Çınarın tanıklığı
Hatırladığım kadarıyla Marmara adasında da en eski çınar, bin yaşını aşmıştı. binyılları aşkın bir zamana tanıklık eden Hayat Ağacı, insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde en fazla kullanılan simgesel temadır. Birbiriyle ilişiksizmiş gibi görünen birçok toplumun ortak paydasıdır ağaç motifi. Çeşitli toplumların mitolojilerinde sözü geçen ağaç, kimi zaman yaşamı kimi zamanda evreni betimlemek için kullanılır. Fransa da meşe, Almanya da ıhlamur İskandinavya da dişbudak, Lübnan da sedir, Hindistan da banyan, Sibirya da kayın, Türk kültüründe ise servi ağacının özel bir yeri vardır. Çünkü ağaçlar kökleri yeraltında gövdesi ile yeryüzünde ve ışığa yönelen yaprakları ile gökyüzündedir. Yani evrenin üç katını birleştirir büyümek için güneşe ihtiyaç duyan ağaçların sürekli gökyüzüne doğru olan yükselişleri de mistik bir anlam taşır.
Kuranda ise cennetin ortasında bulunan, kökleri yukarıda dalları aşağıda olan olağanüstü Tuba ağacından bahsedilir. Tao felsefesinde, kabala inancında, Sibirya Şamanlarında Hayat Ağacı kozmik dünyayı simgeler. Yeraltı ile gökyüzü arasındaki bağlantıyı sağlayan Hayat Ağacı dünyanın merkezi kabul edilir. Şaman ve Siu Kızılderililerin çadırlarının ortasında bulunan kayından yapılma direğin, dünyanın merkezini simgelemesi şaşırtıcı bir benzerliktir.
Çinlilerin Kıyen-Mu ağacıda dünyanın merkezi kabul edilir. Bu ağacın sekiz dalı, gökyüzünün sekiz katını simgeler. Şaşırtıcı bir başka bağlantı da, Selçukluların kullandığı Hayat Ağacı motiflerinin de yedi veya dokuz yapraklı olması ve bu yaprakların göğün katlarını simgelemesidir.
Eski Yunan ve Roma yeraltı tanrısı Plüton’un simgesi olan servinin cehennem ilahları ile ilişkili olduğu düşünülürdü. Belki de servinin en çok mezarlıklarda dikilmesinin nedeni budur. Yapraklarının yeşilliğini kaybetmemesi nedeniyle servi aynı zamanda ölümsüzlüğü de simgeler. Türk kültüründe de Hayat Ağacı’nın özel bir yeri vardır. Çeşitli Türk kavimleri tarafından farklı biçimlerde kullanılan Hayat Ağacı bazen meşe, bazen kayın, bazen de servi olmuştur.