Kim kime sinirleniyorsa, bir başka savunmasız çocuktan öç alıyor. Ya da hiç ilgisi olmayan birisine şiddet uyguluyor.!
Bizlere ne oluyor..?
Ne ikaz etme, ne davranışı düzeltme zahmetinde bulunmaz olduk.
Sadece yetişkinler değil, çoluk çocuk herkes birbirine kızdıkça suç cürüme yönelir oldu.
Düşünmüyoruz; bunlara sebep neler, kimler. Tek yaptığımız kötü bir haberde; ahlar vahlar çekmek.!
Peki neden bunlar oluyor, düşünen yok.!
Çocuklara, kötü model olan kim…?
…
Tabi ki;
Biz, yetişkinler…!
Büyüklerini, kavga, tekme, tokat, cinayetle karşılayanlarını gören çocuklar; ya canlarından oluyorlar yada kendilerinden daha küçük yaştaki çocuk arkadaş-kardeşlerinden aynı şekilde kızgınlıklarını gidermeyi alışkanlık ediyorlar.
Suçlu olan bizler, kendimizi kaybedip, egolarımız tarafından rehin alınmış, birer tutsağız…!
Suçlu, siyasetçiler..
Suçlu, medya-basın…
Suçlu, anne-baba ve diğer yetişkinler…!
Kısaca; hepimiz birer suçluyuz…!
Birimiz, bir başkasına olumsuz davranışlarımızdan dolayı örnek olduk. Kibarca çocuklarımıza;
’’Biri seni üzerse, hemen bir diğer zayıf olana şiddet uygula!’’ Der gibi hal ve hareketimizle bilinçaltlarına; ’’Şiddet’’ tek çözüm dürtüsünü veriyoruz.
Sonra nice minik yürekler;
Gizem, Ayşegül, Mert, Ali, Zeynep ve daha niceleri bir başka büyüğü tarafından şiddete maruz kalıp can verince, Ülke halkı yasa boğuluyor.
Ailelerin yüreğine ateş düşüyor. Sonra bir başka ailenin acısını duyuyoruz. Sonra daha yakındaki, daha uzaktaki aileye acı ateş düşüyor.!
Neredeyse; toplum insanları bu acı haberleri duyma alışkanlığı yaşar oldu.
Hızla bu acılara birilerinin dur demesi gerekiyor.
Halk sağlığı için kurum uzmanlarının toplu eğitim ve destek verme zamanının gelip geçtiği günlerdeyiz.
Acilen!
Ülkemiz de, halkın ruh sağlığının sağlanması gerekmektedir. Gece, gündüz durmadan çalışıp, bozulan halkın ruh sağlığını düzeltmek, ekonomi sıkıntılar gibi insanları suç ve cürüme itecek, ruhsal gerginliklerin ortadan kaldırılmasını sağlamak gerekiyor.
Türk Ulusunun psikolojisine model olacak; Ailelerin, devlet ve siyaset büyüklerinin barış, sevgi konulu iletişimlerde bulunmaları, gerekiyor…
Belki çok şeyimiz var.
Paramız, evlerimiz, son model arabalarımız var!
Alın teri dökmeden satın aldığımız süslü koltuklarımız da var.!
Fakat içimizdeki o kocaman SEVGİYİ kaybettiğimizin hiç kimse farkında değiliz…!
Her şeyi satın alırken, “SEVGİ, BARIŞI’’ satın alamayacağımızı hiç düşünmüyoruz.
Çocuklarımızın, her gün bir ölüm haberini aldığımız, şu günlerde kendimize gelelim.
Toplum bireyleri olarak hepimiz kendimize düşen görevleri;
Sevgiyle, aile bütünlüğümüzü yaşayalım.
Toplum barışıyla, kardeş duygularımızı şiddetten uzak yaşayalım.
İçimizde ölmek üzere olan, can çekişen SEVGİ –VİCDAN olgusunu köreldiği yerden yakalayıp, besleyip büyütelim.
Minik, masum kalpli çocuklarımızın, ruhen arızalı canilerden korunması dileğiyle…
SEVGİ dolu günlere…