Türkiye’nin Isparta ilinde “Yalvaç” isimli bir ilçe var. Umarım adını duymuşsunuzdur, umarım gitmişsinizdir de. Gitmediyseniz “hayatta görmeniz gereken yerlerden bir tanesidir. Mutlaka gidin” tavsiyesinde bulunmak isterim.  
Ben bayram da eşimle birlikte Yalvaç’a gittim. Eşimin anne ve babasının doğup büyüdüğü ve yetiştiği yer... Tüm akrabalar da orada.
Yalvaç, Türkiye’nin ikinci “Citta Slow” yaşam yeri. Yani geleneklerini hala koruyan, itiş kakışı olmayan, sessiz, sakin ve insanları mükemmel olan bir ilçe. İlçe sakinleri ve ilçe halkı daha dejenere olmamış yani yozlaşmamış. Yüzyıllardır süregelen geleneklerini hala koruyorlar. Bir birlerine hala çok bağlılar. Akrabalık duyguları ve bağı en üst düzeyde. 
Yalvaç’a gidince kendimi 1960’ların Mağusa’sında veya Lefkoşa’sında sandım. Herkes herkesi tanıyor ve saygı, sevgi, güleryüz her yere hakim. Hapishanesi boş. Hapishane Müdürü ve diğer görevliler boşuna maaş alıyorlar sanki de. 
Yollar parke. Asfalt yol yok denecek kadar az ilçede. Trafik yoğun değil, korna sesi ise hiç yok. 
Yalvaç’ta en çok dikkatimi çeken ise yarım asır önce kurulmuş olan Müze. Ne Mağusa’da ne de Lefkoşa’da halen daha dört dörtlük bir müze yokken, Yalvaç Müzesi bundan 150 sene önce başlayan kazılar sonrasında 1963 yılında kurulmuş. Toplam olarak 26 bin 255 eser var bu küçük ilçenin boyundan çok büyük müzesinde. Bundan 100 yıl kadar önce kurulan kütüphanesi de olağanüstü zengin. İnanılmaz kitaplar ve eski eserler var kütüphanesinde.
Yalvaç İdadisi yani Lisesi ise 1915 yılında, tam bir asır önce, daha Isparta veya çevre illerde lise yokken kapılarını kız ve erken öğrencilere açmış. 
Bana göre en dikkat çekici özelliklerinden bir tanesi de “Ahilik geleneği”nin halen devam ediyor olması. 
Eşimin annesinin evinin arka kısmında yer alan Pazar yerinde her Pazartesi günü,  çevre köylerden gelen ve yöresel kıyafetlerini giymiş halkın da katılımıyla çok renkli ve zengin görüntülerin yer aldığı “Yalvaç pazarı” kuruluyor. Bu pazarın en büyük özelliği ise pazardaki tezgahların ve işyerlerinin, 8 asırdır toplu halde söylenen “Hayır Duası” ile açılması.  Esnaf ve halk tarafından bu duanın pazara, bereket ve bolluk getiren bir gelenek olduğuna inanılıyor. Belediye hoparlörlerinden bir hoca tarafından canlı olarak okunan duaya, pazarcı esnafı, alış veriş için pazara çıkan halk ve sokaktaki vatandaşlar da dua boyunca oldukları yerde durarak ellerini açıp “Ya İlahel Alemin!
Senden Rahmetini celp edecek fiilleri işlemeyi, ilahi vaadin olan Rahmetini, Mağfiretini diliyoruz. Bizleri Mağfiret eyle Ya Rabbi.
Allah’ım bizleri günahlara dalmaktan faydasız hayat yaşamaktan emin ve mahfuz eyle Ya Rabbi.
Allah’ım; bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan, nefsimizin kötülüklerinden sana sığınıyoruz. Bizi sırat-i müstakimden ayırma Ya Rabbi.
Ya Rabbel Alemin bizleri yücelt, eksiklerimizi gider, bizleri salihamellere ve güzel Ahlaka ulaştır. Bizi iyi kulların arasına ilhak eyle Ya Rabbi.
Allah’ım işlerimizi kolaylaştır, rızkımızı bollaştır, bizleri haramdan uzaklaştırıp, helaline yaklaştır Ya Rabbi.
Allah’ım bizleri alış verişlerimizde dürüst olmayı, aza kanaat etmeyi, helalinden kazanmayı nasip eyle Ya Rabbi.
Ya İlahel Alemin ; Yurdumuzu ve bilhassa güzel Yalvaç’ımızı her türlü semavi ve arızi afetlerden, musibetlerden emin ve masum eyle Ya Rabbi. 
Dualarımızın kabulü için, alış verişlerimizin bereketli olması için ve bilhassa Allah rızası için; El Fatiha” duasına ve duanın sonunda da Fatiha süresini birlikte okuyarak eşlik ediyor…. 
İnanılmaz güzel, inanılmaz semavi. 
Tüm bunların yanında Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden birine ev sahibi yapıyor Yalvaç… Psidia Antiochia antik kenti, Yalvaç'ta, şehir kıyısında bulunuyor. Psidia Antiochia bir zamanlar Anadolu’daki en büyük kentlerden biri olarak adlandırılıyor.
Göller bölgesinin, güllerle anılan güzel ilçesi Yalvaç’ın, kültürden tarihe, doğal güzelliklerden mutfağına kadar anlatılacak o kadar çok şeyi var ki… 
En iyisi siz Yalvaç’a gidin ve tüm bu güzellikleri yaşayın…