Bataklığı kurutmadan sineklerle baş edebilmenin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliriz. Sorunun çıkış noktasını ve beslendiği kaynağı yok etmeden sadece soruna müdahale etmek çok zordur.

Çok eski bir Çin öyküsüne göre zamanın bir Çin soylusu, zamanın en ünlü bilim adamlarından üç kardeşlerden en küçüğü olan otacıya (hekim) “ içinizde en üstün olanın hanginiz?” der. Kardeşlerden en küçüğü otacı cevap verir; “ Büyük ağabeyim, daha hastalık çıkmadan hastalıkların ruhunu görür ve hastalık ortaya çıkmadan yok eder.

Onun için onun şöhreti evin duvarlarının dışına çıkmaz. Ortanca ağabeyim hastalık ortaya çıkınca yok eder. Bu nedenle onun şöhreti de mahallenin dışına çıkmaz. Bana gelince, ben hastalık yayılınca damarları açarım, ameliyat yaparım çeşitli ilaç tedavileri uygularım. Dolayısıyla benim şöhretim her tarafa yayılmıştır. İşte durum bundan ibarettir “sorarım şimdi size hangimiz daha üstünüz siz karar verin.”

Hikayede de olduğu gibi ortaya çıkan sorunlarla savaşmaktan ziyade, gelen tehlikeyi önceden kestirebilmek ve ona göre tedbirleri almak liderliktir.

Fetö ve fetöcülerler muhakkak mücadele edeceğiz. Ancak onu yaratan kaynak nedir nereden besleniyor? Yeterince üzerinde duruyor muyuz?

Bugün çektiğimiz sıkıntılarda terör, ekonomi, siyasi ve kültürel sorunlar başı çekmektedir. Fakat tüm bu sorunları doğuran asıl mesele fikren milleti bölme çalışmalarının yer bulabilmesidir. Bu fikirler dini gruplar, toplum örgütleri, yardım kuruluşları ve siyasi partiler adı altında zehirlerini akıtmaktadırlar.

Tüm bu kavganın nedeni;

Egemen güçlerin Ortadoğu’nun yer altı kaynaklarını paylaşma kavgasıdır. Ülkemizi de içine kapsayan bölge beka sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

PKK ile mücadele ederken onun beslendiği kaynağı iyi analiz etmeliyiz. Hangi dış güçler veya hangi gruplar destek vermektedir? Para ve insan kaynakları nedir? Çıkış nedenini bilmeden kandırılmış militanlarını etkisiz hale getirmek sonuç vermeyecektir.

Aynı durum fetö içinde geçerlidir. Dini grup diye tabir edilen grup nasıl sinsi bir plan içerisindedir?

Hizmet hareketi diyerek yola çıktılar. Bugün binlerce Anadolunun gariban evlatları içeridedir.

Onları ülkesine düşman eden sebepler nelerdir?

Nasıl oldularda ekmeklerini yedikleri öz vatanlarına ihanet ettiler?

Hangi fikir bu insanları yabancı ajanların maşası haline getirmiştir?

Din iman diyerek nasıl canavarlaştı bu insanlar? Bu insanların fikren çalınmasına devlet nasıl göz yumdu?

Tüm bunların açıklaması çok basit aslında milli egitimden uzaklaşmamızdır.

Başka kültürleri ve inançları empoze etmeye çalışmak dini referanslı eğitim sisteminin geldiği nokta çıkmaz sokak olmuştur.

Bugün hala fetöyla mücadele gerçek anlamda yapılamaktadır. Yapılan aldatılan insanların çektiği sıkıntılardır. Hala A takımı ortada yoktur. Ve hala fetö denen hainin beslendiği fikir yürürlüktedir.

Nedir beslendiği düşünce; hain saidi nursi’nin tarikatında ve onun yolundan giden bir hain degilmidir fetö?

Bir taraftan fetö ile mücadele ederken öbür yandan saidi nursinin fikirleri ülkemizde hayat bulabilmektedir. İsmi sağa sola cadde sokak okul vs. gibi yerlere verilmektedir.

Bun nasıl bir yanlış anlayıştır?.

Saidi nursi birçok kuran ayetinin kendini ifade ettiğini savunmuştur. Nur suresi 35. ayette nur kelimesinin kendisinden bahsettiğini savunmuştur.

Türkiye cumhuriyetini darul-harp ilan etmiştir. Yine bakara suresini 151. Ve 269. ayetlerini“kendisine hikmet verilen, hikmeti öğreten ve herkese bilmediği şeyleri bildiren” kişinin kendisi olduğunu işaret etmiştir. Allahın kendisini hitap ettiğini ve kitaplarını Allahın yazdırdığını vurgulamaya çalışmıştır.

Güya ahir zamanda bir zat gelecek

1: imanı kurtaracak.

2:şeriatı kuracak.

3: Hilafeti kuracak.

Bu safsataların hepsi saidi nursi ve onun talebesi fetöya ait.

Fetocular yıllarca ışık evlerinde sözde imanlı gençlik yetiştirdiler. Buralarda Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığını işlediler.

Atatürk’ten deccal diye bahseden saidi nursi yine mason locasını üç komitesinden bahseder. Bunlar Atatürk, Fevzi çakmak ve İnönü’dür.

Fetonun aynı saçmalıkları mevcuttur. Çünkü aynı kaynaktan beslenmektedir. Kendini mehdi sanmaktadır. Ama her ne hikmetse her ikiside ne hacca gitmişlerdir nede evlenmişlerdir.

Vatikan aşkları malumdur. Dinler arası diyalog derken Vatikanı İngilizleri ve ABD yi pek severler.

Saymakla bitmeyecek kadar ihanetleriyle bu ülkeyi ve insanını zehirlemiştir.

Asıl yapılması gereken ihanet şebekelerinin ve sözde cemaat tarikat gibi sapık fikirli sahte din simsarlarının çıkış noktasını kurutmaktadır.

Bataklığı kurutmadan tek tek mücadele belli bir oranda başarılı olsa dahi yetersiz kalacaktır. Bir süre sonra bir başka isimle bir başka boyutta yine karşımıza çıkacakları muhakkaktır.

Devlet tek bir vatandaşının dahi fikren çalınmasına asla müsamaha göstermemelidir.

Eğitim kesinlikle milli olmalıdır.

Mücadele bela başa geldikten sonra değil gelmeden tedbir almaktır aslolan.

Geliştirilecek politikalarda tüm katmanları kapsayacak ortak akıl üretilmelidir.

Adalet mutlaka sağlanmalıdır. Adaletin olmadığı ve mağdurlukların yaşandığı yerlerde radikal uçlara kaçışları önlemek mümkün olamayacaktır.

Kısaca önümüze gelen sorunla uğraşmak yerine her türlü olumsuzlukları yaratan fiziki ve fikri düşüncelerin önüne geçilmelidir.

İslam ülkeleri arasında eksikte olsa gerçek İslam sadece ülkemizde yaşanmaktadır. Cumhuriyetin kuruluş kodları ülkemizi bölgemizde yıldız yapmıştır. Bize düşen Atatürk’ün yolunda onun hedeflerine ve ulaşmak ve geliştirmek olmalıdır..