3 Haziran Cuma günü Beykent Üniversitesi'nde açtıkları "Üç Semt Üç Deneyim" sergisi sonrasında izlediğim panel, çevremizde güzel gelişmelerin de olduğunun farkına varmamı sağladı. Sergide Cihangir, Kavaklıdere (Ankara) ve Heildelberg (Almanya)'den fotoğraflar vardı ve bu sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek fikir alışverişi yapmışlardı. Üç bölgenin de kendine has özellikleri olmakla birlikte, birbirlerine aktarabilecek ortak yönleri var. Örneğin, sorunlarla nasıl başa çıktıkları, nasıl bir araya geldikleri vb. Üçü de yaşadıkları bölgeye hayran, oraların yaşam kalitesinin düşmesine razı olmayan, aksine güzellikleri korumaya ve yaşatmaya çalışan amaçlarla kurulmuşlar.
Cihangir'i Güzelleştirme Derneği, belediyenin kaynak eksikliği nedeniyle yetişemediği parklarına sahip çıkmış. 1995 yılında ilk kez ele aldıkları Cihangir Parkını, bugün semtlilerin de katılımıyla gereksinimler doğrultusunda revize etmişler ve etkinlikler sırasında açılışını yapmaktan mutluluk duyuyorlardı.
Cihangir'i Güzelliştirme Derneği, kendisi de derneğin üyelerinden biri olan, Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sühendan İlal'in de katkılarıyla semti fotoğraflamışlar ve bu tarihi bir belge olmuş bile. Çünkü arşivdeki iki yapı bugün yok artık. Ayrıca kaçak katları ve kaldırım işgallerini de fotoğraflamışlar ve örnek kamu davaları açmışlar.
Dileğim gelecekte bu oluşumların artarak sürmesi. Çünkü bu sayede halk yöneticilere karşı sesini duyurabiliyor. Çevrede olup bitenlere duyarsız olmadığını, rahatsızlığını veya mutluluğunu iletebiliyor. Halkın çoğunun menfaatine olan, sadece bir grubun rant elde etmek uğruna yaptığı girişimlere hukuk çerçevesinde belirli bir kimlik altında yanıt verebiliyor.
Yine benzer bir hareket 5 Haziran Pazar günü Arnavutköy'de gerçekleşmiş. "3.cü Köprüye Hayır" diyen Arnavutköylüler 1998'den beri sürdürdükleri Arnavutköy'e sahip çıkmak konusundaki sivil inisiyatif ile bu köprüyü semtlerine yarar değil zarar olarak gördüklerini ifade ediyorlar. Eğer 3.ncü köprü yapılmazsa, bu kararda bu semt sakinlerinin önemli bir payı olacak.
Hepimiz biraz başımızı çevirip, etrafımızda neler olup bittiğine bakmalıyız. Sadece iyi gelişmelerden faydalanıp, kötüler için de nasıl olsa birşey değişmez demek ya da ben ne yapabilirim ki demek mazeret olamaz. Nasıl şahsi eşyalarımıza sahip çıkıyorsak, çevremiz için de benzer duygular beslemeliyiz.
Bu çalışmalara gönül veren, destek veren, takip eden herkese teşekkürler...