gerek çocukluğun ilk yılları olan okul öncesi dönemde, gerekse okul yıllarında ailenin vermiş olduğu eğitim veya takındığı tavır çocuğun kişilik gelişimini önemli oranda etkilemektedir. Araştırmalar gösteriyor ki çocuğun kişilik gelişiminin % 65’i okul öncesi dönem dediğimiz 0–6 yaş döneminde oluşmaktadır. Bu dönemde çocukta oluşan olumlu veya olumsuz kişilik yapısı daha sonraki dönemlerde telafisi zor sonuçları doğurmaktadır. Yaşamın ilk yıllarını olumsuz koşullar içinde geçirmiş olan bireylerin bu olumsuzlukları yetişkin olduklarında da devam ettirdikleri gözlenmiştir. Birey yetişkin olsa da çocuklukta yaşamış olduğu ailenin ve almış olduğu aile eğitiminin etkilerini taşımaktadır. Daha fazla zaman geçirme Anne-babaların çocuklarla daha fazla vakit geçirmeli. Bazı anne babalar çocuklarıyla gerektiği gibi ilgilenmezler. Çocuğa karşı davranışlarında onu birey olarak görmeme eğilimi yüksektir. Aralarında geçimsizlik bulunan anne babalar çocukları için bu duruma katlandıklarını ifade ederler. Bu durumda çocuk kendisinin istenmediğini düşünür. Anne babalar çocuklarını ayrı bir kişi ayrı bir birey olarak görmezler. Kendileri nasıl davranıyorsa çocuktan da aynı davranışları beklerler. Bu durum çocuğun kişilik ve ruhsal gelişimini olumsuz etkiler. Biz toplumun nasıl olmasını istiyorsak çocuklarımızı öyle yetiştirmeliyiz. Çocukla ne kadar fazla zaman geçirirsek o kadar değer verdiğimizi göstermiş oluruz. Özellikle çalışan anneler çocuklarına zaman ayıramadıklarında şikâyetçidirler. Bire bir zaman ayırmak yerine mutfakta yemek yaparken onunla konuşmak “Bugün okulda ne yaptınız. Sınavın nasıl geçti..” diyebilmek. Alışverişe birlikte çıkabilmek, akşam yürüyüşleri yapabilmek gibi faaliyetlerde çocukla birlikte olunmalıdır. Sınırlı zamanı etkin ve en iyi şekilde kullanabilmek önemlidir. Sıcak aile yuvası Sıcak bir aile yuvasının yerini hiçbir kurum dolduramaz. Aile sıcaklığını yaşamamış bir çocuktan sağlıklı bir kişilik gelişimi beklenemez. Hayatında istediği yerlere gelememiş anne babaların ideallerini çocuklarının üzerinde gerçekleştirmek istediklerini görüyoruz. Örneğin gençliğinde doktor olmak isteyip de olamayan anne veya baba bu isteğini çocukla gerçekleştirmek istiyor. Çocuğu tanımadan onun ilgi ve isteklerini görmezden gelerek sırf kendi isteğini gerçekleştirmek için çabalayan binlerce aile var ülkemizde. Baba çocuk üzerinde sağlıklı bir otorite kurmazsa o çocuk disiplini zor öğrenir. Çocukların ayrı bir birey olduğunun farkına varılmalı. Onun ilgi ve isteklerinin olabileceği bilinmeli. Çocuklar sevgiden ve ilgiden yoksun bırakılmamalı; fakat bu sevgi ve ilgi gereğinden fazla olmamalı. Çocuklara sorumluluk verilmeli, onun kendini ifade etmesi ve gerçekleştirmesi teşvik edilmeli. Çocuklarımızın iyi birer yetişkin olması bizlerin iyi birer anne ve baba olmasına bağlıdır. Mutluluk insanların birbiriyle doğru iletişimine ve sorumluluk almasına bağlıdır. İnsanlar geniş ailede de çekirdek ailede de mutlu olabilirler. İlla ki şu aile tipi ve yapısı mutlu eder diye genel bir kural koymak veya yargıda bulunmak sanırım doğru bir yaklaşım olmaz. Çocukların mutlu olması için aile içinde sevgi olmalıdır. Çocuğun ruhen sağlıklı büyümesi ve sosyalleşmesi için sıcak bir aile ortamına ihtiyacı vardır. Sağlıklı, mutlu ve kendisiyle barışık nesiller ancak sevgi dolu, birbirine saygılı çiftlerin oluşturduğu ailelerde ortaya çıkar. Babanın oğlan çocuğuyla, annenin de kız çocuğuyla ilgilenmesi gerektiği inancı yanlıştır. Çünkü kız çocuklar babalarını gözleyerek ve onunla etkileşime girerek karşı cinse nasıl tepkide bulunduğunu ve nasıl davrandığını öğrenirler. Yani erkekler kadar kızlar da duygusal gelişimleri açısından babaya muhtaçtırlar. Çocuğa model olmak!.. Çocuğunuza iyi bir örnek ve iyi bir model olunması gereken anne ve babadır. Çocuğa ne verirseniz, size de aynısını geri verecektir. Doğru, dürüst olmasını istiyorsanız; siz de yalan söylemeyin. Çocuğunuz kendisini sizin yerinize koyamaz çünkü o sizin yaşadıklarınızı henüz yaşamadı. Ama siz kendinizi onun yerine koyabilirsiniz. Çocuğunuzla duygudaşlık bağı kurun. Çocuğunuza mutlaka “Seni anlıyorum.” Mesajını gönderin. Kaç tane çocuğunuz olursa olsun, ikiz de olsalar hepsi ayrı yaratılmıştırlar. Çocuklarınız eşsizdir. Bir eşleri ya da benzerleri bulunmaz. O yüzden tüm çocuklarınızı aynı kalıba sokmayın her birinin ayrı ayrı yetenekleri ve özellikleri mevcuttur. Çocuklarınıza birer birey olarak saygı gösterin. Çocuğunuza yapabileceğiniz en önemli yardım; geri planda kalarak kendi benliğinin gelişmesinde, kendine ait bir kişilik geliştirmesinde yardımcı olabilmektir. Çocuğun güçlü bir kişilik yapısına sahip olabilmesi için de tutarlı bir aile ortamında yetişmesi gerekmektedir. Yetişkinlerin yönettiği uyumlu, tutarlı, dengeli, sevgi ve saygı ilişkisine dayalı baskıcı olmayan bir aile ortamına her çocuğun ihtiyacı vardır. Çocuklarınızın davranışlarını kontrol altında tutabilmek için, akla ve mantığa uygun sınırları ve kuralları eşinizle (ailenizle) birlikte koyun. Koyduğunuz kurallar uygulanabilir olmalıdır. Kuralları hemen uygulamaya geçin. Unutmayın tüm çocuklar için reçete gibi kurallar yoktur. Çocuğunuzun yapısına ve yaşadığınız ortama uygun kuralları kendi deneyimlerinizle en uygununu sizler bulmalısınız. Çocuğunuzun olumlu yapmış olduğu davranışları onaylayıp destekleyin. Onu teşvik edin, olumsuz davranışlardan vazgeçirmek için bu davranışların fazla üzerinde durmayın. Olumlu davranışları pekiştirin çocuklar, ısrarla üzerinde durulan davranışları tekrarlama eğilimindedirler. Birtakım davranışları, yasaklamak yerine diğer davranışları desteklemeyi tercih edin. Çocuğunuzu ne kadar fazla uyaranlarla, karşı karşıya bırakırsanız; çocuğunuzun zihinsel, bedensel, sosyal gelişimi o kadar çabuk ve iyi olur. Çocuğunuzun zekâsını geliştirmek için, zekâ geliştirici oyunlar oynayın. Konuşmasını geliştirmek içinse onunla bol bol ve her konuda daha doğmazdan önce konuşmaya başlayın. Çocuğunuza zaman ayırın. Ayırdığınız zamanın, çokluğu ya da azlığı çok önemli değil önemli olan o zamanın niteliğidir. Babanın rolü!.. Çocuk üzerinde babanın da büyük rolü vardır. Çocuğun babaya olan ihtiyacı ergenlik döneminde de devam eder. Babanın yakın ilgisi, ergenin sert hareketlerini yumuşatacak; kalbini sevgi ile doldurarak gençlik sıkıntılarını hafifletecektir. Sözgelimi hasta olduğunda babasını yanında görmek ister. Babasının ilgi ve desteği bazen çocuğa tıbbi tedaviden daha çok yardımcı olur. Çocuk elbette annesini sever, ama babasını da yanında ister. Çünkü onun yanında kendisini emniyette ve korunmuş hisseder.