Türkler tarihin derinliklerinde savaş aletleri kullanmada olduğu kadar savaş aleti geliştirmede de mahirdi. Bozkır şartlarındaki savaşlarda üstün gelebilmek için Türklerin ürettiği yaylar, diğer milletlerin yaylarından iki kat daha güçlüydü. Savaşların bir diğer önemli özelliği binitlerdi ki; Türkler rüzgâr gibi savrulan atların sırtında onlarla bütünleşmiş görüntü verir, her türlü savaş aletini -akrobatik hareketlerle- rahatça kullanabilirdi.

Türklere fetih yollarını açan ve Avrupa’nın ortalarına kadar taşıyan da cesaretleriyle birlikte silahlar hususundaki maharetleriydi.  Fatih Sultan Mehmet bizzat çizimini yaptığı devrin en büyük topu olan Şahi’yi 1451’de Edirne’de Urbain adlı Macar mühendise döktürmüştü. Üç ayda dökülen ve 680 kiloluk gülle atabilen bu topun sesi 24 kilometre mesafeden duyulmaktaydı. 1542’nin ilk ayında Edirne’den yola çıkarılan Şahi, yaklaşık 60 öküzün çekmesiyle ancak iki ay sonra İstanbul önlerinde olabilmişti.

Karadeniz’den İstanbul kapılarına dayanan Fatih, Bizans’ın savunma gemilerine takılmadan surlara dayanmanın yolunu da, “gemileri karadan yürütmekte- bulmuştu. 

*       *       *

Asya’dan itibaren silah üstünlüğünün vazgeçilmezliğini çok iyi bilen Türkler bu özelliklerinden uzaklaştıklarında kendisini yutmak için fırsat kollayan batılı yamyamların kıskacına düştü. Milli silah üretmekte yeteneklerini kaybeden ve batıdan satın alacağı silahlara bel bağlayan Türkiye, bunun acılarını çok ağır şekilde yaşadı.

1960’lı yıllardan itibaren ‘ağır sanayi hamlesi, milli savunma sanayi hamlesi’ gibi deyimlerle belleklerde yer edinen merhum Necmettin Erbakan’ın siyasi gücü ve de yaratanın takdir ettiği ömrü Türkiye’nin ağır ve milli sanayi hamlelerinin neticesini görmeye yetmese de; 21. Yüzyılın Türkiye’si kendi üretim batlarından çıkardığı modern savaş aletleriyle dünyaya korku salıyor.

*       *       *

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tarafından geliştirilen Hürkuş'a kendini koruma özelliği de ilave edildi. Hürkuş-C'nin bu özelliği başarıyla test edildi. İlk atış tecrübesi Konya Karapınar'da ROKETSAN LUMTAS füzesiyle gerçekleştirilen Hürkuş-C, farklı mühimmatlarla Kahramankazan'da yapılan uçuşta da başarılı oldu. Yaklaşık 5 ton ağırlığa sahip olacak Hürkuş C 1,5 ton faydalı yükü taşıyıp lazer işaretleme kabiliyeti, mesafe ölçerli kızıl ötesi çok bantlı kamerasıyla gündüz ve gece gözetleme yapıp, gerektiğinde yerli füze ve bombalarla görev yapacak. 35 bin feet irtifada 6 saate kadar havada kalabilecek olan metal kuşumuz, sınıfında dünyadaki benzer uçaklarla rekabet edebilecek.

*       *       *

İnsansız hava Aracı ANKA; taarruz ve taktik keşif helikopteri ATAK; TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen ve üretimi ROKETSAN tarafından yapılan en az 180 kilometre menzilli cruise füzesi SOM; zırhlı/zırhsız sabit ve hareketli hedeflere karşı yüksek hassasiyete sahip, sınıfının en uzun menzilli füzesi CİRİT; 25 kilometre menzilli atışlarda, hedefi yakın aralıklarla üç farklı noktadan vurabilen FIRTINA Obüsü; milli imkanlarla üretilen ve Atak helikopterine entegre çalışmaları geçen sene yapılan UMTAS adlı lazer güdümlü füze; Askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerinden korunması için sabit ve döner kanatlı uçaklara, seyir füzelerine, havadan karaya atılan füzelere ve insansız hava araçlarına karşı geliştirilen hava savunma füzesi HİSAR-O 16; beş kişilik mürettebatıyla hiç bir hazırlığa gerek olmadan derin ve akıntılı sularda operasyon yapabilen PARS 4X4; tank görünümlü uzaktan kumandalı mini insansız araç ANKEROT; hem karada hem de suda görev yapabilen KUNDUZ Azmim; Pendik'teki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı İstanbul Tersanesi'nde 2005 yılında ilk kaynağı vurulan ve Eylül 2008’de suya indirilen TCG HEYBELİADA gemisi ile Milli Piyade Tüfeği ilk akla gelen savunma sanayii icraatlarındandır.

*       *       *

Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada büyük bir ateş çıkarmaya kararlı olan dünyanın baş belası canavarlar fırsat kollarken ülkemizin harıl harıl savunma sanayii yatırımları yapması, diğer yandan da dünyada yeni müttefikler edinmesi en doğru adımlardır. Bu minvalde Rusya ile alınan mesafe bölgenin geleceği adına son derece yararlı olmuştur. Keza adı dünyayı titreten S-400 füzelerinin Türkiye’ye satışı da dünyada dengelerin sarsılmasına yol açtı.

Almanya Uzay Merkezi uzmanlarından Zimper, Rusya'nın başarıyla test ettiği hipersonik Avangard füzesine karşılık Batı dünyasında etkili bir savunma sistemi bulunmadığını söyledi. Dirk Zimper, füzeye karşı önlemler alınmaya çalışılsa da, böylesi bir hipersonik füzeyi önlemenin mümkün olmayacağını da kaydetti.

*       *       *

Dünyada ve Türkiye’de savunma sanayinde bunlar olurken CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu skandal bir mesaj yayınladı. Terörist cenazelerine katılmakla gündeme gelmenin yanında tescilli terör örgütlerine ‘terör örgütüdür’ diyemeyen Tanrıkulu,  dünyayı ürperten Türk silahlarına karşılık, bakın nasıl bir hezeyanda bulundu:

“Savaş sanayi ve teknolojisi, amaçladığı hedef ne olursa olsun insanların ölümü sonucunu doğurmaktadır. Tarihten bugüne bu teknolojiyi geliştirenleri kimse rahmetle anmamıştır.”

Anlaşılıyor ki tarihin derinliklerinden itibaren, muhtelif mahzenlerde zerk edilen gayri milli ruhu CHP’den söküp atmak, milli bir duruşa evrilmesini sağlamak mümkün olmayacak! Baksanıza; onlarca yıldır, batı silahlarının işe yaramazlığı sayesinde onbinlerce şehit verdiğimiz terör belası, Suriye’deki şer güçlerin ülkemize ateşlediği füzeler CHP’nin aklını başına getirmeye yetmedi.  Hoş, Rumların katliama başladığı Kıbrıs’a Ecevit-Erbakan, yani CHP-MSP hükümetinin silahlı müdahalesinden sonra Amerikan başkanının ‘Benden aldığınız silahları Kıbrıs’ta Rumlara karşı kullanamazsınız’ tehdidine muhatap olan da CHP idi. Bundan bile ders çıkarmadılarsa daha ne diyelim!

*       *       *

AMERİKA’NIN SURİYE’DE YENİ PLANI

Suriye’den çekilme kararıyla dünyayı şoke eden Amerika’nın bölgedeki planları da ortaya çıkmaya başladı. Türkiye istihbaratı darbe ile Mısır yönetimini ele geçiren Sisi’nin Münbiç’e özel güvenlik ekipleri gönderdiğini belirledi. Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye rakip olarak konumlandırılmaya çalışılan Sisi’nin Münbiç’te ince işler peşinde olduğu görülüyor. Üstelik yalnız da değil. Amerika’nın verdiği cesaretle arada bir Türkiye’ye karşı açıklamalar yapan, Katar’a karşı yürütülen darbe girişiminin ön adımlarını atan Birleşik Arap emirliklerine mensup istihbarat ekiplerinin de Sisi’nin adamlarıyla işbirliği yaptıkları tespit edildi. Araplardan gibi olan, ancak Suriye halkından olmayan silahlı güçlerle Türkiye’nin karşı karşıya getirilmesi planlanıyor. Yemen’de, Filistin’de, diğer Arap cephelerinde 1. Dünya harbinde yaptıkları gibi.