Hiç bir şey unutturmaz, unutturamaz, yok edemez bu acıyı!
Bu tarifsiz duyguların tam da göbeğinde, 22 genç adam 1 topun peşinde acılar içinde…
Beşiktaş iletişim ekibine, Işıl hanım ve Okay bey başta olmak üzere herkese 1 TEBRİK! Maç öncesi seremonide, maç içinde ve maç sonunda ülkece yaşadığımız bu acılara destek tek bir nota dahi müzik çalmadılar stadyum hoparlöründe. Hassas olmak lazım, örnek olmak lazım. Bu tür durumlarda, farkındalık adına bu tür işler yapmak, yapanı ön plana çıkartmak ve dahi destek olmak lazım. Bu sebeple Beşiktaş Kulübünün bu hassasiyeti takdir edilesi…
Santos, beklendiği gibi “herkesi kendi yerinden” oynatarak sahaya bir 11 sundu. Beklenen, Cenk’siz bir kadro, Umut’suz bir 11, Onur’suz bir bek tandemi olsa da, yeni geldiği bir takımda, kimine göre risk de olsa, olması gereken buydu. Ancak! Fernando Santos bu kadronun ne kadar yetersiz bir kadro olduğunu, 30 dakika itibari ile anlamıştır. Beşiktaş geriden oyun kuramıyor! Kanatlardan bindiremiyor! Merkezden gelemiyor! Semih ve Rashica dışında elle tutulur performansın dahi olmadığı koskoca 45 dakika… Beşiktaş’ın eksikleri ne diye sorulduğunda, artık mevki vererek bir tanımlama yapmaya gerek yok aslında. Beşiktaş’ta sorun, ortada bir TAKIMIN OLMAYIŞI!
Santos hocanın takımlarının en büyük alameti farikası, defans önünde konuşlanan oyuncuları kullanım biçimi. Çift 6 oynadığı maçlarda, 6 numara beklentisi tam manası ile süpürücü, çift 8 oynadığı zamanlar ise, 8 numara beklentisi oyunu 2 yönlü oynayabilme kabiliyeti. Ancak mevcut kadroda bu işi biraz yapabilen isim Amir. Dolayısıyla Amir’in oyunda kaldığı sürede Beşiktaş’ın biraz daha ele avuca gelen bir oyun anlayışı olsa da, Amir sonrası Beşiktaş’ın orta alanı geçirgenliği daha fazla olan bir hüviyete büründü. Geldiğinden bu yana et mi? Balık mı? Belli olmayan Gedson, Amir olmadan yine sahadan silindi. 6 desen değil, 8 desen adı yok! Salih ise bırakın Beşiktaş’ın maestrosu olmayı, kendisinin bile çevre kontrolünü yapmaktan uzak bir durumda. Bu halde Santos değil, Klopp gelse, Beşiktaş’ın çaresi olamaz.
Bir Çocuk!
Tribünler, Beşiktaşlı olmanın farklı bir duygu olduğunu zaman zaman türlü kelimeler ve pankartlarla anlatsa da, son haftalarda bunun yeşil zemine yansımasını da hep birlikte izliyoruz aslında. Takım ligden kopmuş, sahada doğru düzgün bir oyun yok, sıralama desen yerle yeksan! Ama Bir Çocuk… O çocuk umut oldu camiaya. Yanlış olan her şeyin üzerine bir çizgi çekip, 2005 doğumlu bir çocuğun önderliğinde tüm camia dertlerini unuttu adeta! Yine attı, yine attırdı! Bravo çocuk, var ol…