Temel ilkeler neler olabilir?

Ana-babanın değişik davranış kalıplarına sahip olması, çocukların da zamanla bilerek veya bilmeyerek bu kalıpları benimsemelerine yol açar. Çocuk, bol konuşma ve öğütten çok, anne ve babasının davranışlarından etkilenir ve bu davranışları kendisine örnek alarak yetişir. Ailenin kararsız ve değişken tutumları çocuğu bunalıma iter, güvenini zedeler. Çocuğu içtenlikle, olduğu gibi kabul etmek, ona yeteneklerini mümkün olduğu kadar geliştirmesi için gerçekten olgun ve bencil olmayan bir ana-baba gereklidir. Çocuğun ruhsal gereksinimlerinin başında hiç kuşkusuz sevilme ve ana-babası tarafından istenme, kabul edilme duygulan gelir. Çoğu kez, kendimizce belli sebeplerden dolayı, çocuklarımıza olabilecekleri değil, bizim istediğimiz şekilde olmaları için baskı yaparız. Anne sevgisinin yokluğu ya da aşırılığı ile ölçüsüz bir baba otoritesinin varlığı çocuklarda tepkiyle karşılanır.

Babanın çocuk üzerindeki aşırı baskısı onları kavgacı, saldırgan yaptığı gibi babaya ve çevreye karşı düşmanlık duyguları beslemelerine sebep olabilmektedir. Çocuğun ailesi ile kuracağı ilişki, onun ömrü boyunca kuracağı insan ilişkilerinin temelini oluşturur. Çocuğun 0-6 yaş döneminde aileden aldığı eğitimin, ondan sonraki eğitiminin temeli olduğu da bir gerçektir. Hekimin, eğitimcilerin özellikle de ilkokul öğretmenlerinin çocuğun ailesini tanımaya çok önem vermelerinin sebebi budur. Çünkü iyi bir ana-baba yüz öğretmene bedeldir. Aile içi eğitim canlı bir öğretim şeklidir.

Aile içi eğitimde sözlerin büyük rolü yoktur. Çoğu zaman davranışlar dilin öğretebileceğinden çok daha fazla şey Öğretir. Çocuğa bir şey göstermeyip, sadece anlayışına hitap etmek yararsızdır. Çocuklar, erişkinin sakin davranışına daha iyi cevap verirler. Avaz avaz bağırmak veya dövmek ana-babanın kızgınlığını yatıştırır, ancak duruma hakimiyetini yok eder. Aile içinde korunmuş olma ve şefkatli aile fertlerine sahip bulunma duygusu, çocuğu aileye ve yaşama güvenle bağlar.

Aile neler sağlar?

Beslenme, bakılma, korunma, sevilme ve eğitilme. Ana ve baba, çocuklarına, kendi davranışlarıyla örnek olarak, onların hem kişilik geliştirmesine hem de kimliklerini kazanmalarına yardımcı olur. Aile insan ilişkilerinin sergilendiği bir sahne gibi düşünülebilir. Çocuk bu sahnede insan ilişkilerini, bütün karmaşık yönleriyle gözlemler ve yaşar.

İnsan ilişkilerini belirleyen anlaşma, uzlaşma, bağlılık, işbirliği gibi olumlu nitelikleri çocuk evde kazanır. Anlaşmazlık, çekişme ve çatışma gibi olumsuz durumlarda takınacağı tutumları da evde öğrenir. Bu sebeple aile içindeki ilişkilerin temelini, ana ve babanın birbirine karşı tutumu oluşturur.

Uyumlu ve sıcak ilişkiler, ana ve babadan çocuklara doğru yayılır. Aile sahnesinde rol dağılımı yerinde ise, her üye kendine düşeni yapıyorsa, aile dayanışması sürer. Rol dağılımı, yani üyelerin birbirinden bekledikleri gerçekçi değilse dayanışma sarsılır. Örneğin, ev işlerini ve çocuk bakımını sevmeyen bir anne kendinden beklenen eş ve ev kadını rolünü yapamıyor demektir. Kimsenin kimseyi dinlemediği, herkesin ayrı telden çaldığı bir evde iletişim sağlanamaz.

Çocuğa neyi vermelidir?

Çocuğuna bol zaman ayıran ve bütün kusurlarına rağmen, onu içtenlikle sevdiklerini, onunla beraber olmaktan zevk duyduklarını hissettiren ana-baba ideal ana-babadır. Çocuk hangi yaşta olursa olsun, sırtını okşamak, hoşuna gidecek bir söz söylemek veya kendini heveslendirmek, ana-baba ve çocuklar arasındaki sıkı bağı daha da pekiştirir.

Çocuğu itaate yönelten en etkili şey saygı, sevgi ve beraberlik duygusudur. Sevgi açlığı, bedensel açlık kadar korkunçtur. Bu temel besin olmadan hiç kimse eksiksiz bir kişilik gelişimi gösteremez. Bir ailede tüm konfor temin edilse bile, çocuğuna karşı sert davranan bir baba veya anneye çocuk nasıl minnet duygulan besleyebilir?

Çocuğun en büyük ihtiyacı sevgi ve anlayıştır. Eğer çocuk bunu ailesinde görürse, ailesini sever onlara bağlanır ve yaşamın güç koşullan onu pek etkilemez. Çocuk yaşamı öğrenirken, ilk bilgileri ailesinden özellikle de annesinden alır.

Anne, çocuğunun ilk öğretmenidir. Anne bunu, karşılık beklemeden sevgiyle yapar. Baba sevgisi ise korkutan bir sevgi değil, sabırlı ve hoşgörülü bir sevgi olmalıdır. Anne ve baba olarak büyümekte olan çocuğa gittikçe artan bir yeterlilik duygusu verilmeli, sonunda onu kendi başına bırakmalı ve böylece ailesinin desteğinden kurtulması sağlanmalıdır.

(devam edecek...)