CHP VE CUMHURİYET DEVLETİMİZİN HALKI!...

Abone Ol
Nâçiz tetkikim olarak diyebilirim ki, iki ayrı CHP vardır: Gazi Hazretleri’nin kurduğu CHP (1923-1938) ve daha sonraki CHP (1939-....). Bu ikincisi, zaman akımı içinde; “kapanmış, açılmış” ve bir çok merhale aşmıştır. Ancak, esas aldığı ilkelerden asla taviz vermemiş; “yanlışlarını hiç bir zaman görmek istememiş, doğrularıyla aynı kefeye koyarak” bir bütün şeklinde varlığını sürdürmekte inatla direnmiş ve hâlâ aynı siyasî yanlışını inatla sürdürmekte berdevamdır?!... (17 Mayıs 2010 Pazartesi) Bu durumu CHP’ye neler kazandırmış ve neler kaybettirmiştir!... Meselenin bu yönünü tahlile hiç mi hiç lüzum yoktur. Zira, siyasetle sadece ilgilenenler dahi; bu durumla âlâkalı bir çok şey bilmekle birlikte, yorum yapabilecek derecede bilgi sahibidir denebilir!... Gazi Hazretleri’nden sonraki dönemin CHP’si, nasıl olmuş da “İnatçılar Kulübüne dönmüş” ise; bu ayrıca tetkike şâyan bir konudur. Zira çok yönlüdür... Ancak, Gazi Hazretleri’nin döneminden beri; mezkûr Fırkayı yönlendirmeye çalışan başlıca unsur; “Yerli ve Yabancı Basın” olmuş ve tesir açısından başarıya ise, Gazi Hazretleri’nin vefatından sonraki yıllarda varabilmişlerdir. Tecridi şekilde başlatılan “yönlendirme hareketi” yıllar geçtikçe, dünya ahvâlinin dümen suyunda seyreden bir zihniyetin ürünü olarak, faaliyetini yoğunlaştıra, yoğunlaştıra nihayet mezkur Fırkayı diledikleri konuma sokabilmiş ve de Atatürk’ün fikir yapısını kısmen de değil, tamamen değiştirmeye çalışan bir gayret içinde nihayet günümüzdeki kemikleşmiş sakat görüş konumuna sokabilmişlerdir... Gazi Hazretleri’nden sonraki CHP’nin Türk Milleti’nin bağrından doğmuş olmasına rağmen, milletiyle iç içe yaşamaya bir türlü meyletmemiş ve her daim milletine üstten de değil, tepeden bakmayı tercih etmiştir. Basın’ın tesir edebilme durumuna gelince; CHP’nin mizacı olan tepeden bakma kibirliğini en âlâ şekilde değerlendirmesini bilmiş ve nihayet arzu ettiğini elde edebilmiştir. Özellikle “Sosyalsit görüşü savunan” gazetelerin patronlarından, yazarına, çizerine varıncaya kadar hemen hepsinin de kendi görüşlerinin halktan daha üstün ve “münevver olmanın” tek kapısı’nın “Sosyalizm” olduğuna inanmaları ve bu köhne inançlarına, CHP’yi de ortak etmeye heveslenmeleri vs. böyle bir yanlışın CHP’de de kök salmasına başlıca sebep olmuştur. Meselâ, bu iddiamızda hiç mi hiç yanılmamış olduğumuzun en açık delili, yine bir gazete, hem de kendi alanında gayet popüler olan bir gazete bizlere bir seçim yazısı ile ispatlıyor. Buyurun okuyun: (MİLLİYET GAZETESİ) Tarih: 13 Haziran 1977. MİLLİYET’ten Mektup (Sevgili Milliyet okuyucusu, Türk basının seçim sonuçlarını veriş biçimi çok tartışıldı. Hemen, hemen her gazete kendisinin en doğru yazdığını iddia etti. Bazıları, öteki gazeteleri kınayan, suçlayan yayınlarda bulundular. Biz, kendimizi övmeden, başkalarına sövmeden hesabımızı vermek istiyoruz: Seçimlerin yapıldığı gün saat 23.00’te başlayıp, ertesi sabah 11.00’e kadar geçen 12 saatlik süre içinde “Milliyet” beş ayrı baskı yapmıştır. Bu köşede resimlerini sunduğumuz o beş ayrı baskıdan dördünde, sonradan ortaya çıkan kesin sonuca aykırı düşen bir durum yoktur. Sadece dördüncü baskıda CHP’nin kesin sonuçta çıkardığı sayıya oranla çok küçük bir yanılma vardır. Buna karşılık “Milliyet”, gece yarısına doğru yaptığı ve ikinci baskısından itibaren yayınladığı değerlendirmede tam bir isabet kaydetmiştir. Oyların önemli bölümünün sayımı tamamlandığı bir sırada yapılan değerlendirmede CHP’nin 210’un üstünde, AP’nin de 200’ün altında sandalye kazanacağının, belli olduğu bildirilmiştir. Öte yandan, sabaha karşı yazılıp üçüncü ve dördüncü baskılarda “Seçmene selâm, koalisyona devam... mı?” başlığı altında yayınlanan “DURUM” köşesinde de, işin koalisyona kaldığı belirtilmiştir. Ama, “MİLLİYET” son baskısında büyük bir hataya düşmüştür. Sabaha doğru 210’un üstünde seyretmeye başlayan CHP milletvekilliği sayısı, giderek artmaya başlayınca ve bu konuda değişik kaynaklardan gelen haberler, sayının 220’nin üstüne çıktığını bildirince, o arada başka gazeteler de CHP’yi iktidarda gösteren baskılara girişince bu hataya düşülmüştür. Hatamızı hiçbir mazerete başvurmadan kabulleniyor ve özür diliyoruz. Saygı ve sevgilerimizle.) “Milliyet Gazetesi”nin flaş başlıklarını aynen geçiyoruz: 1. Baskı: KATILMA ORANI REKOR DÜZEYDE... OLAY YOK... 2. Baskı: İLK SONUÇLARA GÖRE CHP ÖNDE GİDİYOR. 3. Baskı: CHP 210’UN ÜSTÜNDE MİLLETVEKİLİ ÇIKARIYOR. 4. Baskı: CHP, 215’İN ÜSTÜNDE MİLLETVEKİLİ ÇIKARIYOR. 5. Baskı: ECEVİT BAŞBAKAN! Ara başlığı “CHP 210’un üstünde, AP 200’ün altında sandalye kazanabilir.” “27 Mayıs 1960 Askeri Müdahale”sinden sonra, düşük DP. aleyhine en ağır şekilde veryansın eden ve de üçüncü Cumhurbaşkanımız, Celâl Bayar’ın, “Harp Okulu Talebeleri”ni öldürtüp, kıyma makinelerinde çektirdiği vs. nice ağır ithamlarda bulunmuş ve daha sonra bütün bunların saedce birer iftira olduğu meydana çıkmıştı... Yânî baştan itibaren adına “sağcı denen hükûmetlere” karşı alerji duyan bir gazetenin, mezkûr seçimde de AP’yi tutması tabii ki beklenemez!.. Ancak, bir nebze olsun, milletin duygu ve inançlarına kaşı saygı duyulması, arzularının dışında dahi olsa, gerçek açıdan meselelere eğilmesini istemek; çok şey mi istemiş olunuyor!... Mezkûr gazetenin dürüstçe itirafta bulunması, tabii ki taktirlere şayandır. Dahası bu itiraf Türkiye’deki Basın’ın ne durumda olduğunu gösterebilmesi açısından da son derece önemlidir. Şöyle ki; ülkemizin Millî meselelerinde, milletimizin siyasî tercihlerine karşı son derece hassas davranması tabii ki her açıdan elzemdir. Ancak mezkûr itiraftan da öğrenilmektedir ki, Türkiye’deki basın konu olarak ele aldığı her ne olursa olsun, sadece kendi arzu ettiği yönde hareket etmekte, dolayısıyla da verdiği haber ve yorumları da pek güvenilir olamamaktadır. Sıra CHP’ye gelince, önümüzdeki Cuma inşallah onun son durumundan söz edecek, Türk Milleti’nin; kulağı ve sesi olabilmesi için neler yapması icap ettiğini, elimizden geldiğince anlatmaya çalışacağız. Selâm ve sevgilerimle tüm okuyucularıma hayırlı ve mutlu tatiller diliyor. Yeni makalemde inşallah buluşmak üzere saygılarımı sunuyorum efendim. Not: Bu makale: (17 Mayıs 2010 Pazartesi günü yazılmıştır.)