Hayat ayaklarının altında,  renkler ayak parmaklarının arasında

Çizmek için yaratılmış… Ayşe IŞIK

Sahi iki kolu insanlar, sekiz kollu olarak bilinen ahtapota göre engelli mi? Ayşe’yi tanıdıkça bu soruyu sordum kendi kendime. Ahtapot, “iki kollu insanlar nasıl hareket ediyor?” der mi? Ayşe’m ile buluşuruz ara sıra günbatımı kahve keyfinde.  Gözlerinin içi güler her zaman. Her işi ayaklarıyla yapar.  Ayağıyla çantasını açar. Telefonunu çıkarır. Hiç ama hiç fark etmezsiniz. Elleri olanlardan daha çabuk bir beceri ile. Makyajını tazeler, saçını tarar, üşüdüğünde yorganı ayağıyla çeker üzerine… Hayran kaldım, başarısına azmine. Soyadı ile özdeşleşmiş IŞIK …Daha ötesi işte hikayesi

Ayşe hayatını ve baba sevgisini anlat bana…

- 24.02.1986 tarihinde Adıyaman’ın Besni ilçesinin Üç göz köyünde dünyaya geldim Dünyaya geldim. 5 yaşına kadar sağlıklı bireydim.   Çocukluğumda, en çok akşamüstü yol başında karşıladığım babama minicik kollarımla sarılmaktı. Kollarım minicikti ama dünyanın en şanslı kollarıydı. Babam her gün eve geldiğinde o kollarla sarar sarmalar severdi bizi.  Kollar deyince çok eskiler gelir aklıma. Eskiden nehirlerde göllerde büyük sallarla yolculuklar yapılırmış. Aynı anda onlarca kişi kürek çekerek suların üzerinde kollarını dans ettirirlermiş.  Görenlerde hayranlık uyandırırmış. 

Uzun bir süre babamdan ayrı kalmıştım

Mersin’e tatile gitmiştik. Uzun bir süre babamdan ayrı kalmıştım. Babamı görmediğim süre içinde baba özlemim kat kat artmıştı.  5 yaşımdaydım. babamlar buğday tarlasında çalışırken bir süredir görmediğim, çok özlediğim babamı görmek için tarlaya giden yola koşturdum. Babamdan bana uçurtma yapmasını isteyecektim. Tarlada babamı göremedim. Babamlar o sıra çalışmaya mola vermişlerdi. Fakat buğday makinesini kapatmamışlar. Ben de çocuk aklımla oyun sandığım makinaya bir avuç buğday attım. Makine bir kolumu aldı. Diğeri ile diğer kolumu kurtarmaya çalışırken iki kolum da gitti. Buğday makinesinden kanlı buğdaylar çıkmaya başladı. Amcam kucağına aldığında, ayağımdan düşen ayakkabılarıma ağlıyordum. Ayakkabılarımı arıyordum çocuk gözlerimle. Makine çoktan alıp gitmişti kollarımı.  

Küçük hayatımın büyük dönüm noktası… 

O gün acıyla sabırla inançla sınanacak hayatımın ilk günüydü. İşte o gün elimi ağzımı götürmek istedim. Baktım ellerim yoktu. Beni bırakıp gitmişlerdi. Teknik imkânlar olmadığı için dikilme şansı olmadı Artık balonları, şekerleri uçurtmaları tutamayacaktım.  Bekledim geri dönmediler.  Şehir şehir hastane hastane gezdik. Annem bana sımsıkı sarılırken, kollarımla sarılmak isterdim. Artık yemeğimi yiyemiyor. Tuvalet ihtiyacımı gideremiyordum.  Doktorları gördüğümde kollarımı getirecekler zannederdim. Umutlarım hep yeşildi. Kollarım bir gün gelecek diye hep bekledim. Hastane odasında teyzem “Ayşe benden ne istiyorsun?” Dedi. “Bileklik” dedim. Unutmuştum ellerimin olmadığını. İşte o zaman gözyaşlarımız sırasını bozmadan döküldü annemin ve teyzemin bağrını eze eze.  Doğduğum kış mevsimine engelli olarak girmiştim. 

Ellerin yoksa ayakların var…

-Annem bir cenazeye gitti. Beni babaannem ve ablama bıraktı. O gün cenaze evinde kalması gerekti.  Babaannem ve ablamdan yemek yemedim. Annem beni hiçbir zaman yük olarak görmedi. Aç kaldım. Ertesi gün annem geldiğinde bana sarıldı. Bu duruma çok üzülmüştü “Artık ufak tefek işlerini kendin yapman lazım. “dedi ve bana ayaklarımı kullanmayı öğretti.  Artık ellerim beni ayaklarına emanet etmişti.  İlkokul öğretmenim Aysel Şahin’den anne şefkati gördüm. İlgiyle, sevgiyle, özenle büyüttü beni. Ev ödevlerimi yaza yaza boza boza ayaklarımla yapardım. Ayaklarımla yazdım. Ayaklarımla nefes aldım Ayaklarımla hayata tutundum.  Okula başladığım ilk yıl kolsuz kanatsız karnemi aldım. Toplu karne fotoğrafında, iki kuyrukla toplanmış beyaz kurdele ile süslenmiş saçları olan mutlu bir Ayşe vardı.

Her gece yıldız kayarken dua ederdim. “Allah’ım kollarımı geri ver.” diye… Anladım ki hayalim yıldızlar kadar uzaktı.  Gün geçtikçe hayallerim de isteklerim de değişmişti. “Hiç olmazsa takma kollarım olsun.” diye dua etmeye başladım.   Büyüdükçe evdeki desenli eşyaları inceliyordum. Mesela halı desenleri geometrik çizimler ilgimi çekmeye başladı. Kilim desenli halımızın üzerinde dans ediyordum. Halının desenleri çizdim.  Boyadım ve gülümsedim. Kendimi bulmuştum. Ellerim oradaydı sanki. 

Süs kol ne demekti? 

 -Artık büyümüştüm. Protez kollarım olmalıydı. Protez kolum olunca hiçbir sorunum olmayacakmış gibi geliyordu bana.  “Protez kolu taktırırsa devlet taktırır.” Cümlesini duyardım hep. Adıyaman valisi köyümüze gelmişti. Kalabalığın arasından sıyrıldım ve kol istedim kendisinden. “Tamam, Ayşe sana süs kol takılması için talimat vereceğim.” dedi. Aklım karıştı. Ben işlerimi yapabileceğim kollar istemiştim. İtiraz ettim. Israrla protez kol istedim. Umutlarım küçük ama gerçeklerim büyüktü. Takıldı ama benden olmayanı omuzlarımda taşıyamadım. 

Boğulursam büyük denizlerde boğulayım…

-Her geçen gün dallanıp budaklanan büyük şehirlere gitme arzusu ile yanıp tutuşmaya başladım.  Gideceğim yer kıtaları kavuşturan boğazları birleştiren bir yer olmalıydı. Köyümüze gelen “Gezelim Görelim” ekibinin ilgisini çekmiştim.  İşte bu program benim derin sularda yüzeceğimin başlangıcı oldu. 

 Ya sonra?

-Ayaklarımla Tutundum Hayata kitabımda detayları okursunuz. Engelli olmam sebebi ile eğitimimi lise ikinci sınıfa kadar sürdürebildim ve ardından daha iyi yaşam koşulları sağlayabilmek için ailemle birlikte İstanbul’a taşındık. Geldiğim yıl hayalini kurduğum resim eğitimimi aldım. Şu ana kadar 30 sergiye imza attım. Doğayı resmetmeyi, renklerle karışım yapmayı seviyorum. Birçok ödül aldım. Belediye ve üniversitelerden ödüller aldım. “Ayaklarımla Tutundum Hayata” adlı kitabımı yazdım. Engelli engelsiz tüm insanlara örnek olmak bizlerinde çok iyi şeyler başarabileceğini insanlara göstermektir hedefim. İstanbul’da iş hayatına atılarak Selim Pars Koleji, Dünya Ticaret Merkezi ve Türktelekom’a ait Assistt A.Ş de çeşitli görevlerde bulundum. Bu arada çocukluğumdan beri ilgi duyduğum resim konusunda ilerlemek amacıyla resim dersleri almaya başladım ve altı ay sonra ilk sergimi açtım. Bu güne kadar çeşitli kuruluşların ve belediyelerin desteği ile 33 sergiye imza attım. Bu sergilerimde önemli devlet desteği gördüm.

Bunların dışında engelliler ile ilgili çeşitli projeler, seminerler ve sempozyumlarda konuşmacı olarak görev aldım. Ayrıca Bahçelievler Engelliler Komisyon Başkan Yardımcılığı ve Adıyaman Nemrut Dağı Kültür ve Turizm Derneğinde başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum. Son iki senedir Adıyamanlılar Vakfı Engelliler Komisyon Başkanlığı görevini yürütmekteyim.

Siyaset konusundaki çalışmalarımı ilerletmek amacıyla Avcılar belediye meclis üyesi adaylığına başvurdum.

Bugüne kadar yaptığım çalışmalarımdan dolayı birçok ödül aldım ve memleketim olan Adıyaman Besni’de bir caddeye 25 Ocak 2015 tarihinde ismim verildi.

Hayatının akışını değiştiren ve sana destek veren kişiler kimlerdir?

Yaşantımın her bölümünde bana destek veren ailem, özellikle annem Zeynep Işık ‘a Temel eğitim veren ilkokul öğretmenim Aysel Şahin’e, Dönemin Adıyaman Besni İlçe Kaymakamı Nevzat Korkmaz’a, Bilgisayar öğrenmemi sağlayan Lise Öğretmenim Turgut Doğan’a, resim öğretmeni ile tanıştıran arkadaşım Fadime Şahin’e, Resim Öğretmenim Mehmet Gökçe’ye Hilton otelinde resimlerimin sergilenmesini ve Doğan Dergi Grubu ile çalışmamı sağlayan Türkiye Sakatlar Derneği’ne, Bilgisayar Kursu almamı ve ilk resim sergimi açmamı sağlayan, ayrıca beni Şahin Özer ile tanıştıran Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’na ve Bakırköy Belediyesi’ne, İkinci Sergimin açılmasını destekleyen, üçüncü sergimin açılışını sağlayan ve kendisi ile tanıştıktan sonra hayatımın rengini değiştiren Sayın Şahin Özer’e, bana 3 ay ders vererek üçüncü sergime hazırlanmamı sağlayan Yasemin Demirkol’a ve yaşantımda rol oynayan, bana destek veren herkese sonsuz saygı ve teşekkürü bir borç bilirim. İyi ki varsınız.

Aldığın ödüllerden bahsedelim…

Urfa Viranşehir Hz. Eyüp sabır ödülleri aldım.

Ankara Gökçe Karataş Vakıflarında Süleyman Demirel tarafından ödül aldım

Beykoz Doğa Okulları

Mimar Sinan Koleji

Koç Üniversitesi… sayfalarca başlık sayabilirim size.

Hayat dair son cümlelerini söyle… 

İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar.  Hayaller gerçekleştiğinde yeni kapılar açılıyor. Resim ve şiir benim dünyamdır.  Yazdıklarım, yüreğimden taşan kelimeler, yaptıklarım yüreğimin yansımasıdır. Kara kalem, yağlı boya resimler yapmayı çok seviyorum. Yaşam sürprizler gebe. Hayat boy veriyor bir yerlerde, özellikle kuytularda… Bakıyorsun bir anda kendi planlarını koyuveriyor gözlerinin önüne.  “Bende Ask sonsuzdu” dizeleri ile aydınlık ve sağlıklı günler diliyorum.

“Bende aşk sonsuzdu./İnsan vardır çok seven, İnsan vardır iz bırakan./Sende iz bıraktın benim kalbimde”

  Hani bir şarkı sözü vardır. “Bana ellerini ver.” 

    Ayşe ile vedalaşırken “Ayşe, bana ayaklarını ver.” dedim. Sımsıcaktı. Organlar birbirini nasıl tamamladığını gördüm.  Sanki elleri onu ayaklarına emanet etmişti.